Osman Hamdi Bey tarafından 1882 yılında kurulan ve 33 yıldır İstanbul Beşiktaş’taki Dolmabahçe Sarayı Baltacılar Dairesi’nde bulunan Türkiye'nin en önemli eğitim kurumlarından Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı (MSGSÜ) tahliye emriyle karşı karşıya...
Geçtiğimiz salı günü MSGSÜ Rektörlüğü'ne Beşiktaş Kaymakamlığı'ndan gönderilen tebligatla, binanın 25 Haziran Pazartesi günü saat 13:00'e kadar boşaltılması istenmiş, boşaltılmaması halinde ise 26 Haziran Salı günü elektriğinin ve suyunun kesilerek, polis zoruyla tahliye edileceği belirtilmişti. Yapılan tebligatta binanın ivedilikle boşaltılması istendi ama yeni bir bina tahsisi için yer gösterilmedi... MSGSÜ Rektörü Prof. Yalçın Karayağız ise "Bize yer gösterilmedikçe buradayız, bir yere gitmiyoruz" diyerek tebligata tepki gösterdi.
Konunun basına yansımasıyla birlikte binanın kullanım hakkına sahip olan TBMM Başkanlık Divanı'ndan da bir açıklama yapıldı.
TBMM, “Gerçeğe tamamen aykırı ifadelerle kamuoyunun yanlış yönlendirilme gayreti üzerine, açıklama yapılması gereği duyulmuştur” dedi ve resmi internet sitesinde yayınlanan açıklamada şu ifadelere yer verdi: “TBMM envanterinde yer alan tarihi ve kültürel mirasa dair binaların kamu kurumlarının geçici kullanımlarına tahsis edilme ve tahsisin iptal edilme yetkisi, hukuken TBMM Başkanlık Divanı’na aittir. Dolmabahçe Sarayı’nın daha önce farklı kurumlara tahsis edilip amacı dışında kullanılan ve orijinal yapısı kullanımdan dolayı zarar gören diğer tarihi binaları gibi Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuarı tarafından kullanılan Baltacılar Dairesi’nin tahsisi de 9 Mart 2017 tarihli kararla iptal edilmiştir.”
2 gündür yaşanan bu gelişmelerin ardından MSGSÜ öğrencileri, change.org'da imza kampanyası başlatırken, mezunlar yaptıkları açıklamayla, sanatçılar da sosyal medya üzerinden karara büyük tepki gösterdi.
Tepkiler çığ gibi büyürken, MSGSÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kayhan Ülker, tahliye emrini ve 1,5 yıl önce başlayan bu süreci Medyatava'dan Canan Kaya'ya değerlendirdi.
Öncelikle çok geçmiş olsun… Konuyu en başından ele alacak olursak, bugünkü sürece nasıl gelindi?
Teşekkür ederim. 1983 yılında yürürlüğe giren Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu’nun 16. maddesinde “Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı İstanbul Devlet Konservatuvarı, o zamanki adıyla Mimar Sinan Üniversitesi’ne bağlanmıştır” diyor. Daha sonra Marmara Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, yine o zamanki adıyla Mimar Sinan Üniversitesi, YÖK ve TBMM arasında yapılan bir protokolle o bina bize tahsis ediliyor. Bildiğimiz kadarıyla da bina hazineye ait… Hazine, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) orayı tahsis etmiş, tahsisten sonra yapılan bir protokolle beraber üniversitemize geçmiş. Şubat 1985’ten bu yana da konservatuvar eğitimine devam ediyor… Bugünkü noktaya ise ilk olarak Nisan 2017’de gelindi. Bize bir tebligatla “Burayı müze olarak kullanacağız, ivedilikle boşaltın” dediler.
Tebligatı kim yaptı?
TBMM Müzecilik ve Tanıtım Başkanlığı antetli yazı ile Genel Sekreter imzalı yapıldı.
Yasal olarak böyle bir hakları var mı?
Böyle bir hakları olmadığını düşündüğümüz için de ivedilikle durumu yetkili mercilerle paylaştık ve hukuki süreci başlattık.
Ne diyordu yazıda?
