Bahçeli'nin açıklamaları şöyle:
Mukaddes toprakların avantajları kadar dezavantajları da bilinmektedir. İnsanıyla, irfanıyla, eksiğiyle, fazlasıyla, geçmişiyle geleceğiyle, dağıyla taşıyla bu coğrafya bizim, bastığımız topraklara vatan mührünü vuran kutlu irade Türk Milleti'dir. Bu vatan kıyamete kadar bizimdir, bizim kalacaktır. Asırlar boyunca çekilmiş çilelerin, zor dönemeçlerin, aşınmış pek çok eylemin mükafatı Türk vatanıdır.
Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın maliyeti kadar, Türkiye'ye yol açacağı çok boyutlu sonuçları titizlikle hesaplamak zorundayız. Covid-19 salgınının enkazı henüz ortadayken, Karadeniz'in kuzeyini içine alan savaşın, bölgesel dengeleri beklentilerin ötesinde sarsacağını, dünyanın imajını tahmin edenden daha fazla bozacağı, gelişmelerle sabittir.
Türkiye, Rusya ile Ukrayna arasındaki vahim çatışmaları yatıştıracak, arabuluculuk yapacak tek ülke olarak öne çıkmıştır. Ateşkes ortamı mutlak suretle tesis edilmelidir.
İnsani kriz korkunç seviyelere tırmanmaktadır. Putin'in bir yanda müzakerelere olumlu cevap verirken diğer yanda askeri operasyonların belirlenmiş plana uygun şekilde yürütüldüğünü ifade etmesi son derece ikircikli tutumdur. Geçici ateşkes kararı bile kısa süre içinde ihlal edilmiştir. Savaşın 12. gününde Rusya'nın geçici ateşkes kararı alması, pek çok kentte insani koridor açılacağını duyurması nefes aldırmış olsa da aslında bu gelişme daha şiddetli çatışmaların habercisi niteliği taşımıştır.
Karşımızda iki taraflı anlaşmazlık değil, tek taraflı bir işgal tahakkümü söz konusudur. Burada asıl sorumluluk Rusya'nındır. İlk kurşunu atan Rusya'dır. Dışişleri Bakanımızın Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanlarını Antalya'ya davet etmesi, gelmeye karar vermeleri ve 10 Mart'ta tarihi buluşmanın yapılacak olması, kayda değer gelişmedir. Dışişleri Bakanımızın kararlı diplomatik çabalarından dolayı yürekten kutluyorum. Rusya, Kiev'e odaklanmış, kilometrelerce uzunluktaki konvoylarını Ukrayna'nın şahdamarını kontrol amacıyla sevk etmiştir. Dehşet tablosu anbean değişmektedir. Arkasına dünya kamuoyunun cılız da olsa desteğini alan Ukrayna'nın direnişi yaygınlaşmaktadır. ABD, AB ve NATO ise günü kurtarmanın, çatışmaları kızıştırmanın hevesindedir. Ukrayna Cumhurbaşkanı'nın 5 Mart'ta 'Bugünden itibaren tüm ölümlerden NATO sorumlu' beyanı düşündürücü bir çıkış olarak değerlendirilmelidir.
Rusya'nın işgalinin 3 alternatif senaryo dahilinde sonuçlanabileceği görülmektedir. Birincisi Ukrayna'nın tamamıyla egemenlik haklarını ele geçirmesi ve kukla yönetimi iş başına getirmesidir. Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmaların kazananı değil, sadece kalabalık kaybedenler kulübü olacaktır. Türkiye başta olmak üzere pek çok ülke bu savaşın, ekonomik, insani ve ticari vahim sonuçlarına direkt maruz kalmaktadır. Buğday ithalatımızın yüzde 87'si, doğalgaz ithalatımızın yüzde 40'ı, petrol ithalatımızın yüzde 25'i tek başına Rusya'dan temin edilmektedir.
AYÇİÇEK YAĞI TEPKİSİ
Bunlarda vatan sevgisi yoktur, Allah korkusu yoktur. Talebi kamçılayarak ayçiçek yağının fiyat artışını tetikleyen fırsatçılar, internette oluşan karaborsada sanki altın satar gibi yağ satanlar, onurlarını da satmışlardır. 5 litrelik yağın fiyatı bir günde 150 lira sınırına dayanmıştır. İlkel görüntüler hepimizin yüreğini sızlatmıştır. Yağ fiyatlarının zamlanacağı iddia edilmiştir. Tarım Bakanlığı bu kuyruklu yalanı tekzip etmiş olsa da marketlerde izdiham oluşmuş, raflar hücuma uğramış, insanlarımız birbirine girmiştir. Ayçiçek üretimimizin 2021'de yüzde 17 yükseldiği, bir bölümünün ithalat ile karşılandığı bilinen husustur. İç işgal cephesinin toplumsal panik halini körüklemesi şerefsizliktir. Sanal ve sipariş yağ krizinin orkestra şefi yine CHP olmuştur. Ey CHP bir kez de olsa bizi şaşırtın. Akaryakıt ve yağ kuyruğundan bahseden siyasi keneler asıl siz söyleyin, kimin kuyruğu, kimlerin uydusu oldunuz. Millet evine yağ alamaz hale gelmiş diyor CHP'liler. Bugünkü CHP varken, biliniz ki düşmana gerek yoktur.
"YAĞSIZ YEMEK OLUR DA YARINSIZ TÜRKİYE OLMAZ"
Dünyanın bu zorlu döneminde ülkemizde fitneye muhafızlık yapmak adamlık değildir, mertlik değildir, insanlık değildir. Ucuz yağ alabilmek için marketlere yığınak yapılması, insanlarımızın yağ almak için telaşlanması bize yakışmayan köhne görüntülerdir. Yağsız yemek olur da yarınsız Türkiye olmaz. Hamdolsun yağımız da var, yakacağımız da var, unumuz da var, tuzumuz da var. Günü saati geldiğinde, Azak Denizi'ndeki gemilerimiz de limanlarımıza sağ salim yanaşacaktır. Bölge yanarken, Türkiye'de sinekten yağ çıkarıp toplumsal huzuru bozmaya kalkışanlar dürüst olmayan çevrelerdir.
Gerekirse kendi yağımızda kavruluruz, gerekirse yüreklerimizin yağını eritiriz. Bir eli yağda bir eli balda olan çapulcuların bunun üzerinden siyasi rant elde etme niyeti, bir defa yüzsüzlüktür. Vurguncuların yakasına yapışmak zorundayız. Spekülatörleri doğduklarına pişman etmeliyiz. Marketlerde yağ kuyruğu olmasına kimler sebep olmuşsa bunun bedelini Türk mahkemelerinde ödemelidir. Yağımıza kıymazsak çöreği kuru yeriz, emperyalizmin çarkında yağ olanların, Türkiye düşmanları ile ballı börek hale gelenlerin tuzaklarını bozacağız. Biz, yağa değil kana bakarız, kana. O kan ki, tertemiz millet iradesidir. Yağdanlıklara diyorum ki, yağcılarda ineceksiniz, yağdan yeni bir kriz konusu çıkarmanın hesabını vereceksiniz.