Menemen, bildiğiniz gibi domates ile yapılan bir yemektir.
Domates, ilk kez yetiştirildiği ABD’de, 1893 yılında bir mahkeme tarafından sebzelerle birlikte saklanıp yenildiğinden “sebze” sınıfına ayrılmıştır, fakat gerçekte meyvedir.
Domatesin ilginç bir tarihi vardır. Bolivya ve Peru da yabani sarı renkli bir domates türü bulunmuş ve sonra Meksika’da yetiştirilip, Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfinden sonra Avrupa’ya gemilerle gönderilmiştir.
İtalyanlar, sarı renginden ötürü onu “altın elma” olarak adlandırdı, ama çok geçmeden kırmızı türleri ortaya çıktı.
Zehirli diye yemediler, aşk elmasıydı
Domates, Amerika’da ilk defa Thomas Jefferson tarafından yetiştirildi. Ama pek çok insan zehirli olduğuna inanarak yemeyi reddetti, ta ki 1900’e kadar. Uzun zaman önce pek çok Avrupalı için aşk elmasıydı, çünkü insanları romantik yaptığına inanılıyordu.
1900’lü yıllarda Adana’da ekimi yapılıyor
Türkiye’de Domates’in tarihçesine bakacak olursak, resmi kayıtlarda 1900’lü yılların başında ilk kez Adana bölgesinde bu ürünün ekiminin yapıldığı yazmaktadır. İzmir’e geliş tarihi kesin bilinmemekle birlikte Ticaret ve Zahire Borsası kayıtlarından 1920’li yıllarda domatesin İzmir ve çevresinde yetiştirilmeye başlandığını söylemek mümkündür. Menemen’de domatesin tarihçesi de İzmir ile aynı yıllara rastlamaktadır.
Nitekim, bu konudaki en kesin kayıtı bize İzmir’de yayınlanan “Hizmet” gazetesi vermektedir. 25 Mayıs 1927 tarihinde yayınlanan Hizmet gazetesinin 3. sayfasında “Menemen’de ilk mahsul” başlığı ile verilen haberde, Menemen’de üretilen bir miktar domates ile ilgili şu bilgiler yer almaktadır:
“Menemen Kazası, tıpkı Türkiye genelinde olduğu üzere tam bir tarım bölgesidir. Öyle ki, çiftçiler ilk mahsullerine çok önem vermişler ve bu değeri değişik şekillerde göstermişlerdi. Buna Menemen’den bir örnek, Ticaret ve Zahire Borsası’nın açılış yılı olan 1927 senesinden verilebilir. Menemen’de ilk mahsul Domates, Nizamizade Kadri Efendi tarafından yetiştirilmiştir. Kadri Efendi, Taşhan’a getirdiği bir okka domatesi (1.282 gr.) müzayedeye koyarak üçyüz kuruşa Bahçıvan Hafız Mustafa Efendi’ye ihale etmiştir.”
Osmanlı yemeği mi değil mi?
Bu bilgiler ışığında Menemen yemeğinin bir Osmanlı yemeği olması mümkün değildir. Çünkü domates, Cumhuriyet sonrası Menemen’de yetiştirilmeye başlanmıştır. Peki, menemen Türk kültürüne nasıl girdi?
Giritli Türkler, öğle ve daha ziyade akşam yemeklerinde o dönemde Menemenlilerin bilmediği, daha doğrusu görüp de toplamadıkları bazı otları ovalardan, dağlardan toplayıp yemek yapmaktadırlar. Bu otlardan bazıları Sinavri, Radika, Arapsaçı, Gelincik, Ebe Gümeci, Şevketi Bostan, Beyaz Diken ve Hardal’dır. Giritliler, bu otları suda kaynattıktan sonra zeytinyağı ile karıştırıyor, sonra üstlerinde yumurta pişirerek yiyorlardı. Gerek Menemen Ovasındaki bağ evlerinde, gerekse kasaba içindeki diğer evlerde yumurta ile yapılan bu tür yemekler gün geçtikçe Menemenliler tarafından daha çok beğenilmeye ve yapılmaya başlandı. Zamanla da Menemenliler, bu otları kendileri toplamaya başlamıştır.
Giritliler Menemin’i buluyor
Girit Türkleri, bu otlarla yemek yapmayı aylarca Rum zulmünden kaçıp saklandıkları Girit Dağları’nda öğrenmişlerdi. Şimdi Menemenlilerle paylaşıyorlardı. İşte bu dönemde de Giritli Türkler, Menemenlilerin “Etli Domates” yemeği ile tanışır. Menemenliler, tencereye bolca koydukları domatesi pişirip, içine biraz patates ve et koyarak bir çeşit güveç yapıyorlardı. İki taraf arasındaki ilişkiler geliştikçe ve gidip gelmeler arttıkça “Etli Domates” de bundan nasibini aldı. Çalışkan ve tutumlu insanlar olarak bilinen Menemendeki Giritli Türkler, bu yemeğin malzemelerini değiştirerek, etin yerine yumurta, patatesin yerine de soğan koyarak “Yumurtalı Domates”i yaratırlar. (Biber sonradan yemeğin içinde yer alacaktır.)
Bu yeni yemek hem zaman açısından, hem de ekonomik açıdan bir devrim niteliğindedir. Tadı da gelen misafirlere ikram edilecek kadar güzeldir. Zaman içerisinde, domatesin ekilmeye başlandığı diğer merkezlerde de yapılmaya başlanır.