Neval İnan’ın hazırladığı Eko Kafe'nin konuğu, televizyon haberciliğinin tanınmış isimlerinden Jülide Ateş, kariyeriyle ve kişisel yaşamıyla ilgili merak edilenleri RS FM mikrofonlarından paylaştı.
22 yaşında “Ana Haber” bültenlerini sunmaya başlayan Jülide Ateş ile düne ve bugüne dair hemen hemen her şeyi Eko Kafe’de açıkladı. “TGRT Haber” yıllarından başlayarak, haber sunuculuğu kariyerine dair birçok şeyi açıklayan Jülide Ateş, o yılları şöyle anlattı:
TGRT, yenilenme sürecindeydi. İmaj yenilemesi yapılacağı için yeni bir ekran yüzü istiyorlardı. Açıkcası TGRT'den hatırlatacak hiçbir şey istemiyorlardı. Sözleşmemi yenilemeyince içerlemiştim ama onların böyle bir karar alması çok normaldi. TGRT deyince akla gelen ilk isimlerdendim. Bu nedenle uzunca soluklu süreçten sonra ciddi bir tazminat ile yollarımızı ayırdık.
“TRT KÖKENLİ OLMAYAN İLK HABER SPİKERİYİM!”
Jülide Ateş, TRT günleriyle ilgili şunları söyledi:
Ve ardından TRT'den gelen teklife 'evet' dedim. Çünkü TRT kökenli olmayan ilk haber spikeriydim. Bunun zamanda çok eleştirisini gördüm.Oysa ki, 2000 yılında Türk Dil Kurumu Onur Ödülü'nü aldım. Dolayısıyla bende hep TRT hayranlığı vardı.Teklif gelince kültür sanat benim eksik olan bir yönümdü. Çok vakıf değildim olaylara. En çok zorlandığım program oldu kültür sanat. Hem konulara çok hakim olamamamdan hem de aslında sanat lıght gibi görünse de yeri geldiğinde haberden çok daha önemli çok daha detaylı bir konu olabiliyor. İtiraf edeyim o sene çok zorlanmıştım.
“VE KADERİM OLAN HABERE DÖNDÜM...”
Jülide Ateş, haberciliğini nasıl geliştirdiğini ise şu sözlerle açıkladı:
Ben 22 yaşında ana haber okudum: Star TV'de. Ardından Kanal D ana habere transfer oldum. Ordan da 26 yaşında TGRT güzel bir transfer gerçekleştirdi. Geriye dönüp baktığımda aslında erken yaşlarda alınmış sorumluluklar olarak nitelendiriyorum. Fakat özel televizyon kanalları o kadar hızlı ilerledi ki, o kadar az kalifiye eleman sayısı vardı ki, TRT bütün sektörü besleyemediği için tabi ekran bir estetik görselikle yola çıkıldığı için ve bunun ardını doldurabilenlere yol verildi.Kuralları öğrenerek yol aldım. Kaygan bir zeminden bahsediyoruz. Çok değerli nice arkadaşlarım, ağabeylerim, ablalarım sektörden elendi. Ve bu eleme performanslarına bağlı değildi. Çok iyi olanlarda elendi. Tam olarak ''neden bazıları kaldı neden gitti'' sorusuna bende cevap bulamıyorum. Ama tabi ki kendi adıma konuşabilirim ben ''kalıcı olmak'' istiyorum. Bana büyük gelen ceketi tam giyebilmek tam olarak bunu üzerime yakıştırabilmek adına benimde mücadelem bu oldu. Şu an 42 yaşındayım. Her yaşımla gurur duydum.Kendi bilgi birikimim, haber analizlerim, konuları tamamen algılama bunu seyirciye iletmedeki doğru Türkçe yi kullanarak tarafsız bir şekilde sergiyebilirsem kalabileceğimi düşünüyorum. Fiziğimden bağımsız olarak, saçımdaki beyazlarla, gözümün altındaki kırışıklıklarla kalıcı olabilirsem bu benim kendi kendimi ispatım olacak."
EN ACIMASIZ MECRA ''EKŞİ SÖZLÜK''
Peki kamuoyunda Jülide Ateş’le ilgili algı nasıl? Sunucu, kendisini objektif olarak değerlendirebiliyor mu?
Eski hayran mektuplarımı okuyorum zaman zaman... İnanır mısınız? Kimisi benden bir melek yaratmış kimisi de bir şeytan. Ben aynı benim oysa.Dolayısıyla herkesin sizinle ilgili fikri aslında kendi subjektif fikir kırılmalarıdır. Eğer kendimi, senin benle ilgili fikrinde bulmaya çalışırsam çok büyük bir hata yaparım. Çünkü, milyonlarca ayna var.Ben bu 23 yıl boyunca kendi iç aynamı oluşturma başarısı gösterdim. Ben kim olduğumu ve kim olmadığımı, nelere sahip olduğumu ve olmadığımı, komplekslerimi, zaaflarımı, ezikliklerimi ve güçlü taraflarımı o kadar iyi biliyorum ki. Zaten edilebilecek en büyük küfürleri kendime etmiş durumdayım. Verilebilecek en büyük ödülleri de kendime vermiş durumdayım. Dolayısıyla insanlarla beklentisiz bir iletişimim var. Kimseden övgü, iltifat, yergi beklemeden yapıyorum çünkü, en büyük ''süzgeç'' benim. İçimde, el aynamla geziyorum. Dostlarım özel koleksiyonumdur. Çok özeldir. Özel hayatımda dostluklarım sağlamdır. Zor ısınırım zor soğurum. Deniz gibi... Kolay kolay bırakmam, mücadele ederim.'
Sıkı bir “Eşi Sözlük” takipçisi olduğunu da ilk kez açıklayan Ateş, “En çok tansiyonu tuttuğum yer 'ekşi sözlük'. Orası çok acımasızdır, hiç tatlı birşey yoktur. Yani 'en acımasız mecra' diyebiliriz... Kendimle ilgili ekşi sözlükçülerden güzel şeyler duyuyorum” dedi.