Hrant Dink Vakfı’nın yürütmekte olduğu 'Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi' çalışması kapsamında 2013 yılı Ocak-Şubat-Mart-Nisan aylarını kapsayan medya izleme raporu iki bölüm halinde yayımlandı. Dini ve etnik grupları hedef alan içeriklerin yanı sıra, birinci bölümde de kadın ve LGBT'lere yönelik içerikler 'Diğer Dezavantajlı Gruplar' başlığı altında yer aldı.
Aralarında BDP’lilerin de bulunduğu Halkların Demokratik
Kongresi'nden (HDK) bir heyetin, kamuoyunda 'çözüm süreci' olarak
bilinen sürecin bir parçası olarak yapmayı planladıkları Karadeniz
gezisi sırasında yaşanan olayların, ulusal ve yerel medyada yer
alış biçimine dair tarama ise 'Medyada Ayrımcı Söylem' başlığı
altında ikinci bölümün dosya konusu olarak yer aldı.
Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi çalışmasında, 2013 yılının
Ocak-Nisan aylarını kapsayan dönemde nefret söylemi içeren haber
sayısı artış gösterirken, hedef alınan grup sayısında azalma olduğu
gözlemlendi.
ERMENİLER BİRİNCİ, YAHUDİLER İKİNCİ SIRADA
Bu dönemde de nefret söylemi içerdiği tespit edilen yazıların
çoğunun ulusal basında yer aldığı görüldü. Daha önceki dönemlerde
olduğu gibi, nefret söyleminin özellikle köşe yazılarında
üretildiği tespit edildi.
Önceki dönemlerle benzer bir şekilde en fazla Ermeniler ve
ardından, sırasıyla Yahudiler ve Hıristiyanlar hakkında nefret
söylemi üretildi. İçeriklerde asli ya da ikincil unsur olarak en
sık hedef gösterilen diğer iki grup ise Rumlar ve Kürtler oldu.
Diğer gruplara oranla daha düşük sayıda kalsa da, Kürtlere yönelik
nefret söyleminde ciddi bir artış görüldü. BDP’nin Karadeniz
gezisi, nefret söylemi üreten içeriklerin en önemli hedefi
oldu.
Nefret söylemi içeren haberler bu dönemde, özellikle, 'BDP'nin
Karadeniz gezisi', 'Hocalı yıl dönümü', 'Paris'te PKK'yle ilişkili
üç kadının öldürülmesi' ve 'Fransa'nın Mali'ye müdahalesi'
konularını temel aldı.
Bunlara ek olarak, kadınlara ve LGBT'lere yönelik nefret söylemi,
istatistiki analizlere dahil edilmeyip, kendi içinde
değerlendirildi. Kadına yönelik nefret söylemi içeren örnekler,
kadınların fiziksel özellikleri ve seks işçiliği üzerinden
şekillendi. Transların haberlerde ele alınışı ise, yine, ya suçla
ilişkilendirilerek ya da 'travesti' kelimesinin aşağılayıcı bir
özellik olarak kullanılmasıyla gerçekleşti.
'Medyada Ayrımcı Dil' başlığı altında ele aldığımız HDK ve BDP’nin
Karadeniz turu üzerinden; dört ulusal, iki yerel gazete tarandı.
Kürtlerin siyasal hak ve talepleri ile değil, 'terör', 'tahrik',
'şiddet' ve 'provokasyon' gibi olumsuz kavramlar ile anılarak,
ayrımcı dile ve nefret söylemine maruz kaldıkları gözlemlendi.
Raporun tamamını okumak için tıklayınız...