Hürriyet Kelebek yazarı Onur Baştürk, son dönemde yaşadığı olaylar gündem düşmeyen Demet Akalın'ı kaleme aldı.
Onur BAŞTÜRK / HÜRRİYET
İnişli çıkışlı bir ‘Türk rüyası’: Demet Akalın
Tam “evli mutlu çocuklu” formatına alışmıştık ki, Demet Akalın’ın hayatı yeniden altüst oldu. Bu kez mesele yolun başındaki gibi aldatılmak değildi, daha hayat gailesi şeylerdi: Borç, haciz... Peki bir Türk rüyası Demet Akalın nasıl bugünlere geldi? İşte onun parlak hikayesi...
Hani “Amerikan rüyası” denen bir şey vardır ya. Çok çalışmakla
bireyin istediği refaha, isterse de şöhrete kavuşabileceğini
söyleyen o kült Amerikan pazarlaması. Demet Akalın da aslında
(varsa öyle bir şey) “Türk rüyası”nın bir örneği.
Öyle ki, gözümüzün önünde bunu gerçekleştirdi Demet. 1990 yılında
annesinin bizzat elinden tutup yazdırdığı Yaşar Alptekin mankenlik
kursuyla başlayan eğlence dünyası macerası onu ta bugünlere kadar
getirdi. Elbette Demet fırsatları görüp değerlendirmeyi de
bildi.
Misal: Mankenlikle yetinip o meslekte kalmaya devam edebilirdi.
“Şarkı da söyleyeyim” dedi ve bir anda o yola baş koydu.
Şarkıcılığı da sıradan kalabilir, hatta üç gün sonra unutulabilirdi
de... Ama öyle olmadı.
Çünkü o noktada devreye yaşadığı aşk hikayesi girdi. Doğruya doğru;
eğer insanların diline dolanan, onların kalbine işleyen, bir de
sizi mağdur gördükleri bir hikayeniz varsa daha sağlam yer
edinirsiniz zihinlerde/gönüllerde.
Demet Akalın da (“Senin Anan Güzel mi?” şarkısının klibinde de
zamanında yer almış) İbrahim Kutluay’la yaşadığı aşk hikayesinde
mağdur olmuştu.
Evlenmelerine pek az kala ayrılmışlardı. O günlerde katıldığı Hülya
Avşar Şov’da şöyle aktaracaktı duygularını Akalın: “5 Temmuz’da
evlenecektik, ama o bir anda evlilikten ürktüğünü söyledi.
Erkeklerde böyle bir durum oluyor.
Benim de bu sözler gücüme gitti ve ayrıldık.” O sırada onun
duygularını kendi yaşadığı hikayelerle paralel bulan stüdyodaki
seyirci şöyle haykıracaktı: “Biraz daha bekleseydin?”
Demet’in yanıtı, ona sonradan layık görülen “dobra” sıfatının ilk
emaresiydi sanki: “Dört sene olmuş anacım, daha ne bekleyeyim.”
Yazının devamını okumak için TIKLAYIN