Magazin basının önemli isimlerinden Erdoğan Sevgin, 83 yaşında hayata gözlerini yumdu. Acı haberi merhum Sevgin'in oğlu sosyal medya sayfasından duyurdu.
Yıllarca magazin basınında görev yapan ve uzun süre televizyon programlarına yönelik ulusal bir gazetede köşe yazarlığı yapan usta gazeteci Erdoğan Sevgin, 83 yaşında hayata gözlerini yumdu. Acı haberi Sevgin’in oğlu Sezai Sevgin paylaştı.
Erdoğan Sevgin kimdir?
1936 yılında İstanbul’da doğdu. Vefa Akşam Lisesi’ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne devam ederken çalışma hayatına atıldı. Türkiye Yayınevi’nin çıkardığı Hafta, Çocuk Haftası dergilerinde sayfa sekreteri, editör olarak çalıştı. Hayat, Ses, Yıllar Boyu Tarih dergilerinde, Hayat ve Aile Ansiklopedisi’nde sayfa sekreterliği, muhabirlik, yazı işleri müdürlüğü yaptı. 1972 yılında Hürriyet Gazetesi’ne geçerek sayfa sekreterliği olarak çalıştı. 10 yıl boyunca gazetenin günlük ve haftalık eklerini hazırladı. Türkiye’nin ilk Kadın Gazetesi sloganı ile Hürriyet Kelebek Eki’ni çıkardı. 1975 yılında Türkiye’nin ilk televizyon dergilerinden olan ‘TV’de 7 Gün’’ ‘ü çıkardı. ‘Tele-Kritik’ başlığı altında televizyon eleştirmenliğine başladı. Hürriyet Dergi grubunda Genel Yayın Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak çalıştı. Milliyet Dergi Grubu’nda haftalık ‘Yelpaze Dergisi’’ni yayınladı. Sabah ve Günaydın gazetelerinde mesleğini sürdürdü. Yazılı basından görsel basına geçti. ATV’de 14 yıl boyunca ‘‘Harika Pazar’’ adlı magazin programını hazırladı. Evli ve iki çocuk sahibi olan Sevgin, Basın Şeref Kartı taşıyordu. TGC 2009 Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü sahibiydi.
Sevgin Magazinci.com adlı internet sitesinde son güne kadar köşe yazarlığı yapıyordu.En son ise daha fazla yaşamak istemediğini belirten bir yazı kaleme almıştı.
İşte Sevgin'in Magazinci.com sitesindeki son yazısı;
Tıp otoritelerine bakarsanız, insan ömrü uzadı? Ama, yaşadıklarınıza bakarsanız, "İnsan ömrü kısaldı"! 70’ine varmadan toprağa verdiğimiz nice meslektaşımız var...
Lafı eğip, bükmeden söyleyeceğim: Uzun yaşamak istemiyorum. Yaşlılıkta insan süratle güçsüz düşüyor. Bel tutmuyor, ayak yürümüyor. Her geçen gün, birine muhtaç hale geliyorsun. İşte onun için zaman zaman isyan ederim. “Tanrım, al şu canı artık” derim.
Sanki ben deyince Tanrı canımı alacak?
Doğduğumuz zaman bir pil koymuşlar içimize. Pilin ömrü bitene kadar çaresiz yaşayacağız… Ağlasak da, sızlasak da...
Şu anda tam 83 yaşındayım. İyi bir ömür… Hayat, her geçen gün biraz daha zorlaşıyor. Dostlar, senden bir bir kopuyor. Bakma aynalara: Eski sen, sen değilsin artık…
İşte, böyle bir karamsar günümde, bir haber gördüm gazetede… Bu yılkı Nobel kimya ödülünü kazananlardan biri de, en yaşlı bilim insanı olan Amerikalı John B: Goodenough’mış. Ödülü, litium-iyon pilleri üzerine çalışması ile kazanmış
Kendimden bir utandım, bir utandım...
Adam benden 14 yaş büyük, dünyanın en prestijli ödünü kazanıyor.
Ben ise, onun yanında daha dünkü çocuk, hayata havlu atmış vaziyetteyim.
Gazeteciler soruyorlar profesöre.
“Çalışmaya tamam mı, devam mı?”
Gülüyor.
“Ne yapayım şimdi, çalışmayıp evde ölümü mü bekleyeyim…”
Kendimden bir kez daha utandım…
Ve kararımı verdim. Artık sızlanma yok.
Allah’ın verdiği ömrü doya doya yaşayacağım.
Bu dünyanın dibine kadar tadını çıkartacağım.
Yeter ki gelen gideni tanıyayım, yemem içmem de yerinde olsun.
Gerisi. Vız gelir, tırıs gider.
ERDOĞAN SEVGİN