İpek Medya neden kapatıldı, işsiz kalan gazeteciler haklarını alabilecekler mi?

TGS Başkanı Uğur Güç, TGC Başkanı Turgay Olcayto ve CHP'nin gazeteci Milletvekili Barış Yarkadaş, İpek Medya Grubu'nun kapatılması sonucu işsiz kalan gazetecilerin durumunun ne olacağıyla ilgili Medyatava'ya konuştu!

Google Haberlere Abone ol
İpek Medya neden kapatıldı, işsiz kalan gazeteciler haklarını alabilecekler mi?

Akın İpek'in Yönetim Kurulu Başkanı olduğu ve Ekim 2015'te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi üzerine yönetimine el koyularak kayyum atanan İpek Medya Grubu, 29 Şubat 2016 tarihinde kapatıldı.



Bünyesinde Kanaltürk, Bugün TV, Bugün gazetesi, Millet gazetesi ve Kanaltürk Radyo'yu barındıran medya grubunun kapatılması sonucu 500'ün üzerinde gazeteci işsiz kaldı.



İktidarın talebiyle atanan kayyumlar, polis zoruyla İpek Medya binasına girerek, kamuoyunun gözü önünde Bugün TV ve Kanaltürk'ün fişini çekmiş, ardından 81 gazetecinin işine son vererek, kuruma kendi seçtiği gazetecileri getirmişti. Şimdi ise kayyumun kendi atadığı gazeteciler de dahil medya grubunun tüm çalışanları işsiz kaldı... 



Peki bundan sonra ne olacak? Çalışanlar haklarını alabilecekler mi? TÜİK'in 2015 yılı için açıkladığı ve çığ gibi büyüyen 7000 işsiz gazeteci ordusuna her gün yenilerinin eklenmesinin önüne nasıl geçilecek?



Medyatava, tüm bu soruların yanıtlarını, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Uğur Güç, Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) gazeteci Milletvekili Barış Yarkadaş ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto'ya sordu. 



İpek Medya'nın kapatıldığı gün bilgi almak amacıyla gazeteyi aradığımızda ismini açıklamak istemeyen bir yönetici ise bilgi vermek istemediğini belirterek telefonu yüzümüze kapattı.



 



İpek Medya neden kapatıldı, işsiz kalan gazeteciler haklarını alabilecekler mi?



Uğur Güç - TGS Başkanı 



"Tahmini olarak 500 civarında gazetecinin işsiz kaldığını biliyoruz. İçerisinde üyemiz olan gazeteci arkadaşlarımız da var. Onlar için de zaten işe iade davaları ve diğer alacak davalarını üstleniyoruz. Onun haricinde üye olmayanlar için yapabileceğimiz pek bir şey yok. Onlara da hukuki destek vermeye hazırız. Gerekli platformlarda da bunu gündeme taşıyoruz. Neticede yaşadığımız olağanüstü bir durum. Bu olağanüstü şartları da hükümetin gazeteciliği bitirmek için yaptığı başka bir adım olarak görüyoruz. 



Kuruma kayyum atanması da tamamen siyasi nedenlerle olan bir durum. Yani paralel örgütlenmesi üzerinden bir şekilde polis zoruyla el koyuldu medya kurumuna. Kayyumun, borsaya açık bir şirket olduğu için hissedarları olarak bu şirketin devamını sağlaması ve kâr ettirmesi gibi bir takım sorumlulukları vardır. Kayuum, bu sorumlulukları yerine getiremedi ve bunun karşılığında da resmen sıfırladı. Daha öncesinde de editoryal bağımsızlığı savunan 81 çalışanı işten atmıştı ve çektiği çizgi de bu 4 aylık süre içinde belli oldu. Tamamen hükümetin propagandasını yapan ve propagandanın da ötesine geçip, bir algı operasyonu yapılarak en sonunda Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklu oldukları yeri bir villaymış gibi anlatarak, böyle bir operasyon yürüttüler. İşlevini tamamlayınca da maalesef ki bu şirket kapatıldı ve orada çalışan yüzlerce gazeteci arkadaşımız işsiz kaldı. 



Bugün 7000 civarında işsiz gazeteci var. Bunun için hükümet saldırılarını devam ettiriyor ve bu sayı artık 10.000'lere doğru çıkacak herhalde. Bizim bu tarz el koymalara müdahil olabilmemiz için, o kurumlarda örgütlü olmamız ve toplu sözleşme imzalamamız gerekiyor. Neticede sendikaların asıl amacı, toplu sözleşmeler üzerinden editoryal bağımsızlığı sağlamaktır. Biz örgütlenmemizi sürdürüyoruz. 



