Eski Ziraat Bankası Genel Müdür Yardımcısı ve Başkent Üniversitesi Uluslararası Finans ve Bankacılık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şenol Babuşcu, Kur Korumalı Mevduatta (KKM) yaşanan son gelişmeleri ve ekonominin 3 yıllık yol haritasına belirleyen Orta Vadeli Program'ı (OVP) değerlendirdi.
"KKM konusunda çok planlı ve disiplinli hareket etmek lazım" diyen Başbuşcu "Eğer disiplinli ve planlı hareket edilmez, bir patlama gerçekleşirse kriz içerisinde yeni bir kriz yaşarız. Bu da Türkiye ekonomisi açısından en az 5 yıllık bir kayıp demektir. 5 yıl kaybetmemek için çok dikkatli tasfiyesi gerçekleştirilmesi gereken bir ürün. Bunu başlangıçta kabul etmedi ama son 3 aydır KKM ile ilgili endişeler ciddi boyutta artınca 15 gün önce, hükümet yavaş yavaş tasfiye konusunda adımlar atmaya başladı. Son 1 aydır attığı adımlar genel olarak bankacıların KKM müşterilerini ikna edip TL’ye dönmesini sağlamak. Yani devlet, düşük faizli, uzun vadeli devlet tahvili alma zorunluluğu getirdi. İşi aslında taşerona yıkmış oldu. Bankalara, bankacılara yıkmış oldu. Bankalara ve bankacılara KKM’yi tasfiye etme konusunda görev verdi. Fakat son iki üç haftadır bu gelişmeler gösteriyor ki bankalar ve bankacıların iknasıyla olacak bir konu değil. O nedenle genel olarak baktığımızda KKM sorununun çözümü için başka uygulamalar da yapılması gerekiyor. Şu an uygulamalara yönelik çalışmalar yapılıyor sadece. Açıklanmış herhangi bir şey yok. Peki nasıl çözümlenebilir?" değerlendirmesinde bulundu.
Merkez Bankası'nın döviz rezervlerini negatiften pozitife geçirmesi ve rezerv biriktirmesi gerektiğini belirten Babuşcu" Bu rezervlerin KKM’yi karşılayacak miktarda olması lazım. Yani 130 milyar dolar. 130 milyar dolar olmasa bile en az yarısı dövizde kalacağı için 65-70 milyar dolarlık bir döviz rezervinin olması gerekiyor. Son 15 gündür bankacılar, tasfiye için çaba gösteriyorlar. Fakat bankacılardan edindiğim bilgiler şu. KKM müşterilerinin yüzde 80’i dövizde kalmaya devam ediyor. Bankacılar vade doldukça iknaya çalışsa da yüzde 80’i dövizi tercih ediyor. Yüzde 20’si ise TL’ye dönme konusunda ikna oluyor, TL’ye dönüyor. Ama rakama baktığımızda 130 milyar doların yüzde 80’i dövizde kaldığı takdirde 100 milyar dolarlık döviz ihtiyacı var. Demek ki hükümet hızlı tasfiye etmeye kalktığında 100 milyar dolarlık bir döviz yükümlülüğüyle karşı karşıya kalacak. Onu için acele edip bu atom bombasının patlamaması gerekiyor. Çok dikkatli, planlı, programlı, peyderpey, kısa bir sürede değil de zamana yayarak bir tasfiye gerekiyor. Bunu, son 2-3 haftalık gelişmelerden Mehmet Şimşek ve hükümet anlamış vaziyette. O doğrultuda hareket edeceklerini düşünüyorum" şeklinde konuştu.
Babuşcu, değerlendirmelerine şöyle devam etti:
“MERKEZ BANKASI PEKİ NEDEN TASFİYEYE GİRİŞTİ?"
