Ömer Öztürk’ün yapımcılığını ve sunuculuğunu üstlendiği, TRT Türk ekranlarında izleyiciyle buluşan Vapurda Çay, Simit, Sohbet'e bu hafta Levent Üzümcü konuk oldu.
Levent Üzümcü ile yapılan sohbette öne çıkanlar şu şekilde oldu:
Lisede başlayan arkadaşlığımızı tiyatroya dönüştürdük
Lisede sınıf değiştirme durumum olmuştu. Geçtiğim sınıfta da 4 sene
daha sınıf arkadaşı olacağımız Savaş Özdemir’le tanıştım. Orada
başlayan arkadaşlıkla tiyatro yapalım dedik.
Türkiye’de halkın tiyatrolara ihtiyacı var
Okulu ilk kazandığımızda hocamız ‘‘ Buradan para kazanmayı
beklemeyin. İktisadi İdari Bilimler Fakültesi öbür tarafta.’’
demişti. Biz de bunu bilerek okuduk. Tiyatro yapmayı seviyorduk.
Tiyatroyu hiç bırakmadım. Türkiye’de halkın tiyatrolara çok
ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Tiyatro insanı insana anlatır
Tiyatro elit bir sanat dalı değildir. Tiyatro, halkın içinden
gelen, insanı insana anlatan bir sanattır. İnsandan kopması mümkün
değildir. Shakespeare de oyunlarını halk için yaptı. Halkla ne
kadar iç içe olursak, onları ne kadar iyi yansıtırsak tiyatro hak
ettiği yere gelir.
Tiyatronun dinamiği farklı
Her sinema oyuncusunu tiyatroya, her tiyatro oyuncusunu da sinemaya
koyamazsınız. Türk sinemasının çok önemli aktörleri hayatlarında
hiç tiyatro yapmadılar. Çünkü tiyatronun dinamiği ve disiplini çok
farklıdır.
‘‘Evrendeki hakları’’ diye bir şey var
‘‘Sendikalıysan seninle çalışmıyorum.’’ diyen yapımcılar var.
Yapımcılar, oyuncunun hakkını aramasını önemsemiyor. Kanallar,
yapılan dizinin ismini dahi sizden satın alıyor. Sözleşmede
‘‘evrendeki hakları’’ diye komik bir şey yazıyor. Sizden
‘‘evrendeki hakları’’nı alıyor. Hangi haklar? Bunları değiştirmeye
çalışıyoruz ama büyük kanal patronları çok güçlü, sadece maddi
anlamda değil.
Komedi tenis maçı gibidir
Komedi zordur. Çünkü zamanlama üzerinedir. ‘‘Sol Ayağım’’ı, ‘‘Rain
Man’’de Dustin Hoffman’ın rolünü veya benim ‘‘Abimm’’de oynadığım
rolü oynamak standart iyi bir aktör için kolaydır. Ama her aktör
komediyi oynayamaz. Komedi, bir tenis maçı gibidir. Komedi, size
yapılan bir ortaya doğru zamanda zıplayıp kafa vurmak gibidir. Ne
kadar iyi futbolcu olursa olsun herkes röveşatadan gol atamaz.
‘‘Abimm’’in amacı engellilere dikkat çekmekti
Türkiye’de 7,5 milyon engelli var. Güneydoğu’daki savaş nedeniyle,
çeşitli uzuvlarını kaybetmiş insanlar var. Akraba evliliğinin çok
yoğun olması nedeniyle zihinsel ve bedensel engelliler var.
‘‘Abimm’’ filminin amacı engellilere dikkat çekmekti.
Sanat bir çığlıktır
‘‘Beyza’nın Kadınları’’ndaki “Doruk” çocuk tacizinin karşısındaydı.
Oradaki hikayemiz çoklu kişilik sendromuydu. Çoklu kişilik
sendromu, insanların çocukluk döneminde gördükleri cinsel tacizle
başa çıkamayıp, içlerinden karakter çıkarmalarıdır. Bu sendrom
dünyada iki ülkede çok fazla görülüyor. Birincisi Vietnam, ikincisi
Türkiye. Sanat bir çığlıktır. Sanat, derdi olan birinin onu dışa
vurmasıdır. Sanatın içinde olmaktan çok memnunum.
Evli ve çocuklu bir hayatı seviyorum
Genellikle bizim meslekte evlilik ve çocuk iyi değildir algısı var.
Ama ben insanların nasıl yaşamak istiyorlarsa öyle yaşamaları
gerektiğine inanıyorum. Ben evli ve çocuklu bir hayatı seviyorum.
Herkesin kendi tercihidir. Bence ahlak, insanın istediği hayatı
yaşamasıdır. Ben de kıyı egeli kalabalık bir aileden geliyorum ve
geniş aile seviyorum.
Program Cumartesi 14:10 – 00:30 ve Pazar günü saat 10:30’da TRT
Türk’te yayınlanacak.