Anayasa Mahkemesi (AYM)'nin karar gerekçesinde, “Olay kapsamında ihmalleri olduğu ileri sürülerek kimlikleri tespit edilen İstanbul ve Trabzon’daki kamu görevlilerinin cinayet üzerinden uzunca bir süre geçmiş olmasına rağmen halen ifadelerinin bağımsız adli birimlerce alınamadığı, olaydaki rollerinin saptanamadığı, öldürülenin yakınlarının ancak kendi çabaları ile soruşturma sürecinden haberdar olabildikleri ya da katılabildikleri, soruşturmanın makul bir özen ve hızla yapılamadığı anlaşılmış olduğundan hakkın özüne zarar verecek şekilde yürütülen bu soruşturmanın bir bütün olarak etkisiz olduğunun kabul edilmesi gerekir” ifadelerine yer verildi.
Hrant Dink’in eşi Rahil Dink, kardeşi Hosraf Dink ve çocukları Delal, Arat ve Sela Dink’in, soruşturmanın makul bir özen ve hızla yapılmadığı, soruşturma dosyasının kendilerine karşı gizli tutulduğu, muhtemel şüphelilerin cezasız bırakıldığı, AİHM kararının gereklerinin yerine getirilmediği ve kamu görevlileri hakkında soruşturma izni verilmediği ile ilgili yaptığı bireysel başvurunun gerekçeli kararı Resmi Gazete’de yayımladı.
Soruşturmanın çok uzun sürmesi ve soruşturma tamamlanmadan başvuru yapılması konusunda ölenin yakınlarına çok katı bir tutum takınılmaması gerektiğini belirten AYM, başvurucuların Anayasa'nın 17. maddesinin ihlal edildiğine dair iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olmadığını ve başka bir kabul edilmezlik nedeni bulunmadığından başvurunun bu kısmının kabul edilebilir olması gerektiğini vurguladı. Gerekçeli kararda ayrıca, başvurucuların anayasanın 36. maddesine dayanan ihlal iddialarının konusunun anayasada güvence altına alınmış olduğundan ve AHİM kapsamında olan temel hak ve özgürlüklerin koruma alanı dışında kaldığından başvurunun bu kısmının ‘konu bakımından yetersizlik’ nedeni ile kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerektiği ifade edildi.
“BU GİBİ DAVALARDA YETKİLİ MAKAMLAR BÜYÜK BİR GAYRETLE, İVEDİLİKLE ÇALIŞMALI”
Üçüncü kişilerin eylemleri sonucunda ortaya çıkan öldürme olaylarına yönelik devletin kapsamlı ve etkin bir cezai soruşturma yönetmesi yükümlülüğü olduğunun vurgulandığı gerekçeli kararda, “Önleyici tedbir alınmaması sonucu meydana gelen can kayıplarından devletin sorumluluğunu gerektiren durumlarda Anayasa'nın 17. maddesi gereğince oluşturulması gereken ‘etkin bir yargısal sistem’ kapsamında, etkinliğe dair belirlenmiş asgari standartları karşılayan ve soruşturmanın bulguları çerçevesinde adli cezaların uygulanmasını sağlayan bağımsız ve tarafsız bir resmi soruşturma usulünün bulunması gerekir. Bu gibi davalarda yetkili makamlar büyük bir gayretle, ivedilikle çalışmalı ve ilk olarak olayın meydana geliş koşulları ile denetim sisteminin işleyişindeki aksaklıkları ele almalı, ikinci olarak da söz konusu olaylar zincirinde herhangi bir şekilde rol oynayan devlet görevlileri ya da makamları tespit etmek için resen soruşturma açmalıdır” denildi.
“HAKKIN ÖZÜNE ZARAR VERECEK ŞEKİLDE YÜRÜTÜLEN SORUŞTURMANIN BİR BÜTÜN OLARAK ETKİSİZ OLDUĞUNUN KABUL EDİLMESİ GEREKİR”
Gerekçeli kararda ayrıca şu ifadelere yer verildi: “Gerek kamu görevlilerinin yargılanmasına ilişkin mevzuatın uygulanmamasında gerekli özenin gösterilmemesi ve kamu görevlilerinin soruşturulması hususundaki izlenen yöntemlerdeki hatalar gerekse de adli birimlerin yeterince hızlı ve özenli davranmamaları sebepleri ile; olay kapsamında ihmalleri olduğu ileri sürülerek kimlikleri tespit edilen İstanbul ve Trabzon’daki kamu görevlilerinin cinayet üzerinden uzunca bir süre geçmiş olmasına rağmen halen ifadelerinin bağımsız adli birimlerce alınamadığı, olaydaki rollerinin saptanamadığı, öldürülenin yakınlarının ancak kendi çabaları ile soruşturma sürecinden haberdar olabildikleri ya da katılabildikleri, soruşturmanın makul bir özen ve hızla yapılamadığı anlaşılmış olduğundan hakkın özüne zarar verecek şekilde yürütülen bu soruşturmanın bir bütün olarak etkisiz olduğunun kabul edilmesi gerekir.” (Cihan)