KKM’ye baktığımızda bugünkü rakam itibarıyla 130 milyar dolar. 130 milyar dolarlık bir ürünü tasfiye edebilmeniz için Merkez Bankası rezervlerinin çok güçlü olması lazım. Şu an baktığımızda rezervler eksi. Rezervlerin önce artıya geçmesi lazım ve bu 130 milyar doların döviz olarak istenen bölümünü karşılaması lazım. Gelişmeler gösteriyor ki şu an vatandaşın döviz olarak istediği bölüm yüzde 80. Yani vatandaşların yüzde 80’i döviz istiyorlar. 130 milyar doların yüzde 80’i 100 milyar dolar civarında bir rakam yapıyor. Rezervlerin 100 milyon dolara yakın bir rakama 80-90 bin milyar dolara ulaşması gerekir. Başka türlü tasfiye zor görünüyor. Merkez Bankası peki neden tasfiyeye girişti? Yanlış yaptığını fark etti mi diye baktığımızda yanlış yaptığını fark etti. Onun için artık tasfiye etmek istiyor bu ürünü. İleride bekletirse daha büyük sıkıntılar yaratacağını düşünüyor. Çünkü 130 milyar dolar yarın 200-230 milyar dolar olacak. Tasfiye gittikçe daha da zorlaşacak. O nedenle; ‘zararın neresinden dönersen kârdır’ mantığıyla bir an öne bunun tasfiye edilmesinde yarar var. Buna ilişkin adımların atılması gerekiyor.
“TÜRKİYE’NİN KKM’DEN KURTULMA SÜRECİ EN ERKEN 2024’ÜN İKİNCİ YARISI”
Türkiye’nin KKM’den kurtulma süreci en erken 2024’ün ikinci yarısı. Zaten çok da acele etmemek lazım. Acele edilirse sıkıntılar doğabilir. Bence zamana yaymakta fayda var. Tamamen temizlenmiş hali 2024’ün sonunu bulabilir. Ama 2024’ün ikinci yarısında, hazirandan sonra, kalan bakiye çok düşük olacaktır.
"ACI REÇETE NİSAN 2024’TEN SONRA"
Hükümetin 100 günlük ekonomi politikası, icraattan çok sözlü olarak geçti. Birtakım uygulamalar yürürlüğe kondu ama henüz daha sonuçlarını almak zaman alacak. Bence hükümet bilerek yapıyor. Nisan 2024’e kadar yumuşak bir geçiş planlıyor. Onun için önümüzdeki hafta hükümet programı net olduğunda veya hükümetin enflasyonu önleme, diğer ekonomik sorunları çözme konusunda ciddi adımlar atmasını beklemiyorum. Bu altı ayı bir şekilde geçiştirici tedbirlerle yürütüp Nisan 2024’ten sonra çok ciddi bir acı reçeteyle karşımıza gelecek. Hükümet de bunu bekliyor. Vatandaşın da buna hazırlıklı olması lazım.
Şu an 100 günde yapılan ciddi bir şey yok ortada. Ekonomiyi düzeltmek için atılmış adımlar olsa dahi henüz sonuçlarının görülmesi uzun zaman alacak. Zaten OVP’de bahsettiler. Tek haneli enflasyona 2026 yılında ulaşılacağı da bunun göstergesi ki ben OVP’de yazanların birçoğunun gerçekleşebileceğini düşünmüyorum. OVP, tutarlılığı olmayan hedefler ve soyut tedbirler bütünü. Hükümet, 1 ay sonra aldığı kararları değiştirirken 3 yıl vadeli koyduğu oradaki hedefleri gerçekleştirmesi mümkün değil. 26 Temmuz’da Merkez Bankası yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 58 olarak açıkladı. Tam 40 gün sonra, 6 Eylül’de hükümet OVP’de enflasyon tahminini yüzde 65 olarak açıkladı. 26 Temmuz- 6 Eylül arasında tam 40 gün geçmişti. 40 günde ne değişti de enflasyon tahmini 58’den 65’e çıktı? 40 gün sonrasını göremeyen hükümet, 3 yıl vadeli ekonomik programdaki hedeflerinin tutmasını nasıl bekleyebilir? Ben nasıl inanabilirim 3 yıllık programdaki hedeflerin tutacağına? 40 gün sonra enflasyon tahminini değiştiren bir hükümet ve Merkez Bankası’nın gelecekteki 3 yıllık tahminlerine nasıl güvenebilirim?
