Gelecek Partisi, bugün Ankara'da Etimesgut 2. Olağan İlçe Kongresi'ni yaptı. Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, yerel seçimler ittifak ihtimaline ilişkin, "İnsanları, iktidarı ve iktidar sahiplerini iyiye, hayra davet etmek için siyaset yapıyoruz. Eğer onlarda olumlu bir adım görürsek, gerçek bir çete mücadelesi yürütürlerse, eğer özgürlükleri arttıran, yasakları azaltan bir adım görürsek, evet onlarla da görüşür, onlarla da siyasetimizin gereği olarak olumlu olan her şeye destek veririz. Ama asla iktidarın payandası konumunda kalmak isteriz. Önce eylemi görmek isteriz. 4 aylık karneleri çok kötü söyleyeyim. Karneleri düzelirse 'iyi yaptınız' deriz... Bir ittifak ihtimali olma durumunda da bütün partilere kapımız açıktır. Hiç Kimseyi dışlamıyoruz hiç kimseyi kenarda tutmuyoruz" dedi.
Davutoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
BU EKONOMİK KRİZİN ARKASINDA DIŞ MİHRAK FALAN YOK
Bütün bunların arkasındaki faktör ne? Seçimden önce Türkiye'deki ekonomik krizlerin hepsine ne diyorlardı? 'Türkiye yüzyılını engellemeye çalışan dış mihraklar' diyorlardı. Ortada dış mihrak kaldı mı? Son bir dış mihrak kalmıştı İsrail Başbakanı Netanyahu. Yani Mavi Marmara'da 10 kardeşimizi şehit eden Netanyahu... Mescid-i Aksa'nın işgalci çizmesiyle çiğnenmesine teşvik eden Netanyahu'nun elini Sayın Erdoğan, Birleşmiş Milletler'de, New York'ta sıktı. Hem de tebessüm ederek sıktı. Kimdi dış mihrak? ABD Başkanı Biden'dı. G-20'de Biden'e ne kadar mesaj gittiğini tahmin edemezsiniz? Onunla da el sıkıştı... Arkadaşlar bu ekonomik krizin arkasında dış mihrak falan yok. Bu ekonomik krizin arkasında bunların cehaleti, bunların yolsuzlukları bunların israfları var. Acı bir tablo ile karşı karşıyayız. Şu anda Türkiye'de nüfusun yüzde milli gelirin yüzde 40'nı alıyor.yani 850 bin kişi geri kalan 84 milyon 250 bin kişinin payının yarısını alıyor... Dünyada ekonomik gelir adaleti en bozuk ülke biziz. Çünkü Kur Korumalı Mevduatla faizcileri tefecileri desteklemek için yandaşlarına kaynak aktarmak için Kur Korumalı Mevduatla 700 milyar Türk Lirası dağıttılar bu nu da hazineden ödediler.
SÜLEYMAN SOYLU'YU BU ÜLKENİN EN GÜÇLÜ ADAMI HALİNE KİM GETİRDİ?
Şimdi burada bakanların isimlerini sorsam, üç veya dört bakan biliriz değil mi? Ama size son dönemde kendisine operasyon yapılan, sosyal medyada birtakım ifşaatlarda bulunan ya da sokak ortalarında çatışan mafya liderlerini sayın desem bakanlardan daha çok isimler aklınıza gelir. Saymayayım isimlerini, reklamını yapmayayım bu çetelerin. 2016'da biz ayrıldığımızda tek bir çete var mıydı sokaklarda? Süleyman Soylu, eski İçişleri Bakanı bütün ekibiyle tasfiye ediliyor. Allah aşkına gören de der ki, 'Herhalde bu parti iktidardan gitti yerine yeni bir Cumhurbaşkanı geldi.' İçişleri Bakanı eski İçişleri Bakanı ile ilgili ne varsa tasfiye diyor. İyi yapıyor mu, yapıyor. Peki ama daha önce onlara kim izin verdi. Süleyman Soylu'yu bu ülkenin en güçlü adamı haline kim getirdi? Onun etrafında çeteleşmelere kim izin verdi?