Buradan sizin aracılığınızla bir çağrımız da olsun. Diğer medya kuruluşlarına, kendini tehlikede hisseden medya kuruluşlarına bizim verebileceğimiz garanti şudur: Örgütlenelim, toplu sözleşmemizi imzalayalım. Bunun sonucunda biz editoryal bağımsızlığın garantisini veririz. Neticede biz birçok meslek örgütüyle bir arada hareket ediyoruz. TGC, ÇGD ve DİSK Basın-İş gibi bir çok açıklamalarımızda partnerlerimiz var. Hep birlilkte basın özgürlüğü ve tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması için mücadelemizi veriyoruz. Aynı zamanda da yeni bir basın yasası oluşturabilmek ve birçok tutuklu gazetecinin yargılanmasını önleyecek düzenlemeler için teklifler sunmaya da hazırız. Yeni Anayasa için de sivil toplum örgütleri olarak basın özgürlüğü üzerinden sunacağımız bütün katkılara da açığız."



İpek Medya neden kapatıldı, işsiz kalan gazeteciler haklarını alabilecekler mi? - Resim : 2



Barış Yarkadaş - CHP İstanbul Milletvekili



"Koza İpek Medya Grubu'na el koyulması tamamen hukuksuzdur. AKP iktidarı Koza İpek Grubu'nun medya organlarına el koyarak o yayın organlarını havuz medyasının bir parçası haline getirmeye çalıştı. Ancak gördüler ki Akın İpek'in sahibi olduğu medya kuruluşlarını havuz medyasına dahil etseler bile, el koyma işleminin hukuksuz olduğu mahkeme tarafından tescillenecek. Bu yüzden bu kuruluşları devam ettirmek yerine hepten tasfiye yolunu seçtiler. Çünkü Akın İpek'in şu anda el koymaya karşı açtığı davalar var. Bu davalar AKP iktidarı tarafından da yakından takip ediliyor. AKP, mahkemenin bu yayın organlarını geri vereceği yönünde bir karar beklentisi içine girdi. Bu yüzden Kanaltürk'ü, Bugün'ü ve adı geçen diğer gazeteleri Akın İpek'e geri vermek yerine komple kapatmayı ve tasfiye etmeyi tercih ettiler. Yoksa AKP iktidarı o iki kanalı da havuz medyasına katıp, rahatlıkla yayına devam ettirebilirdi. 



Bu arada ne oldu? Samanyolu Grubu da dahil 680 gazeteci, bu haksız el koyma ve kapatma işlemleri yüzünden işsiz kaldı. 



Samanyolu Grubu'nun çalışanları, el koyulma işlemi gerçekleşmeden tüm tazminatlarını aldılar. Çünkü Samanyolu Grubu yönetimi Ankara'daki binasını 6 milyon liraya satarak tüm çalışanlarının tazminatlarını ödedi. Fakat İpek Medya'da hem Akın İpek döneminde çalışanlar, hem de kayyum döneminde çalışan arkadaşlarımızın hiçbiri alacaklarını alamadılar. Çünkü kayyum hukuksuz bir şekilde işten çıkarma yaptı. Örneğin; kayyum döneminde işe alınan ve önceki gün de işlerine son verilen arkadaşlarımızın hiçbirinin sigorta işlemleri yapılmamış. Arkadaşlarımız 4 aydır orada çalışmalarına rağmen, sigorta işlemleri 1 ay 4 gün önce başlatılmış. Eğer bu arkadaşlarımız işe başladıkları gün sigortaları yapılmış olsaydı, bugün hepsi en azından belli bir miktarda tazminat alabilecekti. Ancak şu anda hiçbiri herhangi bir tazminat alamıyor. Bu devlet eliyle yapılan bir hukuksuzluktur. Adında 'adalet' olan bir partinin adaletsizliğidir. 



Peki biz ne yapacağız? Bugün bu konuyla ilgili Meclis'e bir soru önergesi vereceğiz. Aynı zamanda bu konunun Meclis'te konuşulması için de araştırma önergesi vereceğiz. 

Dün orada çalışan gazeteci arkadaşlarımızı aradım. 'Haklarınızı alabildiniz mi' diye sordum. Bana verdikleri bilgiler de bunlardır. Hiçbir arkadaşımız herhangi bir ödeme alamadı. Tamamı 18. maddeden atılmış. Ama herhangi bir hak talebinde bulunamıyorlar. Özellikle Akın İpek döneminde çalışanların tamamı da farklı maddelerden işten çıkartıldıkları için hiçbiri tazminat alamdığı gibi işsizlik maaşı almalarının da önüne geçildi. 



AKP, bu medya organlarına el koyduğu günden beri adaletsizliği en üst seviyeye çıkarmış durumda. Adeta bu kurumlarda çalışanlara düşman hukuku uygulanıyor.  



TÜİK verilerine göre, şu anda Türkiye'de 7000 gazeteci işsiz. Bununla ilgili Meclis Genel Kurulu'nda yaklaşık 1 ay önce konuşma yaptım. Bu rakamın sektörün yüzde 30'una denk geldiğini söyledim. Bunun temel nedeni şu; AKP, muhalif medyayı dört şekilde bastırıyor. Yargı, patronlara yaptığı baskı, reklam firmaları üzerinden yaptığı baskı ve fiili engellemeler yoluyla medyayı baskı altına alıyor. Muhalif medyanın yaşamasına izin vermedikleri için işsizlik bir bakıma oradan da artıyor. Bir de havuz medyası denilen medya yöntemiyle, bir patron 3-4 gazete ve televizyonun sahibi olabiliyor. Havuz haberi sistemini geliştirerek 1 kişiyi aynı anda 3-4 gazetede ya da televizyonda çalıştırabiliyorlar. Bu da sektörün daralmasına yol açtı. Bu konuların tekrar ele alınması ve havuz haberciliği sisteminin ortadan kaldırılması gerekiyor. 



