Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İtalya'yı ziyareti öncesi bu
ülkenin iki gazetesine birer demeç vererek, yolsuzluk
operasyonlarından sonra ortaya atılan paralel devlet ve komplo
teorileri başta olmak üzere, Türkiye'de son dönemde yaşanan
gelişmeler, yeniden aday olup olmayacağı, dış politika ve ekonomiye
ilişkin önemli açıklamalar yaptı.
İtalyan mevkidaşı Giorgio Napolitano'nun daveti üzerine 28-31 Ocak
tarihleri arasında bu ülkeye bir ziyaret gerçekleştirecek olan
Abdullah Gül, ülkenin yüksek tirajlı gazetelerinden Corriere della
Sera'dan Antonio Ferrari ile ekonomi ağırlıklı Il Sole 24 Ore'den
Alberto Negri'ye birer röportaj verdi.
ACİLEN HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ STANDARTLARI
SAĞLANMALI
Corriere della Sera, “Gül, Ankara komploların gölgesinde. Negatif
anlar yaşıyoruz, tekrar ışıldayacağız" başlığıyla çıkan gazetede,
aşırı bir büyüme göstererek, Müslüman dünyasına örnek olan
Türkiye'nin, Ak Parti içinde de olan güç mücadeleleri yüzünden
düşüşe geçtiği, böylece Türkiye ile dostları ve müttefiklerini
titrettiği yorumu yapıldı. Bu nedenle Gül'ün, Türkiye'nin Avrupa
Birliği'ne girişinin stratejik önemine değinerek, röportaj boyunca
4 kez acilen en üst düzeyde hukukun üstünlüğüne ilişkin
standartların sağlanması ve daha fazla demokrasinin gerektiğine
değindiği belirtildi.
GEZİ OLAYLARI VE 2013'TEKİ DİĞER OLUMSUZ GELİŞMELER,
TÜRKİYE'NİN BAŞARISINI GÖLGELEDİ
Gezi Parkı protestoları, cezaevindeki gazetecilerin sayısındaki
çokluk, yolsuzluk operasyonlarından dolayı yargıya ve polis
yetkililerine acımasız baskıları, Olimpiyat'ların İstanbul'a
verilmemesi konularının ard arda hatırlatıldığı Gül'ün içini
çekerek, “Evet, doğru. Haklısınız. 2013 yılında, Türkiye'nin
başarısına gölge düşüren ve ülkemizi seven herkese acı çektiren
olumsuz olaylar yaşadık. 2014 yılında, yeniden parlamak için mümkün
olan her şey yapılacaktır" ifadelerini kullandığı
kaydedildi.
"MÜDAHALE ETMEK DOĞRUDUR"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, bir komplo ve Türkiye'de bir
paralel devletin olduğu iddiasına katılıp katılmadığı sorulan ve
“Bürokrasi içinde kimileri var, devlete hizmet etme zorunluluğuna
karşın, ayrı bir dayanışma içine giriyorlar" cevabı veren Gül, bu
sözlerle Fethullah Gülen'i kastedip etmediği sorusuna ise,
"Kişilerden, fikirlerden, dini duygulardan ya da etnisiteden
bahsetmiyorum. Devlet aygıtı içerisinde, hukuk ile tam uyum
olmalıdır. Bunun ihlali durumunda, müdahale etmek doğrudur" diye
karşılık verdi.
GÜLEN'LE BULUŞTUNUZ MU?
“Gerçeği söyleyin: ABD'ye gittiğinizde Gülen'le buluştunuz mu?"
sorusuna muhatap olan Gül, “Hayır, ancak bu konu hakkında konuşmaya
devam etmek istemiyorum" dedi.
Gülen'in kendisine mektup yazıp yazmadığı konusunda ise Gül,
“Evet yazdı. Her Türk vatandaşının bana mektup yazmaya hakkı
vardır" dedi.
KAYGI VERİCİ GELİŞMELER GAZETECİLERİN SUÇU
DEĞİL
Gülen konusunda daha fazla açıklama yapmama eğiliminden dolayı
yazarın, “Bu soruları size soruyorum çünkü geçtiğimiz günlerde
kaygı verici ve korkutucu şeyler gördük. Bu gazetecilerin suçu
değil" yorumuna Abdullah Gül, “Evet, doğru. Türkiye'ye zarar veren
şeylerin varlığını çok iyi biliyorum. Bu nedenle, sesimi
çıkarıyorum" diye karşılık verdi.
PUTİN VE MEDVEDEV GİBİ OLACAKLAR MI?
Yeniden Cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağı, Putin-Medvedev
ikilisi gibi Erdoğan'la koltuk değiştirip değiştirmeyeceği sorulan
Gül, bunun için henüz erken olduğunu, zamanı geldiğinde ailesiyle
bu konuyu görüştükten sonra kararını vereceğini kaydederek,
“Ailenin sadece eşim ve çocuklarımdan oluşmadığı aşikar, Ak Parti
de buna dahil" dedi.
