Dünya gazetesinden Şebnem Turhan'ın haberine göre Merkez Bankası büyümedeki ve sanayideki ivme kaybına işaret ederek yüzde 80’i aşan enflasyon ortamında politika faizini eylül toplantısında 1 puan daha indirdi ve yüzde 12’ye çekti. Peki bundan sonra ne olacak?
Dezenflasyonun, “küresel barış ortamının yeniden tesisiyle sağlanacağı” öngörüsündeki ısrarını sürdüren Merkez Bankası; faiz indirimini, “büyümedeki yavaşlama”ya bağladı. PPK metnindeki ilave cümlede, “Öncü göstergeler, zayıflayan dış talebin etkisiyle büyümede yavaşlamaya işaret etmektedir” denildi. Metinde, “politika-kredi faizi makasındaki belirgin açılmanın yakından izlendiği” ve parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçların güçlendirileceği belirtildi. Analistler ekim toplantısında da indirim bekliyor. Seçime ise tek haneli politika faiziyle girilmesi öngörülüyor.
UZMANLAR MERKEZ BANKASI’NIN FAİZ İNDİRİMİNİ NASIL YORUMLADI
KREDİLER ARTSIN DİYE AYARLAMAYA GİDEBİLİR
TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atılım Murat: Merkez Bankası dış talebin yavaşlayacağını söylerken eş zamanlı olarak iç talepte de yavaşlama emarelerinin gözlendiğini belirtiyor. Bunu iki şekilde okumalı faiz indirimleriyle beraber kredi ve mevduat faizleri geri gelecektir ama şu an veriler kredilerin miktarlarında sınırlamalar var. Kredi faizleri düşüyor ama miktarı artmıyor sınırlama var dış talep zaten dünyada önümüzdeki dönemde resesyon riski artığı için zayıf kalacağından Merkez Bankası faiz indirimlerine devam edecek ama krediler artsın diye kredi miktarında bir ayarlamaya gidebilir. Çünkü seçim de yaklaşıyor.
Rusya’nın seferberlik ilan ettiği, Putin’in ‘nükleer silah kullanabiliriz’ dediği bir günden sonra Merkez Bankası’nın küresel barış ortamının tesis edilmesiyle beraber dezenfl asyonist süreç başlayacak ifadesi biraz tuhaf olmuş. Özellikle dezenlasyonist sürecinin nasıl başlayacağıyla ilgili kafalarda hala soru işaretleri var. Merkez Bankası seçime faizleri tek haneye indirecektir.
ENFLASYON KONUSUNDA YENİ SÖZ YOK
İş Yatırım Araştırma Direktörü Serhat Gürleyen: Ekonomistler politika faizinin sabit tutulması ve 100 baz puan faiz indirimi arasında neredeyse yarı yarıya dağılmıştı. Dolayısıyla indirimin sürpriz olduğunu söyleyemeyiz. Açıklama sonrası Türk Lirası, Euro tahvil ve devlet tahvili değer kaybederken, hisse senedinde önemli bir etki gözükmüyor. Merkez Bankası enflasyon konusunda yeni bir şey söylemiyor. Küresel barışın tesis edilmesi, baz etkilerinin ortadan kalkması ve makro ihtiyatı tedbirlerinin sonuçlarının alınması ile dezenfl asyon sürecinin başlayacağı bir kez daha tekrar ediliyor. İktisadi faaliyetin ve tüketici kredilerinin yavaşlamasına izin verildiği ve emtia fiyatlarının küresel olarak gerilediği bir ortamda baz etkisinin de desteğiyle aralık ayından itibaren enfl asyon kendi kendine gerileyebilir.
Ancak bozulan beklentiler, süregelen faiz indirimleri ve seçim arifesinde ilave genişleyici politikalar (yüksek asgari ücret zammı, tüketicileri de kapsayan yeni bir kredi genişlemesi) ihtimali enfl asyonun yüksek bir seviyede katılaşacağına işaret ediyor. Yılsonu Dolar/TL kuru tahminimizi 20 TL olarak koruyoruz. Cari dengenin bozulduğu, portföy çıkışlarının devam ettiği bir konjonktürde dış borç servisinin arttığı bir döneme giriyoruz. İlave faiz indirimi sonrasında kur tahminimiz üzerinde yukarı yönlü riskler artıyor.
SELEKTİF KREDİLERDE GENİŞLEME İSTEĞİ
Gedik Yatırım Baş Ekonomisti Serkan Gönençler: TCMB’nin ekonomik aktivitede ivme kaybının ihracat kaynaklı olarak devam ettiğine dikkat çekerek, politika faizinde ek 100 bazpuanlık bir indirime gittiğini görüyoruz. TCMB güncellenen faiz düzeyinin yeterli olduğunu değerlendirmiş olsa da, aynı ifade geçen ayki metinde de yer almıştı. Dolayısıyla, bu ifadeden faiz indirimlerinin sona erdiği sonucunu çıkarmak güç. Aksine, her ne kadar TL ticari kredi büyümesi sınırlandırılmak istense de, kredi faizlerine getirilen üst sınır getirilmesinin ve 50 milyar TL’lik yeni bir kredi garanti fonu (KGF) paketi açılacağına ilişkin haberlerin, selektif kredilerde genişleme isteğine işaret ettiğini düşünüyoruz. Bu açıdan, önümüzdeki toplantılarda faiz indirimlerinin devam etmesi de çok sürpriz olmayacaktır.
