'Kardeşini doğuran kızlar tanıdım'

CNN Türk spikeri Büşra Sanay, Ayşe Arman'a konuştu.

Google Haberlere Abone ol
'Kardeşini doğuran kızlar tanıdım'

'Kardeşini Doğurmak' kitabının yazarı CNN Türk spikeri Büşra Sanay, Hürriyet Gazetesi'nden Ayşe arman'ın sorularını yanıtladı.



Ayşe ARMAN / HÜRRİYET



Kardeşini doğuran kızlar tanıdım



- Aile içi cinsel istismar, Türk insanının yüzleşmek istemediği bir konu. Sen bu konunun üzerine gitme cesaretini nasıl buldun?



Çocuğunu istismar edenlerden daha cesaretliyim de ondan! Bırak bu kitap çarpsın okuyanını. Sarsılsın ve kendilerine uzun zaman gelemesinler. Okuyanlar, “Dayanamıyorum okumaya, şüpheci biri oldum çıktım, bu nasıl iş anlamadım!” diyor. Her yerlerine şüphe bulaşsın bırak! Uykuları kaçsın, rahatsız olsun, yaşantılarından keyif alamasınlar bir süre...



- Bize bu kitap gibi bir şey lazımdı...



Aynen öyle. Her gün ensest, istismar haberleri izliyoruz ama maalesef o gün haberdar oluyor ve sonrasında unutuyoruz. Şimdi gözümüz bu kitaba değdikçe, daha duyarlı bir duruş ve daha farkında bir bilinç kendini silkeleyecek. Çünkü okuduklarını hatırlayacaklar. İstediğim de bu. İnsanlar bununla yüzleşmek zorunda, zorundayız! Çünkü neredeyse herkesin etrafında bir şekilde duyduğu yaşanmışlıklar bunlar. Çok var ve kitaba yazmadığım o kadar çok olay biliyorum ki. Ama yaşanırsa değil, konuşulursa ayıp olacak gibi geliyor insanlara. Çünkü çocuk dışındaki her şey bizim için daha önemli. Çocuklar, çocukluklarını kaybediyorken benim bulduğum şey cesaret değil, vicdanımın hepten vücut bulmasıydı...



- Ne kadar emek verdin?



Aslında her şey TKDF Başkanı Canan Güllü’yle CNN Türk internet sitesi için ‘ensest’ konuştuğumuz röportajla başladı. Röportaj o kadar çok okundu ki, yılın en çok okunan 11. haberi oldu. Devamında da mağdurlarla röportajlar yaptım. Sonra da Zülfü Livaneli, “Tüm bunlar bir kitap olmalı” deyince farklı bir aydınlanma yaşadım o an ve kitabın adını koydum. Sonra izinler almaya çalıştım gerekli kurumlardan, konuşmak istediğim kişilerin güvenini sağlamaya çalıştım. Neyi, ne için yapmak istediğimi anlattım hepsine, teker teker ve saatlerce. Beni hiç tanımadan, yaptığım çalışmayı duyup beni arayan ve “Ben de yardımcı olmak istiyorum” diyen pek çok insan da oldu.



BU KİTAPTAN SONRA ERKEKLERİN KALKTIĞI KOLTUKLARA OTURAMADIM



- Sen ne kadar sarsıldın yazarken?



Kitaptan önceki Büşra ve şimdiki Büşra bambaşka kişiler. O eski Büşra artık yok. 29 yaşımda kaldı...  Zaten bu kitabı okuyan da, hiçbir zaman kitaptan önceki kişi olmayacak. Bu kadar sarsılacağımı düşünmüyordum. Artık gülüşüm, yüzüme oturmuyor mesela. Mesela saçımdaki her beyazın hikâyesi var... Kolay olmadı dinlemek... Yaşıtım mağdurlarla konuştuğumda, “Çocukluğumdaki gülüşlerim olmasaydı” dedim hep içimden. Çünkü başka yerdeki çocuklar, ben gülerken, ben seksek oynarken büyüyormuş meğer! Uzun süre otobüse bindiğimde düşmemek için demirlerden tutamadım avuçların teri elime geçmesin diye, erkeklerin kalktığı koltuklara oturamadım sıcaklıkları bana değmesin diye. Kâbuslarımda siyah bir beden arkamdan koştu aylarca. Bunları iyileştirmeye çalışıyorum kendimde. Ki geçer de... Üstelik ben sadece soran ve dinleyen tarafım. Bunu yaşayanı düşünün bir de...



- Seni en çok kahreden hikâye hangisi?



Çok fazla hikâye var kahrolduğum. Gecelerce sıçradığım. Amcasının çikolatayla kandırdığı çocuk da beni sarstı, babasının üç kız kardeşin hepsini tehdit ederek istismar edişi de. Babasından doğum yapan kız ve ölen bebekler...



Röportajın devamını okumak için TIKLAYIN



'Kardeşini doğuran kızlar tanıdım'


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin