Sözcü gazetesinden Soner Yalçın'ın yazısı
İmam Hatipler özelleştirilsin
Cumhurbaşkanlığı seçimi ne zaman?
18 Haziran 2023.
Yani, daha 20 ay var.
Peki, muhalefetin ve medyanın gündeminde sürekli -kahve muhabbeti tadında- “Cumhurbaşkanı adayı kim olacak” polemiği niye var?
Hadi iktidar medyasını anlıyorum; yazacak konuları yok ve keza Millet İttifakını parçalamak istiyorlar.
Muhalefet medyasına ne oluyor? “Gündemi saptırma” tuzağına niçin düşüyor? Bunda Meral Akşener'in açıklamaları da etkili oluyor ne yazık ki…
Aslında… İşin özünde “siyaset yapma” konusunda -hata demeyeyim- kolaycılık var; siyaset mühendisliği politikayı teslim aldı. Herkes -kıymeti kendinden menkul- kamuoyu araştırmaları- istatistikler üzerinden “siyasi hesap” yapıyor!
Oysa, “mühendislik” yeniyi inşa etmektir; yeniyi inşa edecek “program” ortaya çıkarmaktır: İktidara geldiğinizde ne yapacaksınız; hangi politikaları/ ilkeleri yürürlüğe koyacaksınız?
Bu soru, popülist demeçler dışında pek konuşulmuyor, tartışılmıyor. Ortada bir manifesto göremiyorum!
Mesela… Türkiye'nin en temel sorunlarından biri eğitim değil mi? AKP iktidarının ne derece başarısız olduğunu 20 yıllık süreçte görüldü. Muhalefet bu konuda ne/neler yapacak? Var mı programı? Görmedim ben…
Ana muhalefet partisinin, “Milli Eğitimi tarikatlar yönetiyor” gibi haklı tespitlerini okuyorum. Peki mesele sadece,“Ahmet'i Ayşe” veya “Zeynep'i Mehmet” ile bürokrat değişimi mi? Köklü çözüm/ program aranması gerekmiyor mu?
Bakınız:
SÜREKLİ YAKINMA
Türkiye'de eğitim politikası mutlaka din/inanç temelli tartışılıyor.
Ne zaman konu tartışmaya açılsa geçmişe dönük laf kalabalığı yapılıyor:
Atatürk dönemi şöyleydi…
İnönü dönemi böyleydi…
Her konuda olduğu gibi eğitim programında da geçmişi tartışmaktan ileriye dönük çözüm odaklı farklı bakış açısı geliştiremiyoruz.
Eğitim konusunda, -artık çökmüş AKP iktidarı gibi- tek yönlü bakmayı bırakıp köklü çözümler üretmek zorundayız.
“Milli Eğitimi tarikatlar ele geçirdi…”
“Milli Eğitimi tarikatlar yönetiyor…”
Bunlar teşhis. Asıl üzerinde durulması gereken, çözüm ne? Dünya bu işi nasıl halletti?
Ülkelerin uygulamalarında eğitim-din konusuna bakışları farklı. Örneğin:
ABD'de kamu bütçesinden finanse edilen devlet okullarda her türlü dini faaliyet yasak.
Buna karşılık özel okullarda ve bilhassa çoğu özel vakıflara ait olan üniversitelerde, dini eğitim serbestçe uygulanıyor. Ancak burada temel konu şu:
ABD'de kilise ve devlet arasında yüksek ve aşılmaz duvar var. Vergilerle hiçbir dini aktivite ya da kurum desteklenmiyor. Yani, dini okullara –öğretmen maaşları dâhil- mali destek sağlanmıyor.
Fransa'da da benzer yaklaşım var.
Kuşkusuz… Din eğitim- öğretimi hakkı, din ve vicdan hürriyeti gereğidir. Bu hakkın kullanımı bütün ülkelerde aynı değildir; ülkeden ülkeye değişebilmektedir. Din dersi devlet okullarında Almanya'dan Hollanda'ya isteğe bağlıdır; Avusturya'dan Yunanistan'a ise zorunludur. Vs.
Peki, Türkiye'de artık kangrene dönüşmüş, din dersi dahi olmak üzere eğitim politikası konusunda muhalefetin önerisi/ programı var mı?
AMERİKAN SİSTEMİ
Fransa'dan örnek vermeyeyim; kimileri “laikçi” diye bu ülkeye mesafeli bakıyor!
“Kıbleleri” ABD'den örnek vereyim; orta yol bulayım:
Din-devlet ilişkilerini düzenleyen temel ilke, Federal Anayasa'da şöyle yazar:
“Devlet, dini tesis eden ya da dinin özgürce uygulanmasını kısıtlayan hiçbir kanun yapamaz.”
İşte ABD; din-devlet ilişkilerini devlet okullarında din eğitimini verip verilmemesi, devletin dini okullara mali yardım yapıp yapmaması gibi hususları bu hükme göre tanzim ediyor. Ve:
Amerika'da din eğitimi konusunda devlet, hiçbir ödev yüklenmez, din eğitimini tamamen bireysel ve toplumsal alana bırakır.
Türkiye'de bu Amerikan eğitim-öğretim sistemi uygulanabilir mi? Yani, kamu ile özel ayrılabilir mi?
Mesela, İmam Hatipler özelleştirilebilir mi? Bu okullar sadece tarikatlar-cemaatlere-vakıflara ait olsun; tüm giderleri onlar karşılasın. Devlet ise bu okullarda sadece denetleme görevi yapsın…
Keza: Diğer tarikat-cemaat- vakıf okullarına da devlet ödeneği/ devlet finansı kesilsin. Görüyoruz ki; tarikatlar devlet parasıyla kendi anlayışlarına uygun eğitim veriyor! Buna dünyada kimse izin vermez…
Yüz senedir yapılan tartışmalar bu uygulamayla son bulabilir. Muhalefet, bu cesur tartışmayı yapabilir mi? Yoksa, “Cumhurbaşkanı adayı kim olacak” gibi ekran geyiklerine kapılıp gün geçirmeye/ zaman öldürmeye devam mı edecek?