İşte, Mustafa Sönmez'in bugün Yurt Gazetesi'nde yer alan yazısı:
"Karamehmet’ten ne dizi olur ama…
Ortalık yine Karamehmet-Çukurova haberleri ile kaynıyor. TMSF, yıllardır takside bağladığı İnterbank alacaklarını tahsil edememekten şikayetçi…Çukorova’nın toplam borcu, faizlerle katlanarak 455 milyon doları buldu ama ben bugüne kadar bunun ancak yüzde 20’si olan 90 milyon doları tahsil edebildim, diyor ve BMC, medya şirketleri dahil olmak üzere 40 dolayında Çukurova şirketine hamle yapıyor, yönetimlerine el koyuyor, haciz başlatıyor…Öyle ki, grubun amiral gemisi Turkcell’in bile kapısının çalınacağı haberleri ile tehditler havada uçuşuyor…
TAM DİZİLİK
Şöyle bir düşündüm; TV dizilerinin modası geçmiyor, geçeceği de yok. İçerikleri ise eften püften. Oysa Karamehmet-Çukurova’dan nasıl bir dizi çıkar aslında. Şöyle, Tarsus Kuvayi Milliye’den başlar dizi. Fransız işgaline karşı büyük toprak sahipleri Sadık Paşa (Eliyeşil) ile Karamehmetzade Hafız Mehmet’in Tarsus Müdafaai Hukuk heyetini oluşturmaları…Sonrasında azınlıklara ait Mavromati ve Şürekası dokuma fabrikası devralıp büyütmeleri…Fabrikada okuma-yazma kursları açmaları, işçilere silah eğitimi vermeleri…Manchester ile ilişkileri, yarış atı merakları…Sonra, Cumhuriyet kurulurken CHP divan üyelikleri ve Çukurova’dan ilerleyen sermaye birikimleri…Derken 1950’lere doğru Pamukbank’ı kurup İstanbul’a taşınmaları… Sanayinin yanında finansı büyütmeleri ….Robert Kolej’de okutulan M.Emin Karamehmet’in 1970’lerde işi ele alışı ve Robertlilerle grubu atılıma geçirmesi…Erol Aksoy, Hüsnü Özyeğin gibi isimlerle Pamukbank,Yapı Kredi, eski adı Selanik Bankası olan İnterbank’ı büyütüşü… …Sonra, onların koparak kendi bankalarını kurmaları…Özal döneminde bu kez kısa süre de olsa ihracatla büyüme, sonra finansa dönüş. TÜSİAD çatısı altına girmeden yatay bir örgütlenmeyle uçsuz bucaksız büyüyen bir Çukurovalı…2000’e yaklaşırken finansta problem, iletişimde müthiş öngörü ve Turkcell’in kuruluşu…
2000’LERDE DİRENMEK…
Dizi filmimiz, sezon arasından sonra 2000’lerden başlatılabilir mesela…2001 krizine giderken banka ayağı çökmekte, Turkcell ise yükselmektedir İnterbank’ı, Demirel’in kasası Cavit Çağlar’a satmıştır M.Emin bey ama başı sorunlardan kurtulamamıştır. Cavit Bey, İnterbank’ın yanına özelleştirmeden Etibank’ı katmak ister. Sabah’ın müflis sahibi Dinç Bilgin’i de alır yanına işleri medya üstünden kolaylaştırmak için. Bankalar ele geçirilir ama içi boşaltılmak üzere alınmıştır…O günlerde modadır hortumlamak. 2001 krizinde böyle 20 küsur bankayı bırakırlar devletin kucağına…Devlet de IMF’den borç alır çürüğü temizlemek için ve 24 milyar doları bulur IMF alacakları. IMF de Derviş ile operasyon başlatılmasını ister bankalara…Karamehmetlerin Pamukbank, Interbank’ı da operasyon kapsamındadır. Yapı Kredi sağlamdır ama diğer ikisi elden koparılıp alınmak istenmektedir. Karamehmet, yakın çevresine, leş kargaları sardı etrafımı demektedir, gözleri aslında Türkcell de, der…Özellikle de Aydın Doğan’ın hamlelerinden şikayetçidir. O da medya gücünü tahkime girişir. Doğan’dan medya yöneticileri transfer eder, eski patronlarını vursunlar diye…Bu arada Kasım 2002 seçimleri yaklaşmaktadır. 2001 krizinde bankaları çöken ve Derviş-IMF ikilisinden operasyon yiyen patronlar, dipten gelen dalgaya, RTE’ye ulaşırlar, maruzatlarını bildirmek için. Halis Toprak’ın Bilecik tesislerinde yapılan görüşmede Karamehmet de müştekiler arasında vardır…
2001 fırtınasından Karamehmet, Yapı Kredi’yi Koç’a satarak sıyrılır ama iki bankasını TMSF’ye bırakırken bir yığın borcu da üstlenir ve takside bağlar borçlarını, kâh öder kâh ödeyemez…Turkcell yükseliştedir ama orada da dış ortaklarla kıyasıya bir hegemonya kavgası sürer. Bir ara Turcell’in “Türk” kalması bile tehlikeye girer.
VE KÜRT PETROLLERİ
Seyirciyi ekranlara kilitleyen dizimizin yeni sayfası Irak Kürt petrolleri ile açılır. Karamehmet, yine çoğu sermayedarı kıskandıracak biçimde erken davranıp Barzani ile yakın ilişkiler kurar ve kurduğu Genel Energy firması ile Irak Kürdistanı’ndaki petrolü bulup işletme işine koyulur. Karamehmet, şirketini 2011’de Vallares ile evlendirip büyütür. İşbirliği petrol dünyasında büyük ses getirir. Irak Kürdistanı petrolleri artık neredeyse Genel Energy’nin patronajına girmiştir. Yeni şirket Genel Energy Plc adını alarak Türkiye’den Londra Borsası’na kote ilk şirket olur. 7 bölgede lisansı bulunan Genel Energy, Taq Taq ve Tawke sahalarında fiili olarak üretim gerçekleştirmekte ancak potansiyelinin henüz çok az kısmını kullanmaktadır.
Erbil ile iş yapan şirket, Maliki’nin Bağdat’ını el freni olarak görmektedir. Bağdat’ı bypasslayıp doğrudan Türkiye’ye petrol ve gaz akıtacak, Türkiye üstünden dünya piyasalarına enerji satacak altyapılar, boru hatları inşası mümkündür. Yeni Osmanlıcılık hayali kuran RTE ve Davutoğlu, bu fikri Barzani’ye iyice pazarlamaktadırlar ve giderek Suriye’deki Kürt bölgesini de içine alan bir Türk-Kürt Federasyonu ile Orta Doğu gücü olabileceklerine PKK’yı da inandırırlar. ‘Barış süreci’ biraz da bu nedenle başlar… Ancak, Bağdat, bu senaryo Irak’ı parçalar diye endişelidir ve Erbil’e baskı yapmakta, bütün petrol operasyonlarında Bağdat onayı istemektedir. ABD de, Bağdat’tan kopuşu istememekte, RTE’ye, Barzani’yi baştan çıkartmaktan vazgeç, diye uyarı göndermektedir. RTE’nin son Washington ziyaretinde canı sıkkın dönmesinin bir nedeni de bu konuda yediği zılgıttır.
Dizinin senaristi, Çukurova şirketlerine el konulması, Turkcell’in tehdit edilmesi ile Çukurova’nın Genel Energy’deki kontrolü arasında ilişki olduğunu ihsas etmekte ve diziyi uzattıkça uzatmaktadır…"