CHP, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 'Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 29'uncu maddesini Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) taşıdı.
CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay, 'Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un, hapis cezası ön gören 29'uncu maddesinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması için hazırladıkları dilekçeyi AYM'ye teslim etti. Ardından basın açıklaması yapan CHP'li Altay, "Kanununun tümüyle ilgili hazırlıklarımız devam etmektedir. Bilahare süresi içerisinde yasanın, Anayasa'nın öngördüğü süre içinde de bu kanunun tamamını mahkemeye getireceğiz. 7418 sayılı kanunun 29'uncu maddesiyle Türk Ceza Kanunu’na 217/A maddesi eklenerek 'halkı yanıltıcı bilgiye alenen yayma suçu' ihdas ediliyor. Buna göre, sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığıyla ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi kamu barışını bozmaya, elverişli şekilde alenen yayan kimsenin 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması öngörülüyor. Bu, Anayasa'ya aykırıdır" dedi.
Engin Altay, AYM'den, yaptıkları başvuruyu bekletmeksizin yürütmenin durması bakımından bir an önce ele almasını talep ettiklerini söyleyerek, "Bu kanun Türkiye'de demokrasiyi tahrip etmekle kalmaz, Türkiye'yi 'Dünya Milletler Ailesi' içinde demokrasi liginden düşürmekle kalmaz, kategori dışında tutar. Ligden düşmek bile değil. Dünya demokrasi liginde olmayız, kategori dışında kalırız. Yolsuzluklar konuşulmasın, rüşvet konuşulmasın, yoksulluk konuşulmasın, yasaklar konuşulmasın isteniyor. Bu gömlek bu millete dar gelir, yırtar atar. Türk siyaseti, bu zinciri parçalayacak demokratik kabiliyet ve olgunluktadır" ifadelerini kullandı.
29. MADDE NE SÖYLÜYOR?
29. maddenin bünyesine dahil edileceği Türk Ceza Kanunu’nun 217. maddesi şöyle:
TCK'ya eklenen yeni madde ile ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' suçu tanımlandı.
TCK’ya "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” başlığı ile Madde 217/A eklenecek.
“(1) Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
(2) Suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.
İtibar suikasti ve sosyal medya mağduriyetlerinin artması ile devletler "ultima ratio" yani “son çare” olarak meseleyi suç kapsamına almaktadır. Ülkemizde getirilen düzenleme de bu doğrultuda geliştirilen çözümlerden farklı değildir. TCK'ya eklenen yeni madde ile ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' suçu tanımlanacak.
Yeni düzenlemede suçun oluşması için şu beş şart aranacak:
*Yayılan haber gerçek olmamalıdır.
*Ülkenin güvenliği ve kamu sağlığı ile ilgili olmalıdır.
*Halk arasında panik, korku ve endişe oluşturma kastı taşımalıdır.
*Kamu barışını bozmaya elverişli olmalıdır.
*Aleni (yani ilgisi olmayan kişilere ulaşabilir) olmalıdır.
*Sosyal medya şirketlerinin yapılan yargılama ve soruşturmalarda kullanıcı bilgilerini bildirmemesi veya kullanıcılara yanıltıcı bilgi sunmamaları konusunda etkin bir uyarı yapmaması devletleri bu alanda kamu düzenini sağlamak için suç ihdas etmeye yöneltmiştir.
*Düzenleme bir kimsenin “yalan söylemesi” durumuna indirgenebilecek nitelikte değildir. Zira söz konusu yalanın toplumu etkileyecek düzeye gelmesi halinde dahi bu eylem ancak diğer 4 şartın da oluşması halinde suç olarak görülmektedir. Bu maddenin ''dar yorumlanabileceği' yönündeki kaygılar bu anlamda yersiz kalmaktadır.
Sosyal medya şirketlerinin yapılan yargılama ve soruşturmalarda kullanıcı bilgilerini bildirmemesi veya kullanıcılara yanıltıcı bilgi sunmamaları konusunda etkin bir uyarı yapmaması devletleri bu alanda kamu düzenini sağlamak için suç ihdas etmeye yöneltmiştir.
Düzenleme bir kimsenin “yalan söylemesi” durumuna indirgenebilecek nitelikte değildir. Zira söz konusu yalanın toplumu etkileyecek düzeye gelmesi halinde dahi bu eylem ancak diğer 4 şartın da oluşması halinde suç olarak görülmektedir. Bu maddenin ''dar yorumlanabileceği' yönündeki kaygılar bu anlamda yersiz kalmaktadır.
''İfade” kapsamındaki suçların çoğu gibi araçsallaştırılması riskine dikkat çekilmesine karşın bu bağlamdaki dosyaların pek çoğunda değerlendirme kriterleri Yargıtay’ın yaklaşımlarına ve AYM’nin kararlarına göre gelişmektedir.