MEDYADA TWITTER POLEMİĞİ

Fatih Altaylı, Bekir Coşkun, Rahşan Gülşan ve Cüneyt Özdemir medyadaki twitter polemiğini yorumladı.

Google Haberlere Abone ol
MEDYADA TWITTER POLEMİĞİ

GÜLİN YILDIRIMKAYA / HABERTURK


İzleme/izlenme teknolojilerinin her gün bir yenisi çıkarken son zamanlarda aralarından en hızlı biçimde sıyrılan kuşkusuz Twitter oldu. Sesli düşünme aracı veya anlık blog olarak nitelendirebileceğimiz Twitter'ın en önemli silahı bu "anlık" hali: ‘Ne düşünüyorsun'cu daha uzun vadeli Facebook'a karşı, Twitter tam da şu an ne yaptığınızla ilgileniyor. George Orwell'ın kült romanı 1984'ün "düşünce polisleri" burada da iş başında: Hem sizi hem de listenizdekileri denetliyor. Twitter'a üyelik basit, mesaj yazmak kolay, anlık ileti şart. Zira yenilenmedikçe sıkıcı olabilirsiniz! Takibe aldıklarınız ve sizi takip edenlerden oluşan listeniz bir kenarda dursun siz ister monolog yaparsınız, ister takipçilerinize laf yetiştirir en ala geyikleri ya da en hararetli gündem tartışmaları yaparsınız. İran Seçimleri'nde protesto aracı haline gelip sonunda yasaklanan Twitter, Haşmet Babaoğlu'nun son yazısıyla bizde siyasi tartışmalardan çok medyatik tartışmaların orta yerine oturdu. Yazısında Twitter kullanan gazetecileri isim vermeden ağır bir dille eleştiren ancak hedefindeki isimlerin Ahmet Hakan ve listesindeki arkadaşları olduğu anlaşılan Babaoğlu, buradaki mesajlaşmaları "alçak, çirkin dedikodular" olarak niteledi.


Twitter dedikodu mu, yoksa sosyalleşme yeri mi? Gazeteci "ciddi" misyonunu koruyup bu tür sitelerden uzak mı durmalı? Meslek dedikodusu görünür kılınmalı mı? Twitter Haşmet Babaoğlu'nun söylediği gibi batmalı mı, yoksa yerinde mi durmalı?


Haşmet Babaoğlu'nun Sabah Gazetesi'nde yayınlanan köşesinden...


Koca koca köşe yazarları twitter üzerinden dedikodu yapıyor


Hay Twitter'ınız batsın! Şaşırıyorum... Koca koca köşe yazarları, eski ve yeni yayın yönetmenleri; onlar tarafından medyaya yerleştirilmiş ve hasetten çatlamak üzere olan kötü ruhlu birtakım gençler başka mecralar yetmiyormuş gibi bir de twitter üzerinden dedikodu yapıyorlar.
En alçakça, en çirkin, en pis dedikodulara dalgacı bir hava katarak akılları sıra eğleniyorlar.
Her Allah'ın günü, hiç üşenmeden...
Buna da "yoldaşlık" diyorlar twitter âleminde. Sevsinler!
Şimdi neymiş, kendi aralarında kalacağını sandıkları mesajlar medyaya yansıyormuş, böyle şey olmazmış!
Oysa sanal âlem böyle bir şey işte!
Hiçbir şey gizli kalamıyor.
Beyler...
Bana kalırsa..
Biriniz değil, hepiniz çıkın twitter'dan...
Gördüğüm kadarıyla henüz korkunç cibilliyetinizi bütün çıplaklığıyla ortaya koyan mesajlaşmalarınız kamuoyuna yansımadı.
Ama birileri bunu yaparsa, sizin adınıza da üzülürüm.


Ahmet Hakan:


Hürriyet Gazetesi yazarı


İspatlamayazsan saydığın sıfatların hepsine layıksın Haşmet!


Twitter'ı terk ettim...
Çünkü bu alanın kendine özgü dilini ve üslubunu kavrayamayan medya, Twitter'dan cümleleri bağlamından kopararak alıp haber yapıyordu.
Ayrıca bir "yoldaşlık alanı" olan Twitter'da, "çakma modası" da baş göstermişti...
Fakat... Bir de ne göreyim?
Twitter'dan bihaber olan Haşmet Babaoğlu, benim Twitter'ı terk edişimi, her zaman olduğu gibi yine isim vermeden ve meseleyi hiç anlamadan ele almış, esip gürlemiş.
Güya biz Twitter'da en alçak, en çirkin ve en pis dedikodular yapıyormuşuz... Buna da "yoldaşlık" diyormuşuz... Cibilliyetimiz ortaya çıkıyormuş falan...
Ne diyeyim bilmem ki?
Belki de en iyisi Başbakan'ın taktiğini uygulayarak Haşmet'e şöyle seslenmek: Ey Haşmet! Eğer Twitter'da bizim tarafımızdan yapılmış bir adet "en alçak", "en çirkin", "en müptezel" dedikoduyu ortaya koymazsan, saydığın sıfatların hepsine layık olmayı kabul eder misin?
Twitter'ı terk etmiştim...
Fakat şimdi Haşmet yüzünden yeniden döndüm...