SENE SONUNA KADAR İNDİRİM DEVAM EDEBİLİR
Coface Ekonomisti Seltem İyigün: Merkez Bankası’ndan beklediğimiz aralıkta bir faiz indirimi geldi. Sanayi üretimi, PMİ, perakende satışlar gibi öncü göstergeler önümüzdeki dönemde ekonomik aktivitede yavaşlamaya işaret ederse, sene sonuna kadar Merkez Bankası faiz indirmeye devam edebilir. Nitekim, bugün açıklanan metinde, azalan dış talebin de ekonomideki yavaşlamaya katkı yaptığına atıfta bulunulduğunu görüyoruz. Önümüzdeki günlerde, krediye ulaşımın daha uygun oranlar ile yapılabilmesi ve artan politika-kredi faiz makasının azaltılabilmesi için yeni makroihtiyati önlemler görebiliriz. Ancak bu önlemlerin yüksek enfl asyon ortamında, kredi fiyatlamalarına ne derecede yansıyabileceğini göreceğiz. Önümüzdeki dönemde, KGF kredileri, firmaların nakit akışı yönetimleri için daha da önemli hale gelebilir.
ENFLASYON GÖZDEN ÇIKARILDI MI?
Eski IMF Ekonomisti Dr. Burcu Aydın Özüdoğru: TCMB faiz oranlarını bir kez daha indirdi. Politika faiz oranını 100 baz puan düşürerek yüzde 12’ye çekti. TCMB hala faiz oranlarını düşürerek enfl asyonunu düşüreceğini açıklasa da ekonomi nosyonu, bankanın enfl asyonu gözden çıkarttığını söylüyor. Peki, TCMB’nin enfl asyon hedefi yüzde 5 olduğuna göre, faizi de en az yüzde 5’e kadar düşürmeye devam edebilecek mi? Cevap ise maalesef Türkiye ekonomisinin dış borç, cari açık, dolarizasyon gibi bazı gerçeklerinde saklı.
MERKEZ BANKASI FAİZ İNDİRDİ BU AÇIKLAMAYI YAPTI
Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 13’den yüzde 12’ye indirilmesine karar vermiştir.
Jeopolitik risklerin dünya genelinde iktisadi faaliyet üzerindeki zayıflatıcı etkisi artarak sürmektedir. Önümüzdeki döneme ilişkin küresel büyüme tahminleri aşağı yönlü güncellenmeye devam etmekte ve resesyonun kaçınılmaz bir risk faktörü olduğu değerlendirmeleri yaygınlaşmaktadır. Türkiye’nin geliştirdiği stratejik nitelikte çözüm araçları sayesinde temel gıda başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının olumsuz etkileri azaltılmış olsa da uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının artış eğilimi sürmektedir. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Bununla birlikte, gelişmiş ülke merkez bankaları artan enerji fiyatları ve arz-talep uyumsuzluğu ile işgücü piyasalarındaki katılıklara bağlı olarak enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceğini vurgulamaktadırlar. Ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerinde ayrışma devam etmektedir. Finansal piyasalarda artan belirsizliklere yönelik merkez bankaları tarafından geliştirilen yeni destekleyici uygulama ve araçlarla çözüm üretme gayretlerinin sürdüğü gözlenmektedir.
2022’nin ilk yarısında güçlü bir büyüme gözlemlenmiştir. Temmuz başından bu yana öncü göstergeler zayıflayan dış talebin etkisiyle büyümede bir yavaşlamaya işaret etmektedir. İstihdam kazanımları benzer ekonomilere göre daha olumlu seyretmektedir. Özellikle istihdam artışına katkı veren sektörler dikkate alındığında büyüme dinamiklerinin yapısal kazanımlarla desteklenmekte olduğu görülmektedir. Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı artarken, turizmin cari işlemler dengesine beklentileri aşan güçlü katkısı devam etmektedir. Bunun yanında, enerji fiyatlarındaki yüksek seyir ve ana ihracat pazarlarının resesyona girme olasılığı cari denge üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için önem arz etmektedir. Kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması yakından takip edilmektedir. Ayrıca, son dönemde belirgin şekilde açılan politika-kredi faizi makasının ilan edilen makroihtiyati tedbirlerin katkısı ile geldiği denge yakından takip edilmektedir. Kurul, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarını güçlendirmeye devam edecektir.
Enflasyonda gözlenen yükselişte; jeopolitik gelişmelerin yol açtığı enerji maliyeti artışlarının gecikmeli ve dolaylı etkileri, ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumlarının etkileri, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışların oluşturduğu güçlü negatif arz şokları etkili olmaya devam etmektedir. Kurul, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın güçlendirilmesi için atılan ve kararlılıkla uygulanan adımlar ile birlikte, küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesiyle dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörmektedir. Bununla birlikte, üçüncü çeyreğe ilişkin öncü göstergeler azalan dış talebin etkisiyle iktisadi faaliyette ivme kaybının devam ettiğine işaret etmektedir. Küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması önem arz etmektedir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin 100 baz puan düşürülmesine karar vermiş, mevcut görünüm altında güncellenen politika faiz düzeyinin yeterli olduğunu değerlendirmiştir. Fiyat istikrarının sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında kalıcı ve güçlendirilmiş liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme süreci devam etmektedir. Değerlendirme süreçleri tamamlanan kredi, teminat ve likidite politika adımları para politikası aktarım mekanizmasının etkinliğinin güçlendirilmesi için kullanılmaya devam edilecektir.
TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır.
Kurul, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edecektir.