Teksas Üniversitesi MD Anderson Kanser Merkezi’ndeki kendi laboratuvarında yaklaşık 30 yıldır araştırmalarını sürdüren Türk bilim insanı ve İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Özpolat, geçtiğimiz ay ekibiyle birlikte dünyanın en önemli araştırma merkezlerinden biri olan Houston Methodist Araştırma Enstitüsü’ne transfer oldu. Prof. Dr. Özpolat, MD Anderson’da yaklaşık 10 yıldır üzerinde çalıştıkları iki hedefe yönelik kanser ilacının patentini aldıklarını ve bu ilaçları Türkiye’de üreterek ülkemize mal etmek istediklerini söyledi.
Sağlık Bakanlığı’nın ev sahipliğinde 20-22 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirilen Türk Dünyası Tıp Kurultayı’na katılmak üzere ABD’den Türkiye’ye gelen Prof. Dr. Özpolat, Ankara Üniversitesi’nden meslektaşları ile 10 yıldır üzerinde çalıştıkları iki farklı hedefe yönelik kanser ilacının hayvan deneylerinden başarıyla geçtiğini, hastalarla yapılacak klinik faz çalışmalarını Türkiye’de gerçekleştirerek bu ilaçları ABD değil, Türkiye’nin kanser ilacı olarak tıp dünyasına kazandırmak istediklerini söyledi.
AKCİĞER, MEME VE PANKREAS KANSERLERİ
İlaçlardan biri, kanser hücrelerinin kontrolsüz çoğalabilmek için sağlıklı hücrede yer alan çöp proteinleri yok etme mekanizmasını durdurarak akciğer, meme, pankreas gibi yaygın görülen kanserlerin tedavisinde kullanılacak. Diğeri ise insanların yüzde 30’unda görülen ve bağırsak, meme, pankreas gibi ölümcül kanserlere neden olabilen KRAS mutasyonunu hedefliyor. Prof. Dr. Özpolat ve ilaçlardan birinde ortak çalıştığı Ankara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Ana Bilim Dalı Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Emin Büyükbingöl, bu tarihi gelişmeyle ilgili Demirören Haber Ajansı’na önemli açıklamalarda bulundu.
"ÇALIŞMALARI BURADA SÜRDÜRECEĞİZ"
Bu projenin Türkiye için tarihte ilk olduğunu anlatan Prof. Dr. Özpolat, Türkiye'nin kanserde hedefe yönelik ilk akıllı ilacı olacağını söyleyerek bozuk proteini hedefleyen ilaçla ilgili çalışmalara yaklaşık 10 yıl önce MD Anderson’da başladıklarını kaydetti. Hayvan deneylerini başarıyla tamamladıkları ilaçların hastalar üzerinde deneneceği faz çalışmalarının Türkiye’de yapıldığı taktirde bu ilaçların Türkiye menşeili olarak piyasaya çıkabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Özpolat, şu bilgileri verdi:
“Ankara Üniversitesi ortaklığında çalışmalarımıza devam ettik. Patentini MD Anderson’da aldık. MD Anderson Amerika'daki en önemli kanser merkezi. Bunu orada da yapabilirdik. Ama biz bunu orada yaptığımızda Amerika'ya ait bir ilaç olacağı için bunu Türkiye'ye mal etmek istediğimiz için bu yolu seçtik. Zaten Türk araştırmacılar bu projede çalıştılar. Türkiye'ye ait bir 'Hedefe yönelik kanser ilacımız olsun' istedik. Hakikaten tarihte dönüm noktası olacak diye düşünüyoruz. Gerçekten çok etkili bir ilaç, hedefe yönelik ve yan etkisi kesinlikle olmayan bir ilaç hayvan deneylerinde bulduğumuz sonuçlara göre .Meme, akciğer, pankreas kanserinde etkili olduğunu bulduk"
SADECE KANSER MEKANİZMASINI HEDEFLİYOR
İlacın yan etki profilinin çok düşük olmasının sadece kanser hücresindeki mekanizmaları hedeflemesinden kaynaklandığını kaydeden Prof. Dr. Özpolat, "Normal hücrelere etkisi yok, çünkü normal hücrelerde böyle bir mekanizma yok. Kanser hücreleri çok hızlı büyüdüğü için sürekli düzgün katlanamayan bozuk proteinler oluşuyor ve çöp protein diyoruz biz bunlara. Bunlar, hücrelerin bölünmesini önlüyor. Kanser hücreleri bu bozuk, katlanamayan proteinlerden kurtulmak için bir mekanizma geliştirmiş. (Bunu yok edip kontrolsüz çoğalmaya başlıyor). Bu mekanizma, normal hücrelerde yok. Bizim ilacımız özel bir yolağı bloke ettiği için sadece kanser hücrelerine spesifik etki yapıyor. Dolayısıyla yan etkisi de olmuyor" dedi.