Fatih Altaylı Gazete Habertürk Genel Yayın Yönetmeni


Binlerce kişiyle paylaşılan şeyin özeli mi olur?


Twitter'ı duyuyorum. Gazetedeki gençler çok bahsediyor.
Belki bir eksiklik ama hayatımda ne Twitter'a ne de Facebook'a da hayatımda girmedim.
Ayıp olacak ama nasıl girildiğini bile bilmiyorum.
İşin komiği her ikisinde de benim adıma açılmış bölümler varmış.
Facebook'takini gördüm ama Twitter'dakini görmedim bile.
Bir vatandaş benim yazılardaki "Ne zaman adam oluruz" köşesini her gün düzenli olarak Twitter'a koyuyormuş.
Nasıl yapılıyor o işlem bilmiyorum.
Epey de takipçisi varmış.
İki hafta kadar önce o bölümün benimle ilgisi olmadığını söyledim.
Ardından o köşeyi hazırlayan kişi arayıp "Fatih Bey ben sizin için bu bölümü yapıyorum. Eğer isterseniz size hemen devredebilirim. Yok eğer istemezseniz izninizle bu haliyle sizin yazıları oraya koyarak devam
edebilirim" dedi.
Gördüğüm kadarıyla ciddi bir fenomen olmuş bu işler.
Ama biz bu çağı galiba kaçırdık.
En çok güldüğüm Ahmet Hakan.
Ahmet Hakan oraya her şeyi yazıp duruyormuş, sonra da "Burada yazdıklarım aramızda kalmıyor. Çok ayıp. Artık yazmayacağım. Özelimize giriyorlar" demiş.
Oraya yazılan ve binlerce kişiyle paylaşılan bir şeyin özeli mi olur?
Haşmet Babaoğlu'nun bu konuda yazdıklarını okumadım.
Haşmet hidayete erdiğirden beri yazılarını okumuyorum.


Rahşan Gülşan Gazete Habertürk yazarı


Allah da Ahmet Hakan'ı güldürsün!


Haşmet Abi kişisel olarak çok sevdiğim bir insan. Böyle bir yazı yazdığına göre twitter'da onunla ilgili acıtıcı geyikler dönmüş olmalı. Kast ettiği insanların kim olduğunu anlamamak mümkün değil. Yani lafların adresi belli. Eminim onlar buna cevap verecektir. Ama "koca köşe yazarı, koca genel yayın yönetmeni" insan tanımlamasına çok katılmıyorum. İnsanın "koca" versiyonu nasıl olur bilmiyorum. Twitter, tam da bu kocaman sandığımız insanların açıklarını, komplekslerini, gizli ajandalarını ve en insan hallerini ortaya döktüğü için çok eğlenceli. En sahte twitiniz bile sizinle ilgili mahrem ipuçlarını ortaya döküyor. Twitter'ın bu kadar ciddiye alınması, yazılanların, giriş çıkışların haber olması da bundan. Benim için Twitter'ın anlık eğlence olmaktan öte bir anlamı yok. Ahmet Hakan'ın da bu giriş çıkış işini eğlence olsun diye yaptığını düşünüyorum. Ki gerçekten özellikle "Burcu Esmersoy"un da adının bulunduğu twitlere çok güldük, çok eğlendik Allah da onu güldürsün inşallah!


Bekir COŞKUN Gazeteci


Bu da Türkiye'deki çürümenin bir uzantısı


Eskiden insanlar gazeteleri okurlardı, şimdi gazetecileri izlemeye başladılar. Gazeteciler artık artistler, TV yıldızları, şarkıcılar gibi yaşamaya başladılar, neredeyse peşlerine paparazziler takılacak... Bunun sonucunda da artık kişilerin ne yazdığı, ne söylediği önemini kaybetti ve değerli düşünceler altta kaldı. Ne üstte kaldı derseniz: hangi gazeteci hangi restoranda kiminle yemek yedi, hangi şarabı içti, kiminle kırıştırdı bunlar ve bunların paylaşılması gündeme geldi. Bu da Türkiye'deki çürümenin bir uzantısıdır.


Cüneyt Özdemir Gazeteci


Bırakın herkes istediği siteye girsin


Haşmet birilerine kızıp bir teknolojik gelişmeyi reddediyor. Buna katılmak mümkün değil. Kızgınlığını anlıyorum ama sonuçta bir teknolojik sisteme karşı durmayı anlayamıyorum. İran'daki muhaliflerin seçim sonrası pek çok gösterisi twitterdan organize oldu. Sonuçta twittera büyük anlamlar yüklemek de yanlış, hiçe saymak da... İnsanlara orada olduğu ya da olmadığı için kızmak da anlaşılır değil. Bırakın, herkes istediği internet sitelerine girsin, istediği gibi mesajlaşsın ya da mesajlaşmasın.


 

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin