Araştırmalar birçok evli çiftin bir terapistten yardım almadan önce yaşadıkları sorunları çözmekte zorlandığını gösteriyor. Çoğunlukla terapiye gitmek ilk akıllarına gelen şey olmuyor. Hatta evlilik terapisine gitme süresi ortalama dört ila yedi yıl arasında değişiyor.
Bir şekilde terapiste gitmeye başlayan çiftler ise evliliğini kurtarmayı amaçlıyor. Terapide kadınların ve erkeklerin şikayetçi oldukları konular ise farklılık gösteriyor. Bir araştırmaya göre, evlilik danışmanlığının nedenleri ve etkililiği incelendi. Buna göre, kadınların cinsel yakınlık, çocuk yetiştirme ve kıskançlık konularında endişe duyma olasılığı eşlerinden çok daha yüksek.
Hem erkekler hem de kadınlar, duygusal yakınlık eksikliğini, iletişim eksikliğini, güven kaybını ve ilişki dışındaki stresi, onları evlilik danışmanlığı aramaya iten faktörler olarak belirtiyor. Sonuç olarak, çoğu durumda evlilik terapisi işe yarayabiliyor. Tabii eğer her iki eş de onu yürütmekte kararlıysa... Bu, tarafların eşlerinin bakış açısını anlama istekliliği ile başlıyor.
Peki, kadınlar evlilikte en çok nelerden şikayetçi? İşte kadınların terapistleriyle paylaştığı şikayet başlıkları...
"EVLİLİĞİMİZ BAYAT VE SIKICI"
Evrendeki her şeyin sürekli hareket ettiğini ve değişimin mutlak olduğunu biliyoruz. Yine de pek çok insan bir kez evlendikten sonra anlaşmanın imzalandığı fikrini benimsemiş gibi görünüyor. Evli kadınların dile getirdiği temel endişe, evliliklerinin tazeliğini kaybetmesi ve kocalarının da bu konuda hiçbir şey yapmak istememesi şeklinde. Oysa her türlü ilişkinin canlı kalması için enerjiye ve tazeliğe ihtiyacı var.
"CİNSEL HAYATIMIZ İHTİYAÇ VE ARZULARIMI TATMİN ETMİYOR"
Evli kadınları mutsuz eden en yaygın sebep cinsel uyumsuzluk olarak karşımıza çıkıyor. Kadınlar, eşlerinin kendilerini anlamadığını ve cinsel zevklerini umursamadığını düşünüyor. Bu şikayet konusu; kendilerini tahrik eden şeyler, seks esnasında en çok nelerden zevk aldıkları, heyecanlı ön sevişme, erojen vücut bölgelerinin bilinmesi ve haz alma gibi başlıkları içeriyor.
"KOCAMIN BENİ GÖRMEZDEN GELDİĞİNİ HİSSEDİYORUM"
Terapiste başvuran birçok mutsuz evli kadın, kocasını suçluyor. Kadınlar, eşlerinin daha fazla çalıştığını, eve geldiğinde çok içtiğini, daha çok dışarıda arkadaşlarıyla zaman geçirdiğini ya da bitmek bilmeyen spor müsabakalarını izlediğini anlatıyor. Terapilerdeki mutsuz eşlerin en yaygın şikayeti, ne kadar "yalnız" oldukları, ne kadar "terk edilmiş" ve hatta "kaybolmuş" hissettikleri ve bunun sonucunda öfkelerinin artması şeklinde.
"KOCAM BENİ GERÇEKTEN TANIMIYOR"
Kadınların en çok şikayet ettikleri şeylerden biri, eşlerinin kendilerini aslında iyi tanımıyor oluşu. Kadınlar, eşlerinin onları gerçekten dinlemek için karşılarına oturmadığını ve yanlarında yokmuş gibi görünebildiğini; sıkıntılı, sevinçli hallerini fark etmeyebildiğini anlatıyor. Bu fark edilmeme duygusuyla eşler, zaman içinde, hafife alındığını veya değer verilmediğini hissetmeye başlıyor ve bu da ilişkilerinin dokusunu zorluyor. Sonuç, kadının eşine karşı ilgi kaybı olarak yansıyabiliyor.