BİR ÖNCEKİ BAKAN MÜLAKATI MÜLAKAT GİBİ YAPMAMIŞ DEMEK Kİ
Milli Eğitim Bakanı’nın açıklamasını iyi takip edin. Geçen dedi ki, 'Mülakatı mülakat gibi yapacağız.' Ne demek bu biliyor musunuz? Bir önceki bakan mülakatı mülakat gibi yapmamış demek ki. Torpillileri almış geri kalanı almamış. Dünde dedi ki, 'Kul hakkına girmeyeceğiz' demek ki bir ilerleme var. Demek ki mülakatta birilerini eleyip kendi damadını yakınlarını çocuklarını kadroya almak kul hakkıymış öyle mi? Yeni mi öğrendin ey Bakan bunu, yeni mi öğrendin. Sen o bakanlıkta müsteşarlık yaptın. Hepiniz bu işin içindeydiniz. Neden bizim damatlarımız çocuklarımız kimse tarafından bilinmez de sizinkiler bütün hayat hikayeleriyle her an kamuoyundadır.
NEDEN BU ÇOCUK TUTUKLANDI DA O ÇOCUĞU BU HALE GETİREN SİSTEM TARTIŞILMIYOR
Liseli bir öğrencinin elindeki Atatürk fotoğrafıyla uygunsuz hareketlerine ilişkin ise Davutoğlu, “Türkiye'nin en seçkin kurumlarından birinde bir gencimiz bunu yapıyor. İktidarın iki şeyi sorması gerekir. Bu kurumlar bu hale nasıl düştü? Nasıl en seçkin öğrenci diye getirdiğimiz ve yeni bir nesil yetiştireceğiz dediğimiz yere bu geldi. Çünkü Sayın Erdoğan bir toplantıda 'Biz kindar nesil, kinine sahip çıkan nesil yetiştireceğiz' demişti. Problem bu... Bizimle görüşmekten korkan İmam hatiplerle ilgili dernek yöneticilerinin, vakıf yöneticilerinin şimdi bir düşünmesi lazım. Neden bu çocuk tutuklandı da o çocuğu bu hale getiren sistem tartışılmıyor. Neden bu çocuk tutuklandı? Bir sebebi de ne biliyor musunuz? Çünkü aynı yaşta Cumhurbaşkanı'na hakaret eden çocuklar da tutuklandı. Biz bunları karşımıza alıp konuşacağız, eğiteceğiz. Ben de bir eğitimciyim... Tek bir çocuğun kaybı insanlığın kaybıdır.... Birçok iktidara yakın isim benim bu mesajı göndermemden sonra doğrudan dolaylı mesaj gönderip teşekkür ettiler. Ama bana teşekkür edeceklerine şimdiye kadar görüşmekten korktukları eski başbakanım dedikleri birine teşekkür edeceklerine sayın Erdoğan'a ve bugün Milli Eğitim’i yönetenlere sorular sorsunlar. İktidara, sahiplerine soru sormaya cesareti olmayanların bize teşekkür etmeye hakları, yetkileri yoktur. O hale gelmiş olan bütün gençlerimiz için yüreğim yanıyor.
HİÇ KİMSEYİ DIŞLAMIYORUZ
Biz iktidarı cezalandırmak, insanları cezalandırmak için siyaset yapmıyoruz. İnsanları, iktidarı ve iktidar sahiplerini iyiye, hayra davet etmek için siyaset yapıyoruz. Eğer onlarda olumlu bir adım görürsek, gerçek bir çete mücadelesi yürütürlerse, eğer özgürlükleri arttıran, yasakları azaltan bir adım görürsek, evet onlarla da görüşür, onlarla da siyasetimizin gereği olarak olumlu olan her şeye destek veririz. Ama asla iktidarın payandası konumunda kalmak isteriz. Önce eylemi görmek isteriz. 4 aylık karneleri çok kötü söyleyeyim. Karneleri düzelirse 'iyi yaptınız' deriz. Karne bozulursa, sonuna kadar mücadele ederiz... Parti yönetimimizde aldığımız karar mucibince Türkiye'nin her yerinde ittifak ihtimalleri mahfuz tutulmak üzere kendi logomuzla seçime girmeye hazır hale geleceğiz. Ama bir ittifak ihtimali olma durumunda da bütün partilere kapımız açıktır. Hiç kimseyi dışlamıyoruz hiç kimseyi kenarda tutmuyoruz.