“OVP LAF KALABALIĞINDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL”
Onun için OVP, tamamen tutarlılığı olmayan bir hedefler bütünü. Soyut tedbirlerdir, somut hiçbir şey yok. Pembe tablo metni. ‘Her şey iyiye gidecek. Enflasyon düşecek. İşsizlik azalacak. Büyüme artacak. Cari işlemler açığı azalacak.’ Bunların hepsinin aynı anda iyi olması mümkün değil. Siz hem enflasyonu düşüreceksiniz hem büyüme artacak! İktisat teorilerinde ve kitaplarında böyle bir şey yazmıyor. Hem büyümeyi arttırıp hem enflasyonu düşüreceksiniz! Bu da yok. Birinden taviz vermeniz lazım. Enflasyonu düşürüyorsanız büyümenin düşmesini beklemeniz gerekiyor. Büyümeyi artırıyorsanız enflasyonun yükselmesini de katlamanız gerekiyor. Onun için OVP laf kalabalığından başka bir şey değil.
“SEFALET DOLU BİR 2024 YILI YAŞAYACAĞIZ"
Önümüzdeki dönemde; 6 aylık seçime kadar yumuşak politikalar uygulayacağını söyledim. Bu süreç geçtikten, Nisan 2024’ten sonra acı reçete dedim. Öncelikle enflasyon konusunda; Türkiye’nin bugün ekonomik olarak en büyük sorunu enflasyondur. Enflasyon halkı sefalete doğru götürüyor. Sefalet dolu bir 2024 yılı yaşayacağız. Bu çok acı bir olaydır. Merkez Bankası yıl sonu enflasyonu yüzde 58 olarak tahmin ediyor. OVP’de yüzde 65 yazıyor. Ama benim tahminim; yıl sonu için yüzde 75 ve üzerinde.
“HAZİRAN 2024’TE ÜÇ HANELİ ENFLASYON RAKAMINI GÖREBİLİRİZ"
Peki zirve mi olacak yıl sonunda, ondan sonra düşmeye mi başlayacak? Hayır. Enflasyonun düşmeye başlaması Haziran 2024’ü bulacak. Peki Haziran 2024’te enflasyon kaç olacak? Yıllık enflasyon bence yüzde 90’ların üzerine çıkacak. Hatta yüzde 100’ü de bulursa şaşırmam. Üç haneli enflasyon rakamını Haziran 2024’te görebiliriz. Üç haneli enflasyondan sonra düşüş başlayacak. 2024’ün enflasyon hedefi yüzde 33. Yüzde 33’ün gerçekleşme şansı yok. İyimser tahminle enflasyon 2024’te yüzde 50 civarında gerçekleşecek. 45 olur, 55 olur.
“MEMURA, İŞÇİYE, ASGARİ ÜCRETE, EMEKLİYE BELKİ DE BİR VEYA İKİ YIL SIFIR ZAM POLİTİKASINI, ÇOK DÜŞÜK ZAM POLİTİKASINI GÜDEBİLİR”
Tabii ki bu enflasyon ortamında 2024 Mart’ındaki seçimler atlatıldıktan sonra hükümet acı reçete sunacak. Bir defa kesinlikle enflasyonun altında bir zam verilecek. Memura, işçiye, sabit gelirlilere, asgari ücrete, emekliye enflasyonun altında bir zam hatta belki de bir veya iki yıl sıfır zam politikasını bile güdebilir. Yani çok düşük zam politikasını güdebilir. Bizi daha zor günler bekliyor. Önümüzdeki 1 yıl içerisindeki en iyi günlerimiz bugünler. Daha kötü, ekonomik açıdan sıkıntıların gittikçe arttığı bir yıl olacak, önümüzdeki 1-1,5 yıl.”