"5 YILA KADAR PİYASADA"
Çalışmalarıyla ilgili Sağlık Bakanlığı ve Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) ile görüşmelerin sürdüğünü kaydeden Prof. Dr. Özpolat, bugün bulunan yeni bir ilacın (molekülün) hastalara ulaşmasının yaklaşık 15 yıl sürdüğüne dikkat çekti. Prof. Dr. Özpolat, “Biz yaklaşık 10 yıldan beri bu ilacın üzerinde çalışıyoruz. Ankara Üniversitesi ve MD Anderson Kanser Merkezi ortaklığı ile. Bu ilaç artık hastalara gidebilecek düzeye geldiği bilimsel olarak ispatlamış bir ilaç. Şu an Faz 1’e (hastalar üzerinde yapılacak klinik araştırmaların ilk aşaması) gitmek için yaklaşık 2 yıllık bir süremiz var. Bunun için tabii ki araştırma fonları da gerekiyor.
Çok daha geniş kapsamlı toksikoloji çalışmalarının yapılması gerekiyor. Onun dışında ilacın saf olarak hastalara verilir bir şekilde üretilmesi gerekiyor. Buna biz GMP diyoruz. Bütün çabalarımız bu ilacı Sağlık Bakanlığı’nın da izniyle Türkiye'de Faz 1’e taşıyabilmek. Bunu başarırsak 2 yıllık Faz 1 aşamasının sonunda daha sonraki 3 yıl içinde de diğer faz aşamalarını tamamlayıp onay alınabilir duruma geleceğini düşünüyorum. Böylece hastalarda da kullanılmaya başlanabilecek" diye konuştu.
ABD'DEKİ İLAÇTAN DAHA ETKİLİ OLACAK
Diğer ilacın ise bilim dünyasının uzun yıllardır üzerinde çalıştığı ve pek de başarılı sonuçlar alamadığı KRUS gen mutasyonunu hedefleyen bir araştırma sonucu geliştirildiğini anlatan Prof. Dr. Özpolat, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir başka ilacımız daha var. Onu da yine Ankara Üniversitesi ile ortak geliştirdik, Prof. Dr. Mehmet Büyükbingöl ile birlikte çalıştık. Bu ilacın patenti Türkiye'den alındı. Bu ilaç da en eski onkojenlerden (kanser gelişimine katkıda bulunan, mutasyona uğramış gen) birisi olan KRAS mutasyonuna karşı etkili. Uzun yıllar hedeflenemeyen bir mutasyondu, daha yeni Amerika'da bir ilaç çıktı ama o da belirli bir mutasyonu taşıyan yüzde 30 gibi çok daha sınırlı bir hasta grubunda etkili olabiliyor. Bizim ilacımız yani KRAS baskılayıcı molekülümüz, bütün mutasyonlara karşı etkili. Bu ila. daha çok pankreatik kanserler başta olmak üzere insan kanserlerinin yüzde 30'unda kullanabilecek. Çünkü KRAS mutasyonu 3 kişiden 1’inde görülebiliyor. Mutasyon sadece kanser hücrelerinde olduğu için bu da kanser hücrelerine spesifik bir şekilde çalışıyor. Normal hücrelere etki etmeyeceği için pek bir yan etki görmeyi düşünmüyoruz"
"TÜMÖRÜN GERİ GELMESİ GÖRÜLMEDİ"
En zor, en çok yayılabilen agresif türler üzerinde ilaçlarını denediklerini kaydeden Prof. Dr. Özpolat, hayvan deneylerinde ileri evre kanserlerde de başarılı sonuçlar almalarının heyecan verici olduğunu vurgulayarak sözlerini şöyle noktaladı: "Hakikaten tümör büyümesini durdurdu bizim çalışmalarımızda. Hayvanlarda tümörün geri gelmesi yani relaps da görülmedi. Üç ya da dördüncü evre yani geç dönem kanserlerde de kullanılabilecek anlamına geliyor bu. Yerli kanser ilacınızın olması, ekonomik açıdan da çok önemli. Zira Türkiye yaklaşık 5 milyar dolar para harcıyor ilaçların ithali için. Dünyada kanser ilaçlarına harcana para milyarlarca dolar, yıllık 100 milyar dolar civarında tutuyor. Bu ilaçlar Türkiye'de geliştirildiğinde, marketten yüzde 1'lik bir pay alsa bile, Türkiye'ye girdisi milyarlarca dolar düzeyinde olacak."