“Milli miras kabul edilmesi ve meskûn binanın hayatiyetini müze olarak devam ettirmesi amacıyla ivedilikle boşaltılması gerekmektedir. Anılan mekanın 1 Temmuz 2017 tarihine kadar boşaltılarak kurumumuza teslim edilmesini talep ediyoruz” şeklinde bir yazı geldi. Bunun ardından konuyu Meclis Başkanı Sayın İsmail Kahraman Bey ile Dolmabahçe’de yüz yüze görüşmek de dahil olmak üzere ilgili mercilere ilettik ve bu talebin uygun olmadığını Müzecilik ve Tanıtım Başkanlığı’na bildirdik.
Ardından Müzecilik ve Tanıtım Başkanlığı "siz nasıl bizim yazımızı kabul etmezsiniz, binanın en kısa sürede boşaltılması” ifadelerini içeren bir yazı daha yolladı.
Sonra ne yaptınız peki?
Sonra mahkemeye gittik tabii… Kamu kurumlarıyla devlet kurumlarının karşı karşıya gelmesi iyi bir şey değil elbette. Üstelik biz bu konuyu “Bizi atmaya çalışıyorlar” gibi ifadelerle dillendirmedik bu süreçte. Devlet mekanizması içinde bu durumu çözmeye çalıştık. TBMM Başkanlık Divan kararının hukuksuz olduğuna dair itirazımızı Bölge İdare Mahkemesine yaptık. Bu dava halen 7. İdare Dava Dairesi'nde görülmekte. Aynı zamanda yürütmenin durdurulması için de başvurduk.
9. İdare Mahkemesi’nden nasıl bir yanıt aldınız?
“İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmediği dava dosyasının incelenmesinden anlaşıldığından itirazın reddine, dosyanın ilgili idare mahkemesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verilmiştir” denmekteydi…
Alınmış herhangi bir karar yok o halde?
Şu anda hukuki süreç devam ediyor… Hukuki olarak verilmiş bir tahliye kararı yok. Bu karara istinaden tahliye edilmesine dair açılmış bir dava da yok.
Binanın 24 Haziran seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanlığı ofisine dönüştürüleceği iddiaları da gündeme geldi. Size bu yönde ulaşan bir bilgi var mı?
Hayır böyle bir bilgi ulaşmadı. Bize gönderilen yazıların hiçbirinde böyle bir ibare yok. Bize sadece buranın müzecilik faaliyetlerinde bulunacağı söylendi.
TBMM’den de bir açıklama yapıldı dün… Beyanlarınızın gerçeğe aykırı olduğunu ifade etmişler. Ne diyeceksiniz?
O açıklamayı görünce çok üzüldüm. Devletin bir kurumuna karşı devlet ciddiyetini içermeyen bir açıklama. Üniversitenin açıklamasını manidar bulmuşlar, hakikatle ilgisi yok demişler . Hiç hoş bir şey değil. Ayrıca o açıklamayı kimin yaptığı da belli değil. TBMM Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Başkanlığı’ndan yapılan bir açıklama ama açıkça kim tarafından yapıldığı belirtilmemiş açıklamanın… Orada bir takım hatalar da var üstelik…
Nedir o hatalar?
İlki üniversitenin ismi yanlış. Mimar Sinan Üniversitesi değil, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi olmalı. İkincisi üniversitenin kullanımına geçici olarak tahsis edildiği gibi bir ifade var ki, bu da yanlış. Bilindiği üzere geçici tahsis en fazla iki senelik yapılmakta. Tahsis ise süresizdir. Biz de zaten nerdeyse 40 senedir ordayız. Ayrıca tahsis az önce de dediğim gibi beşli protokol ile bize yapılmış. En vahimi de 9. İdare Mahkemesi'nin verdiği bir karar var ama 7. İdare Mahkemesi'nin henüz verdiği bir karar yok. Süreç devam etmekte... Son olarak yazıyı yazan kişinin daha önce bize yazılan yazılardan da haberi yok. Kütüphane olarak kullanılacağı belirtilmiş ama bize tebliğ edilen yazıların tamamında müze olarak kullanılacağı bildirilmişti.