SIFIR SORUNDAN SIFIR KOMŞUYA
Türkiye'nin dış politikada 'sıfır sorun' anlayışından uzaklaşarak,
Suriye, Mısır, İsrail ve belki de İran ve Irak'la problemli olduğu
hatırlatılan, ancak öncelikle Suriye'ye ilişkin açıklama yapması
istenen Gül, “Durum, dışişleri bakanlığım dönemindekine nazaran
derinlemesine değişti. O zaman rejimi çok iyi tanıyorduk, ama
başarılı bir örnek olmak için kuvvetli olmaya, bölgenin istikrarı
ve refahı için rejimle işbirliği yapmaya çalışıyorduk. Arap Baharı
geldiğinde, Suriye'de de kocaman bir demokrasi sorusu ortaya çıktı.
Rejim, halihazırdaki duruma ulaşılana kadar silahlarla muhalefete
müdahale etti. Ilımlı bir muhalefet var" değerlendirmesinde
bulundu.
EL KAİDE BİZİ DE TEHLİKEYE SOKUYOR
Suriye'de artık El Kaide'ye yakın aşırı grupların hükmü olduğu
hatırlatılan Gül bu konuda ise şunları kaydetti: “Bu durumdan
dolayı sınır bölgelerinde biz de risk altındayız. Orada acımasızca
korkunç suçlar ortaya çıktığını gördüğümüzde irade ortaktı: ABD,
Fransa, Almanya, İtalya, hepsi bizim değerlendirmelerimiz konusunda
hemfikirdi. Sonra müttefiklerimizin pozisyonunun retorikten (güzel
söz söyleme sanatı) ibaret kaldığını gördük, artık bir ağırlığı
kalmamıştı. Bu noktada biz, pozisyonumuzu yeniden ölçüp, biçmek
zorundayız."
ESAD MI AŞIRI GRUPLAR MI?
“Beşar Esad mı radikal rakipleri mi daha iyi?ö sorusu yöneltilen
Gül, “Bu yaklaşımı utanç verici buluyorum. Muhalefetin,
radikallerin önü kesilerek, sadece güçlü bir destekle galip
gelebileceğini biliyorduk. Bana öyle geliyor ki, muhalefete destek,
diğerlerinin Esad'a verdiği sağlam desteğe nazaran daha zayıf
kaldı. Şimdi zarar, gerçekten çok ağır" ifadelerini
kullandı.
TÜRKİYE'YE EL KAİDE SALDIRISI RİSKİ
İsrail'le kavgalı olmaya devam etmenin mantıklı olup olmadığı
yorumu istenen Gül, “İsrail ile, Mavi Marmara gemisinden dolayı acı
bir olay yaşadık. Biz iki şey istiyorduk: Özür ve tazminat. Özür
geldi, şimdi tazminat var. Bir araya gelmek ve konuşmak her zaman
iyidir" dedi.
Türkiye İçişleri Bakanlığı'nın El Kaide'nin olası terör saldırısı
konusunda mesaj verdiği hatırlatılan ve bu konuda bir korkusu olup
olmadığı sorulan Gül, 2000 yılından bu yana New York, Londra,
Madrid ve İstanbul'da saldırılar olduğunun altını çizerek, “Bizim
endişelerimiz, güney sınırımızın da ötesini kapsamak zorunda"
dedi.
MISIR MESELESİ
Mısır'ın halihazırdaki hükümetinin, Türkiye'nin yaptığı
açıklamaların ardından öfkelendiği hatırlatılan Gül, “O ülkeyle
ilişkilerimiz, düşük seviyede de olsa sürüyor. Mısır gibi büyük bir
ülkenin, bu acı verici deneyimi yaşamak zorunda kalması, bizi
endişelendiriyor ve bize acı veriyor" dedi.
HIRSLI ERDOĞAN'A ALTERNATİF
Cumhurbaşkanı Gül, "Türkiye'nin reforma ihtiyacı var" başlığıyla
çıkan
Il Sole 24 Ore'ye yaptığı açıklamalarda ise, Türkiye'de son
günlerde yaşanan krizin konjonktürel olduğunu ifade etti.
Gazete, 'Gezi Parkı baskıları ve skandallar bulutuyla dolaşan
hırslı Erdoğan'a alternatif' olarak gösterdiği Gül'e ilişkin, yol
arkadaşı Erdoğan'a nazaran daha sakin ve anlayışlı, gazetecilerin
özgürlüğüne saygılı ve asla incitici olmadığı yorumunu
getirdi.
