Kılıçdaroğlu’ndan KKM bombası: “Döviz garantisi yok, yalnızca faizi ödeyeceğiz”
KKM'de en büyük bilinmezlik uygulamanın nasıl sona erdirileceği idi. Kılıçdaroğlu "Döviz garantisi yok, yalnızca faiz ödeyeceğiz" diyerek bir anlamda düğümü çözdü. KKM artık kendi kendine çözülme, küçülme sürecine girecektir.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kur korumalı mevduatla ilgili çıkışı dengeleri değiştirecek önemde. Edirne’de konuşan CHP Genel Başkanı, kur korumalı mevduat sistemini eleştirdi. KKM’yi "ülke ekonomisine yerleştirilmiş atom bombası" diye niteleyen Kılıçdaroğlu “Bir avuç kişiye sesleniyorum. Bizim iktidarımızda sadece ve sadece faizi alacaklar. Öyle döviz garantisi falan yok” dedi.
Kılıçdaroğlu'nun "sadece faiz" ifadesinden yanlış anlam çıkarmamak gerek, tabii ki anapara da ödenecek.
Kılıçdaroğlu KKM’yi ülke ekonomisine yerleştirilmiş atom bombası olarak nitelemekte haklı. Çünkü bu sistem ekonomi için gerçekten içinden çıkılamaz ve nasıl sona erdirileceği belli olmayan dipsiz kuyu gibiydi. Zaman zaman bu soruna dikkat çekiliyordu ve biz de bu köşede dört ay önce 18 Nisan’da “KKM:Ekonominin temeline yerleştirilen dinamit” başlığıyla konuyu ele almış ve sakıncaları dile getirmiştik.
KKM’den çıkış başlayabilir
CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun KKM hesaplarında döviz farkının ödenmeyeceğine ilişkin açıklaması bu uygulamanın sonunu getirecek öneme sahip.
İlk etki hesap yenilemelerinde vadenin kısalması şeklinde görülecektir. Bu açıklama hesap yenilemelerini de sekteye uğratacaktır.
Hele hele seçimin bu yıla alınma olasılığını düşünen tasarruf sahibi ne yeni hesap açtırır, ne de vadesi dolan hesabının süresini uzatır. Süre uzatımına gidenler de olabilecek en kısa vadeyi seçer.
KKM’de ortaya çıkabilecek çözülme ya da yeni girişlerin durması, döviz getirisi hedefleyenlerin nereye yöneleceğinin de açık işareti sayılır.
KİŞİ BAŞINA YALNIZCA DÖRT AYDA 555 LİRA ÖDENDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 20 Aralık akşamı ilan edilen, önce yalnızca gerçek kişilere açık olan, daha sonra tüzel kişilerin de katılabileceği şekilde kapsamı genişletilen, ardından yurtdışında ikamet edenlere de açılan kur korumalı mevduat 29 Temmuz itibarıyla 1 trilyon 134 milyar liraya ulaştı. Bu tutarın ne kadarının doğrudan TL yatırılarak, ne kadarının DTH’den dönüşüm yoluyla açıldığı artık bilinmiyor. Bu detay başlangıçta belliydi ama artık açıklanmıyor. Ancak TL ve DTH ağırlığının yaklaşık yarı yarıya olduğu tahmin ediliyor.
Vade sonundaki kur artışının, o dönemdeki faizden yüksek olması durumunda aradaki farkı TL hesaplar için Hazine, döviz cinsi hesaplar için Merkez Bankası ödüyor.
Hazine’nin şimdiye kadar dövizdeki değer artış farkı olarak ne ödediğini biliyoruz, Merkez Bankası’nın ödemesine ilişkin bilgi ise yok.
Hazine kur artışının faizin üstüne çıkmasından ötürü KKM hesap sahiplerine martta 11.7 milyar, nisanda 4.6 milyar, mayısta 4.8 ve haziranda 16.2 milyar lira olmak üzere dört ayda toplam 37.2 milyar lira ödedi.
Bu arada şirketlere DTH bozdurarak KKM’ye geçmeleri karşılığında 10 milyar liranın üstünde kambiyo karı kaynaklı vergi muafiyeti getirildi. Görünen maliyet şu aşamada bile 47 milyar lirayı aştı.