Size herhangi bir yer göstermediler mi bu süreçte?
Onlar yer gösteremez ki zaten. Orası meclisin altındaki bir başkanlık… Vakti zamanında Yüksek Öğretim Kurumu’na da (YÖK), Maliye Bakanlığı'na ve Valiliğe durum bildirildi, bina teklifi de yapıldı. Maliye Bakanlığı’ndan izin istiyorsunuz. Bir kamu kurumu olarak sizin herhangi bir yerde mülk edinme kararı vermenizin imkanı yok zaten.
Muhatabınız kim peki?
Üniversite olarak doğrudan Maliye Bakanlığı ve YÖK... Ancak konservatuvar bünyesinde ortaöğretimi de içerdiğinden konunun bir diğer muhatapları da Milli Eğitim Bakanlığı ve İstanbul Valiliği.
Bina tahsisi konusunda hangi yerler için öneride bulundunuz? Nasıl bir cevap aldınız?
Bina tahsisi için mevcutta uygun olduğunu düşündüğümüz iki farklı bina ve ayrıca ülkemize yakışan bir konservatuvar binasının inşa edilebileceği boş bir arazi teklif edildi.
Beşiktaş Kaymakamlığı gönderdiği tebligatta salı günü binayı boşaltmamanız halinde elektriğinizin ve suyunuzun kesileceğini belirtmiş…
Onlara buranın tahliye edilmesi hususunda bir yazı gelmiştir muhtemelen. Kaymakamlık da bu yazıyı bize göndermiştir. Ancak siz Barbaros Bulvarı’nda kaçak inşaat yapmış bir büfeyi oradan çıkartmıyorsunuz ki… Sonuçta burası bir devlet kurumu. Dolayısıyla o metnin standart bir metin olduğunu düşünüyorum. 1 hafta sonra binayı boşaltmamız gerektiğini, boşaltmamamız halinde elektriğimizi, suyumuzu keseceklerini ve polis zoruyla bizi buradan çıkaracaklarını belirttiler.
Bu tebligat ne zaman ulaştı elinize?
Geçtiğimiz salı günü...
Bununla ilgili hukuki bir başvurunuz oldu mu?
Yazı gelir gelmez yeni bir idari süreç de başlattık. İdare Mahkemesi’ne gidip, Kaymakamlığın bize yazdığı bu yazı için ayrı bir hukuki sürece de girdik.
Peki salı günü polisle birlikte binaya gelmeleri halinde ne yapacaksınız?
Biz senato toplantımızı orada yapıyoruz. Sonrasında da konuyla ilgili açıklama yapacağız. Öğrencilerimizin sokağa atılmasına da göz yummayacağız.
Kaç öğrenciniz var?
1400 öğrencimiz var şu an. 6 yaşından 26 yaşına kadar öğrencilerimiz var orada. Çocuk Konservatuvarı’ndan başlıyor, doktoranın eşdeğeri olan Sanatta Yeterlilik Programı’na kadar öğrencilerimiz mevcut. Kaldı ki oradaki eğitim de özel bir eğitim. Özellikle müzik ve bale bölümünde yaz tatili bile yapmadan öğrencilerimiz oraya gidip çalışıyorlar. Çünkü yaz aylarında onların ustalık sınıfları yapılıyor. Ustalık sınıflarında öğrenciler çaldıkları enstrümanları daha da iyi çalabilmeleri için dünyaca ünlü yerli ve yabancı hocalardan ayrıca dersler alıyorlar. Yoksa yurt dışında başarılı olmalarının imkanı yok. Eğer siz fizik ya da tarih bölümünde olduğu gibi 2 ay boyunca bu çocukların eğitimini keserseniz, eve gidip kitap okur gibi enstrümanlarını çalışmaları ya da dans etmeleri mümkün değil. Ayrıca sınavlar şu anda devam ediyor. Veliler ve çocuklar sınavlara girerken ve sınav sonuçlarını beklerken bir de böyle bir durumla mücadele ediyorlar. Kimse oradaki çocukların psikolojisini düşünmüyor.
Canan Kaya / Medyatava