10 YILLIK BAŞARILARIMIZ GÖLGELENMEMELİ
Gazete, askerlerin 1998 yılında İslami politikayı oyun dışına
ittiğini hatırlatırken, son 10 yıllık dönemde biraz Osmanlı
nostaljisine dokunan AK Parti'den sonraki yeni Türk modelini ise,
“Büyük ekonomik büyüme içindeyken bir yandan siyasi krizde olan ve
piyasalar üzerinde Merkez Bankası'nın lirayı koruma çabalarında"
olarak tanımladı.
Bu noktaya ilişkin Abdullah Gül, "Biz, 10 yıl sonra elde edilen
başarıları gölgelememesi gereken konjonktürel bir fenomen ile karşı
karşıyayız" diyerek, “10 yılın ardından bazı şeyler ortaya
çıkmalıydı elbet, ama bu kriz, fırsatları da beraberinde getirmeli.
Bu 10 yıllık sürede takdir topladık, bir rahatlama oldu ve şimdi
önemli kararlar alma zamanı geldi. Türkiye, 2013 yılında da,
Avrupa'da en hızlı büyüyen ülke olmuştur" ifadelerini
kullandı.
TÜRKİYE'DE SİYASİ RİSK YOKTUR
Son yaşanan gelişmelerin ardından, kurucularından biri olarak AK
Parti hükümetinin sağlığını nasıl gördüğü sorusu yöneltilen Gül,
şunları kaydetti: "Demokratik ve muhafazakar bir parti olarak AK
Parti'nin dini değerlere katkısı olmuştur. Bazı üyeleri yolsuzluk
suçlamalarıyla karşı karşıya kalmıştır. Önemli olan, her şeyin
yasal çerçevede olması ve mahkemelerin bağımsızca karar almasıdır.
Yolsuzluğun her türlü hali kabul edilemez. Şunu da ekliyorum:
demokrasilerde her zaman aynı partiler desteklenmez, fikrinizi
değişebilir. Devletin her kademesinde de, davranması gerektiği gibi
davranmayanlar vardır, ama bunların hiçbiri bizim istikrarımıza
zarar vermez. Türkiye'de siyasi açıdan hiçbir risk
yoktur."
HSYK DÜZENLEMESİ
TBMM'de kavgalara yol açan HSYK düzenlemesi ve buna ana muhalefet
ile TUSİAD'ın getirdiği eleştiriler anımsatılan Gül, "Bana bu
soruyu sormanız yerinde. AB'ye tam üye olmak için müzakere sürecine
başladık ve amacımız AB'ye tam üye olmak. Yürütme, yasama ve yargı
ayrı olmalı. Yasanın taslağına dair parlamentoda meşru itirazlar
oldu, ama inanıyorum ki, taslak son halini aldığında tüm kriterleri
demokratik olacaktır" diye konuştu.
FETHULLAH GÜLEN, BARIŞÇIL SONUÇ İSTEDİ
Fethullah Gülen'den mektup aldığı hatırlatılan Cumhurbaşkanı,
"Kendisiyle doğrudan bir bağlantım olmasa da böyle bir mektup var.
Arzu eden vatandaş, Cumhurbaşkanı'na mektup yazabilir" diyerek,
Gülen'in hükümetle aralarında muallakta kalan konuları barışçıl bir
yolla nihayete erdirmek isteğinin altını mektubunda çizdiğini
aktardı.
SURİYE KONUSUNDA MÜTTEFİKLERİMİZ HATA YAPTI
Türkiye'nin dış politikasının son dönemde eleştirildiği belirtilen
komşularıyla sorunlar hakkındaki yorumları istenen Gül, 6.
Büyükelçiler Konferansı'nda, Suriye sınırındaki radikal akımlara
yönelik uyarılarda bulunduğunu dile getirip, burada El-Kaide'nin de
aralarında olduğu bazı tehditler olabileceğini dile getirdi. Buna
yönelik önlemler aldıklarını söyleyen Gül, şöyle devam etti:ö
Suriye için çok şey söylendi, az şey yapıldı. Biz 700 bin göçmeni
konuk ediyoruz. Türk devleti bunun maliyetini kendi karşılıyor.
Bizim Avrupalı ve Amerikalı müttefiklerimiz de hata yaptı. Sözde
Suriye muhalefetini ve Mısır'daki demokratik tercihi destekleseler
de, gerçekte bu sadece sözde kaldı. Görüyorsunuz Suriye'de rejime
ne kadar para yardımı yapıldığını."
AB'YE GİRİŞ
Gül, "Avrupa'ya girişiniz halen gerçekçi mi?" sorusunu ise, "Gaz ya
da petrolümüz olmadan dünyanın 16. büyük ekonomisiyiz ki bu bizim
ekonomik başarımızdır. Avrupa'nın demokratik hedeflerinin
uygulanması: birliğin temel prensipleri olmak üzere bunların hepsi,
halk için bir kalkan ve rehberdir" şeklinde yanıtladı. (DHA)