47 milyar lira, TÜİK’e göre 2022 ortalamasında 85.4 milyon olan nüfusa göre, kişi başına 555 lira ödeme yapıldığı anlamına geliyor. (Dünya 19 Temmuz 2022.) Yani KKM uygulaması yüzünden genci, yaşlısı, asgari ücretlisi, memuru, emeklisi, işsizi, küçük esnafı, ev kadını; herkesin ama herkesin cebinden 555 lira alındı, hem de yalnızca uygulamanın ilk dört ayında. Bu kişilere KKM ilan edildikten sonra döviz düştü diye halay çekenler de dahil!
NASIL OLACAĞI BİLİNMEYEN BİTİŞ İÇİN SENARYO OLUŞTU
Kur korumalı mevduat temmuz sonu itibarıyla 1.1 trilyon lira düzeyinde ve bu artış temposunun korunması halinde yıl sonunda 1.8 trilyon liraya ulaşabilirdi. Ancak Kılıçdaroğlu’nun çıkışından sonra artış hız kesecek ve 1.5 trilyonu aşmayacaktır.
KKM normalde yıl sonunda bitecek. Ama süre uzatımına gidilebilir, gidilmesi de kaçınılmaz zaten.
KKM’de kur farkı olarak bütçeden ve Merkez Bankası kaynaklarından ödeme yapılması elbette bir yük oluşturuyor ve bu durum bir sorun yaratıyor. Ancak KKM’nin sona ermesi sırasında yaşanacaklar dikkate alınırsa, yapılan bu ödemelerin hiç önemi yok.
Uygulamaya bu yıl bitiminde son verildiğini varsayalım. Hesap bakiyesi de 1.5 trilyon lira olsun. Vadenin tümünü üç ay varsayarsak 2023’ün martında piyasaya 1.5 trilyon salıverilecek!
Bu tutarın yarısına sahip olanlar zaten döviz tasarruf eden kişi ve şirketler. Dolayısıyla ellerine geçecek parayla doğrudan döviz alımına yönelmeleri gayet normal.
Ama diğer tarafta aslında TL cinsinden tasarruf ederken, bankadaki hesapları TL olmakla birlikte dövizin getirisine alıştırılmış, dövizdeki artışın tadını almış bir kesim daha var. Onların eline de 750 milyar lira geçecek. Sizce dövizin tatlı kazancına alışmış bu 750 milyarın sahipleri ağırlıklı olarak ne yapar dersiniz?
Enflasyon diyelim o dönem yüzde 50’lere düştü; “KKM bitti, biz yine gidip yüzde 16-17 ile TL mevduata dönelim” mi derler, yoksa onlar da dövize mi koşarlar?
Dolayısıyla KKM uygulaması bu yıl sonu bitirilmek istendiği, tutar da 1.5 trilyon dolayında oluştuğu takdirde, bu 1.5 trilyonun çok ama çok önemli bir kısmı döviz almaya gidecektir. Hadi iyimser düşünelim, bu para eline geçecek olanların üçte ikisi döviz almak istesin. Yine de 1 trilyon lira dolayında bir para dövize yönelecek demektir. Dolar 2023’ün mart ayında ne kadar olur bilemem, ama hadi diyelim 20 lira olsun; bu durumda 50 milyar dolarlık bir döviz talebi doğar. Dolar 25 lira olsun, talep yine de 40 milyarı bulur.
Aslında hani açık denizde büyük bir deprem olur da onun yarattığı tsunami kıyıya saatler sonra vurur ya, bizde de o deprem oldu da henüz yarattığı dalgalar kıyıya vurmadı, o durumu yaşıyoruz.
Ancak Kılıçdaroğlu’nun açıklaması, iktidarın KKM’den çıkış stratejisi oluşturmasına da katkı sunacaktır.
Çünkü vatandaş yavaş yavaş yeni hesap açtırmayıp aksine sistemi terk ettikçe, sistemden çıktıkça hesap bakiyesi büyümeyecek ve KKM tehlikesi de azalacaktır.