Çıkardıkları gazeteler satmıyor, yayınladıkları televizyonlar izlenmiyor. Bu yüzden yeterince reklam da alamıyorlar. Reklam alamayınca istihdam da azalmaya başlıyor. Kamu bankalarından ve kamu kuruluşlarından aldıkları reklamlar ise artık en üst seviyeye ulaşmış durumda. O da bu yayın organlarını ayakta tutuyor ama büyümelerine olanak vermiyor. Bu da sektörde yeni istihdamın oluşmasını engelliyor.



Biz ilk olarak haber havuzu sisteminin ortadan kaldırılması ve Çalışma Bakanlığı'nın bu konuda daha sıkı denetimler yapması için bir kanun teklifi vereceğiz. Öncelikle Kanaltürk ve Bugün TV'de kayyum döneminde işe alınan ve Akın İpek döneminde çalışan arkadaşlarımızın haklarının ödenmesi için bir soru önergesi ve araştırma önergesi vereceğiz. 'Hükümet neden bu haksızlıkları uyguluyor ve neden bu haksızlıklara göz yumuyor' diye sormak için bu konunun takibindeyiz."



İpek Medya neden kapatıldı, işsiz kalan gazeteciler haklarını alabilecekler mi? - Resim : 3



Turgay Olcayto - TGC Başkanı



"Dünyanın her yerinde gazeteci halkın gözü, kulağı, dilidir. Halk adına iktidarı eleştirir, kamu görevlilerini eleştirir, ülkede kamuoyunun gerçekleri, gelişmeleri öğrenebilmesi için çaba harcar, aracı olur. Bütün bunlar dikkate alındığında gazetecilik onurlu bir meslektir. Halkların sesidir. Bir iktidar bu sesi kısmaya, görmezden gelmeye çalıştığı zaman elbette ki o yazılı ya da görsel yayın organı artık tek notalı ses verdiği için tek tip haber ve güdümlü manşetler yaptığı için ilgi görmez ve yayın piyasasında reytingi düşer. İpek Medya'da da aşağı yukarı olan budur. Kayyumlar el koymuştur.



İpek Medya Grubu'nun ekonomik durumunu düzeltmeleri gerekirken ilk hamleleri medya grubundan basın emekçilerini çıkarmak olmuştur. Bir hafta içinde 81 arkadaşımız kendilerini kapı önünde işsiz bulmuşlardır. Kayyumlar daha sonra ayrılanların yerine yeni elemanlar almışlardır. Biz yeni alınan elemanların sayısını, nasıl bir ücret ödendiğini bilebilmek durumunda değiliz. Çünkü bütün bunlar kayyumların gözetiminde kapalı kapılar ardında gerçekleştirilmiştir.



Şimdi sırasıyla iki televizyon kanalını Kanaltürk ve Bugün TV ile Bugün gazetesi, Millet gazetesi zarar ediyor gerekçesiyle kapatılmış ve sermaye piyasasına bildirilmiştir. Buradaki tuhaflık bir grubun parasal sıkıntılarını çözmek için atanan kayyumların söz konusu kapatılma nedeniyle yeni aldıkları çalışanları da işsiz olarak ortada bırakmalarıdır. İpek Medya Grubu’nun düzeltilmesi gereken bütçesi büsbütün zarara uğratılmış olacaktır. İktidara bağlı medya grupları, yanlış yönetimleri nedeniyle çalışanların sıklıkla işten çıkarıldığı bir mecra haline gelmiştir.



TÜİK’in rakamları doğrudur. Ancak bu rakamların son işten çıkarılan meslektaşlarla daha yukarılara tırmandığı açıktır. Net bir rakam söylemek çok zordur. TGC’nin de, TGS’nin de eline ulaşan rakamlar tam gerçeği anlatmıyor.



TGC her konuda olduğu gibi basın emekçilerinin hakları ve sosyal güvenceleriyle ilgili konularda çalışmalar yapmaktadır. Gazetecilere ücretsiz hukuk danışmanlığı hizmeti vermekte, ayrıca gazetecilerin sorunlarını görünür kılmak için toplantılar düzenlemekte ve açıklamalar yapmaktadır. Bu konunun asıl muhatabı ise Türkiye’de yok edilmek istenen sendikalardır.



Türkiye Gazeteciler Cemiyeti basın emekçilerine ilişkin bütün konularda olduğu gibi işsizlik konusunda da Türkiye Gazeteciler Sendikası ve DİSK’e bağlı Basın-İş Sendikasıyla bu sorunu da gündemine almış ve çalışmalarını sürdürmektedir."



 



Canan Kaya / Medyatava



[email protected]


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin