Beyin kanaması geçirdiği için bir süredir yoğun bakımda
bulunduğu Alman Hastanesi'nde vefat eden Cumhuriyet Gazetesi
yazarı Ekincii'nin son yazısı 13 Ekim 2013 tarihinde
Cumhuriyet'te "Hastanenin Boğaz Manzarası"başlığıyla
çıktı.
Hastanenin Boğaz Manzarası
Yatağımın ayakucundaki pencereden odaya dolan güneş gözümü
kamaştırırken, Alman Hastanesi Nöroloji Kliniği’nin güler yüzlü
şefi Uz. Dr. Melahat Değirmenci Eser dedi ki; “Dün sizi yoğun
bakımdan buraya, Hastanenin en güzel, Boğaziçi manzaralı odasına
aldık.”
“Sağ olun” dedim o güven veren gözlere bakarak ve ekledim; “Biliyor
musunuz, bu manzaranın bozulmaması için ben bir ömür verdim.”
O an en az çeyrek yüzyıl geçiyordu gözümün önünden, neler neler...
Örneğin 80’lerin sonu 90’ların başıydı galiba, şu medya denen
şımarık gazetelerden biri fotoğrafımı sürmanşetine koyarak 8 sütuna
“İşte Boğaziçi’ni mahveden adam!” manşetini atmış; altına da 2
satır… Önce adım ve manşetin nedeni: “Çivi çaktırmam dedi, kaçak
yapılaşmayı azdırdı!..”
Meğer bizim, yani görev yaptığım koruma kurulunun sit kararlarını
deldirmeme “kararlığımız”dan ötürü Boğaz’da kaçak yapı sayısı
bilmem kaçtan, bilmem kaça çıkmış; rakamlar Büyükşehir Belediyesi
Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nden alınmışmış!..
Halka zulüm(!) etmişiz
Bir başka görüntü geliyor sisler içinden; yine o yıllarda yaşadığım
evin sokağına (belli ki bana hitaben) asılan bez afiş: “SİT
KARARLARI HALKA ZULÜMDÜR, ZALİMLER HESAP VERECEK.”
İmzasız afişin fotoğrafını çekip suç duyurusunda bulunmuştuk da
muhtar bile haberim yok demişti... Aylar sonra emniyete davet
ettiler ve kibar bir sohbet ortamında dediler ki; “Biz önlem aldık
ama siz de yardım edin; dikkatli olun, çocuklar dahil her gün
farklı yollar kulanın.”
Şimdi Alman Hastanesi’nin, işte o kıyılara baktığı için çok “güzel”
denilen manzarasına baksam mı iyi, bakmasam mı?
Çünkü bütün bu anılar bile yorgun ve yaralı beynimi hırpalamaya
yetiyor.
Beynimin daha çok zarar görmemesi için günlerdir ve belki daha kaç
gün inanılmaz bir özveri, şefkat ve tam bir insanlık örneğiyle
ellerinden gelen ve gelmeyen her şeyi yapan Nöroloji Kliniği
doktorları ve sağlık personeli için acaba ne söylesem yeterli
olabilir?
Türkçem, bu can dostların güzelliklerini, hastanenin adeta sevgi
disipliniyle yoğrulmuş insani ve üstün başarılı meslek sevdasını
anlatmaya yetmiyor.
Dr. Melahat Hanım’la mükemmel bir uyum içinde çalışan Dr. Bülent
Neymen’e, fizyoterapistler Gizem Galioğlu ile Ferhat Yanç’a, her
bakımdan mesleklerinde uzman hemşireler Yasemin Kul Sakızcı ve Seda
Abal Öner ile yoğun bakımın emektarları Oğuz Çavuşoğlu, Kezban
Aydın ve Önder Sevimli’ye, dahiliyenin uzman kadrosu Özgür Korucu,
Nihan Yavuz, Nazan Gökçü ve Rabia Ayhan’a ve elbette ki tam bir
hastabakıcı olan Konya Akşehirli Nuri Bey’e, beni ve beynimi
hırpalayan hastalıkla baş başa kalmaktan kurtardıkları için
teşekkür ötesi minnetlerimi Cumhuriyet Okurlarıyla paylaşmanın
ötesinde ne yapabilirim?..
Hele beni bu güzel insanlara emanet eden, kas hastalıklarında
duayen tabip hocamız Prof. Dr. Coşkun Özdemir ile öğrencisi ve
sevgili doktorum Emel Gökmen’e de sevgiyle sarılmaktan başka...
Tabii ki hastanenin manzarasını korumaya devam etme sözünü de
vererek…
13 Ekim 2013 - Cumhuriyet
İşte Cumhuriyet yazarı Oktay Ekinci'nin son yazısı
Yaşamını kaybeden Ekinci'nin, son yazısı "Hastanenin Boğaz Manzarası" başlığıyla çıktı.
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin