Türkiye'deki basın ve ifade özgürlüğü, İtalya’da düzenlenen bir konferansta masaya yatırıldı. Ergenekon ve Balyoz’un ardından basın kuruluşlarına ve şirketlere düzenlenen operasyonlarla “cadı avı” yapıldığını savunan gazeteci Mustafa Akyol, kimin dost kimin düşman olduğunun anlaşılamamasından dolayı Türkiye’de bir “Game of Thrones” durumu yaşandığını ifade etti.
İtalya Dışişleri Bakanlığı binası Farnesina’da “Müslüman toplumlarında ve medyasında radikalizm, sansür ve diyalog” adlı bir konferans düzenlendi.
Bu kapsamdaki “Türk medyası, savaş alanından yumuşak güç kanalına” başlıklı panelde ise, Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğü sorunu masaya yatırıldı.
Panelin moderatörlüğünü yürüten Napoli Üniversitesi’nde görevli İtalyan Türkolog Lea Norcea, Koza İpek Holding ve içinde Bugün Gazetesi, Kanaltürk ve Bugün televizyonun da bulunduğu bağlı şirketlere kayyum atanmasına atıfta bulunarak, “Son gelen haberler, Türkiye’de basına baskının olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Bundan önce de Ahmet Hakan’a saldırı oldu, Today’s Zaman yazarı (Bülent Keneş), attığı tweetler yüzünden tutuklandı. Bu bakımdan Türkiye kritik bir zamandan geçiyor” diye konuştu.
Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu eski Büyükelçisi ve AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilciliği Kabine Şefi Stefano Manservisi ise, “Türkiye Avrupa’da: kapı hala açık mı?” sorusunu irdeledi.
Bu ülkede ifade özgürlüğünün durumunun vahim olduğunu söyleyen Manservisi, “Ama kapı hala açık. Sorulması gereken asıl soru aslında, ‘kapı açık mı, yoksa açık mı bırakıldı?’ olmalı” diyerek, göçmen, IŞİD terör örgütü ve ekonomik meselelerinden dolayı Türkiye’nin, yeniden Avrupa’nın gündemine girdiğini belirtti.
Basın kuruluşlarına karşı devlet gücünün kullanılarak, operasyonlar yapılmasının doğru olmadığını, içi dolu suçlamalarla bunun gerçekleştirilmesi gerektiğini savunan Manservisi, AB’ye girme hedefiyle Türkiye’nin reformlara devam etmesinin gerekliliğinin altını çizdi.
7 Haziran seçimlerinde Türk seçmenin, bir “rejim” şekline son vermek istediğini ancak bunun görmezden gelindiğini iddia eden Manservisi, bu seçimlerden sonra Kürt sorununun ele alınma şeklinin ise endişe verici olduğunu kaydetti.
Al-Monitor'un “Türkiye’nin Nabzı” bölümünün yazarlarından, aynı zamanda International New York Times ve Hürriyet Daily News gazetelerinde yorumlar kaleme alan Gazeteci Mustafa Akyol ise, demokrasinin sadece sandıktan ibaret olmadığını, düşünce, basın özgürlüğü ve kuvvetler ayrılığının da olması gerektiğine değindi.
Demokratik adımlar atılmadığı için Türkiye’nin Kuzey Kore olma yolunda gittiğini öne süren Akyol, “Belki hala Kuzey Kore değiliz, hala muhalif partiler ve medya var, ancak mesela Türkiye’nin en etkili gazetesi olan Hürriyet’e 4 milyar dolar vergi cezası kesildi. Bu da yetmedi, terör soruşturmasına tabi tutuldu” diye konuştu.
Gülen Cemaatinin, Ergenekon ve Balyoz davalarında cadı avı yaptığını söyleyen Akyol, “Şimdi ise cadı avı yapana cadı avı yapılıyor” dedi.
Akyol, Türkiye’deki mevcut durumu, tüm dünyada izlenme rekorları kıran, güç savaşları arasında kimin dost kimin düşman olduğunun anlaşılamadığı “Games of Thrones (Taht Oyunları)” dizisine benzetti.
İtalyan’ın prestijli gazetesi La Repubblica’nın Türkiye uzmanı muhabiri Marco Ansaldo da, ifade özgürlüğünün, Türk demokrasisinin en zayıf yanı olduğunu belirterek, “Bu sadece şimdiki hükümet döneminde değil, daha öncekiler döneminde de böyle idi. Türkiye’de 2013’te birçok gazeteci kovuldu, 2014’te 200 gazeteci işten çıkarıldı, 2015’te ise bir gazeteci dövüldü, birisi tutuklandı. Sadece, basın özgürlüğü sıralamasında dünyada 149’uncu sırada olan Türk basını değil, CNN, BBC, New York Times gibi yabancı kuruluşlar da baskı altında kaldı.
Orhan Pamuk’un da ifade ettiği gibi şu an bir korku hali yaşanıyor Türkiye’de” sözlerini sarf etti.
Gezi Parkı protestoları sırasında, büyük baskı altında kalan Türk kanalları ve gazetelerin, neler olduğunu aktaramadığını hatırlatan Ansaldo, “Bu nedenle insanlar, sosyal medya üzerinden bir çeşit gazetecilik yaptı, bilgi akışını sağladı. Biz Batılı gazeteciler olarak, Türk meslektaşlarımıza destek olmalıyız. Türkiye’ye inşallah demokrasi gelir” ifadelerini kullandı. Öcalan’ın bir dönem “bebek katili” olarak addedilirken, devletin onunla görüşmeye başlamasından sonra bu üslupta bir değişim olduğunu dile getiren Ansaldo, “Hizmet hareketi ise bir dönem iyiydi, şimdi devletin en büyük düşmanı oldu. Bu değişim durumu bir politika değil, bir mantalite sorunudur” dedi.
Video bağlantısı kurulan, Pensilvanya Üniversitesi Annenberg İletişim Okulu’ndan Marwan Kraidy ise, “Afili Yeni-Osmanlıcılıktan niteliksiz Yeni-Osmanlıcılığa: Türkiye’nin Arap medyasında yükselişi (düşüşü?)” temalı bir konuşma yaptı.
Türkiye’nin, Arap alfabesini terk ederek, NATO üyesi olarak, laik bir yönetim sistemini seçerek, Arap dünyasından sıyrıldığını hatırlatan Kraidy, daha sonra orada popüler kültürle, başta “Gümüş” olmak üzere, birçok diziyle “yumuşak güç” olmayı başardığını belirtti.
Asıl tablonun tamamlanmasının ise Mavi Marmara olayında İsrail’e karşı durulmasıyla olduğunu öne süren Kraidy, “Erdoğan bundan sonra Arap dünyasında adeta bir ‘rock yıldızı’ gibi karşılandı” ifadelerini kullandı. (DHA)