Ozan Yayıncılık tarafından yayına hazırlanan 'Yaralı Yonca/Nefel a Birînda' isimli kitap geçtiğimiz haftalarda raflardaki yerini aldı.
Gazeteci Faruk Balıkçı ve gazeteci-yönetmen Ruhi Karadağ tarafından kaleme alınan kitap, uzun ve titiz bir çalışmanın ürünü olarak okurla buluştu.
Uzun bir süredir Türkiye gündeminden düşmeyen ve ikinci yılına giren 'Çözüm Süreci'nin ele alındığı kitabın 'çözümün parçası olacağı ve herkesin birbirini daha kolay anlamasını sağlayacağı bir alan çalışması' olduğu belirtiliyor.
Faruk Balıkçı ve Ruhi Karadağ, üç farklı zaman aralığında Kandil'e gidip, bizzat oradaki yaşama dokundu ve 'Çözüm Süreci'nin dağdan nasıl göründüğünü anlamak/anlatmak adına gözlem yaptılar. Çözümün asıl tarafı ve bu güne kadar hiç konuşmamış olan gerillalara hem süreci sordular hem de dağlardaki hayatı ve hayata dair her şeyi konuştular.
- Öcalan'ın 'Silahlara Veda' deklarasyonu onlar için ne anlam ifade ediyordu?
- Bu deklarasyonun ardından geri çekilme süreci nasıl gerçekleşti, neler yaşandı?
- Medya Alanlarına dönerken kadrolar nelerle karşılaştılar, tavırları ve ruhsal şekillenmeleri nasıldı?
- Sürecin geldiği aşamayı nasıl değerlendiriyorlar, ne bekliyorlardı?
- Süreç Barış’la sonuçlanırsa neler yapmayı planlıyorlardı?
- Savaş ne? Barış ne? Özgürlük ne? Aile ne? Aşk ne?
- Beritan; 'Kadın savaşırken bile düşü barıştır, bunca yıl dağlarda savaşmamın sebebi savaşa âşık olmamdan kaynaklanmıyor' derken ne anlatmaya çalışıyordu?
'Yaralı Yonca/Nefel a Birîndar' bütün bu soruların yanıtı olacak bir kitap ve bu düzeyde kapsamlı ilk çalışma.
Otuz yılı aşkın bir zamana yayılan bu sıcak savaşın, kanla örülüp duvar çekilen ve görünmez kılınan tarafındakilerle, sözlü tarih söyleşmelerinin yanı sıra, sorunsalın sosyolojik ve psikolojik boyutunu da irdelemeye çalışan bu kitap dağdakilerin hayat hikâyelerine dalarak duygulara da dokunuyor.
Kitap bilmediklerimizi anlatmanın yanısıra, önyargılarımızı kırma ve duygularımızı esnetme noktasında da önemli mesajlar içeriyor.
'Yaralı Yonca/Nefek a Birînda' için ne dediler?
Sırrı Süreyya Önder: Barış demenin, barışın arkasında durmanın gerektirdiği bazı ilkeler var. Onurlu bir barışın nasıl gerçekleşeceğini; o savaşı yapan, o savaşın sonunu getirenler ve en önemlisi de o savaştan en çok zarar görenler belirleyecek.
Ragıp Duran: Susanlar konuşursa barış… Balıkçı ile Karadağ, görsel malzemeyle de süsledikleri bu çalışmada, işte savaşın ve barışın diğer tarafı olan gerillayı gündeme getiriyor. Hem de kendi doğal mekânlarında. Üstelik kuru siyasi muhabbet yok, canlı, insani, renkli portreler ve anlatım var.
Ruşen Çakır: Bilgi açlığını giderme açısından sahici bir katkı. Faruk ve Ruhi mikrofonlarını, Kürt siyasi hareketinin dağdaki kadrolarına uzatıyorlar. Türkiye, Kürt olmak gibi konulardaki görüşleri, barışın ve kalıcı bir çözümün nasıl mümkün olabileceği konusunda değerli ipuçları sunuyor.