Cumhuriyet'te yer alan habere göre, BirGün gazetesi
yazarı Enver Aysever, Kabataş iddiaları nedeniyle Star
Gazetesi yazarı Halime Kökçe’ye "Kabataş yalancısı" diyerek
“hakaret” ettiği iddiasıyla yargı önüne çıktı.
Beraat talep eden Aysever, temyiz hakkı açısından, hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasını istemediğini söyleyince
hâkim, “Biz başka mahallenin çocuğu değiliz, bize güvenmeye
devam edin. Türkiye’de yargı çok eleştiriliyor. Fakat Balyoz,
Ergenekon gibi davalara bakıp böyle düşünmemek lazım" dedi. Hâkim,
"Türkiye’de yılda yaklaşık 50 bin dava görülüyor. Sadece 2 ya da 3
davaya bakarak tüm yargı eleştirilmemelidir. O hakimlerle ortak tek
noktamız unvanlarımızdır. Mahkemelere güvenmek lazım" diye
konuştu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesinde Enver Aysever’in, 25 Şubat 2015 tarihinde Habertürk kanalında yayınlanan “Karşı Görüş” programında, Halime Kökçe’yi yalancılıkla itham ettiği öne sürüldü. Aysever’in 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davaya Aysever ile mahkeme yargıcı Mustafa Erdoğan arasındaki diyalog damga vurdu.
Mahkeme Yargıcı Erdoğan, “Bize güvenin. Balyoz, Ergenekon gibi davaların hakimleriyle ortak tek noktamız unvanlarımızdır” dedi.
İstanbul 15. Asliye ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasına Halime Kökçe ve Enver Aysever katıldı. Aysever, savunmasında, “Yalancıya yalancı demek suç değil, saptamadır. Tarih Kabataş yalancılarını affetmeyecek. Gezi süreci bu ülkenin en haysiyetli süreciydi ve buna dil uzattılar” dedi. Yalancı sözcüğünü, gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiler yönünden dile getirdiğini belirten Aysever, suçlamayı reddetti.
Kökçe’nin kendisini hedef gösterdiğini, ailesiyle ilgili tehditler aldığını belirten Aysever, “Can güvenliğim yok. Ak troll'lerce şahsıma saldırılar yapılmaya devam etmektedir” diye konuştu. Beraat talep eden Aysever, temyiz hakkı açısından, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istemediğini söyledi. Yargıç Erdoğan da, “Bizim hatalı bir karar mı vereceğimizi düşünüyorsunuz?” diye sordu. Aysever ise yargıya güvendiğini ancak itiraz hakkının da baki kalmasını istediğini ifade etti.
Bunun üzerine yargıç, salondaki izleyicilere dönerek, “Biz başka mahallenin çocuğu değiliz, bize güvenmeye devam edin. Türkiye’de yargı çok eleştiriliyor. Fakat Balyoz, Ergenekon gibi davalara bakıp böyle düşünmemek lazım. Türkiye’de yılda yaklaşık 50 bin dava görülüyor. Sadece 2 ya da 3 davaya bakarak tüm yargı eleştirilmemelidir. O hakimlerle ortak tek noktamız unvanlarımızdır. Mahkemelere güvenmek lazım. Bakın Türkiye’de en çok çalışan meslek gruplarından birinin mensuplarıyız. Özel hayatlarımız dahi neredeyse yok. 20-25 yılda Anadolu’nun her köşesinde çalışmış insanlarız. Yanlış kararlar verilebilir. Ama bunlar düzeltilir. Benim de gençlik yıllarımda verdiğim beraat kararları bozulmuştur. Ancak önemli olan bir yerlerden emir almadan karar vermektir. Yargı yaşayan bir organdır. Hala kamuoyu yoklamalarında en çok güvenilen kurumların başında yargı gelmektedir. Sadece iki üç davaya yargıyı indirgeyerek bizleri eleştirmeyin. Neden bu kadar çok konuştum onu da bilmiyorum” dedi.
Erdoğan, sanık ve müşteki taraflara ek delillerini sunmaları için süre vererek duruşmayı 29 Eylül’e erteledi.