Demirköy ilçesi İğneada beldesinde 5 Eylül'de kuvvetli yağışta Longoz Ormanları'ndaki Sisli Vadi'deki turistik bungalov evlerin olduğu bölgede sel meydana geldi.
Dere içinde kurulan bungalov evlerde tatil yapan doktor Selman Bağışlar ve eşi Mihriban Bağışlar, Suna Duman, emekli öğretmen Raile Şimşek, eşi Ahmet Baki Şimşek ile tesis müdürü Ümit Solmaz, sel nedeniyle öldü.
'Sisli Vadi' adıyla kurulan ve sele kapılan 18 bungalov evin ise ruhsata aykırı olarak inşa edildiği tespit edildi.
YIKIM KARARINA RAĞMEN SOSYAL MEDYADA REKLAM YAPTILAR
Özel İdare tarafından mühürlenen işletme hakkında yıkım kararı verildi. Ancak tesisin 'Sisli Vadi' adı altında sosyal medyada tanıtımı yapıldı. Bungalov evlerin vergi levhasında faaliyet alanı olarak 'karma çiftlik' olarak gösterildi. 'Bitkisel veya hayvansal üretim konusunda uzmanlaşma olmaksızın üretim' adıyla faaliyet yürüttüğü ortaya çıkan tesislerin tanıtımı, sosyal medya hesaplarından, 'Doğada uyanmak, doğaya uyanmak', 'Oksijeni bol, stresi az' ifadeleri ile yapıldığı ortaya çıktı.
DİLEKÇE VE İFADE ORTAYA ÇIKTI
Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın sürdürdüğü soruşturmada firmanın sahibi Bülent Bayrak hakkında 'taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma' suçundan gözaltı kararı verildi. Keşan'da yakalanan Bayrak ile firma yöneticileri Sevcan Ulutürk ile Canan Aydın, tutuklandı. Bayrak'ın yakalanmadan önce Demirköy Cumhuriyet Savcılığı'na yazdığı dilekçe ile tutuklandığı sırada Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı'nda verdiği ifadelere DHA ulaştı. Dilekçesinde sağlık sorunları nedeniyle teslim olmadığını söyleyen Bayrak, savcılık ifadesinde ise "Şirket işlerini ayarlamadan yakalanamaz ya da tutuklanamazdım. Bu sebeple adli mercilerin çağrılarına icabet edemedim" dedi. Bayrak'ın 15 Eylül'de Demirköy Cumhuriyet Savcılığı'na gönderdiği dilekçede, "05.09.2023 tarihinde Sisli Vadi olarak bilinen bölgede yaşanan sel felaketi ve elim can kayıplar sonrası şahsıma yönelik soruşturmalar ve gözaltı karanını duymuş bulunmaktayım. En kısa sürede gelip sayın makam huzurunda tabii ki ifade vereceğim" ifadeleri yer aldı.
"500 YILIN FELAKETİ YAŞANMASA..."
Dilekçesinde yağışın normallerin üzerinde olduğunu belirten Bayrak, şunları kaydetti:
"Burada kurulu işletmenin ruhsat problemi, yaşanan facianın sebebi değildir. AFAD Başkan'ın da söylediği üzere 500 yılın felaketi yaşanmasa ve gölet bentleri yıkılmasa, belki çiftlikte sular biraz yükselebilirdi ancak asla tüm binaların kaybına sebebiyet verecek derecede yükselip can kaybına sebebiyet vermeyecekti. Öngörülemez bir felaketin sorumluluğu tarafıma yüklenemez. Benim asıl ticari faaliyetim, başka alanlarda olması sebebiyle sürekli çiftlikte bulunamamaktaydım. Turizm faaliyetlerini yoğun olarak yine sel felaketinde hayatını kaybetmiş olan Ümit Solmaz yürütmekteydi. Evlere misafir kabul eden ve kayıtlar tutan yine Ümit Solmaz'dı. Kurumlarca bana ulaşan bir sel bildirimi bu sebeple olmadı. Cenan Aydın, Sevcan Ulutürk ve Büşra Gökgöz ise projenin planlanmasına, yönetilmesine dair hiçbir sorumluluğa sahip değillerdir. Süreçle ilgili hiçbir karar alma ve uygulama yetkileri bulunmamaktaydı. Şirket ile ilgili hususlardaki karar mercii sadece şahsımdır. Dolayısıyla konu ile hiç alakası olmayan bu kişilerin hiçbir sorumlulukları bulunmamaktadır."
TESLİM OLMAYIŞININ SEBEBİNİ AÇIKLADI
Bayrak, dilekçenin devamında, "Bu süreçte haksız yere bedel ödeyen bu dostlarımızın da yükünü taşımaktayım. Yaşanan süreç dolayısıyla büyük bir üzüntü yaşamaktayım. Vefat eden herkesin ayrı ayrı yasını tutmaktayım. Bırakın bir insanın hayatını kaybetmesini, çiftliğimdeki her bir canlının yaşadığı en ufak bir acı; acım olmuştur. Sayısı kontrolden çıkmasına karşısında tüm önerilere rağmen kestirmediğim, kesilir diye satamadığım, yavruları emsin diye sütünü sağdırmadığım hayvanlarımın da yasını ve acısını yaşamaktayım. Hayvanlara karşı bile bu kadar hassasiyeti olan şahsımın, insanın canından sorumlu tutulmasının ne kadar büyük bir acı ve yük olduğunu tahmin edebileceğinizi umut ediyorum. Şu anda teslim olamayışımın olaydan tamamen bağımsız başka sorunların çözülmesi gerekliliği ve sağlık durumum dolayısıyladır. Şimdilik sayın makamın çağrısına cevap verememekteyim. Ancak temin ederim ki yıllarca bu ülkede ticari faaliyette bulunmuş, istihdam sağlamış, vergisini vermiş, bu ülkeye her zaman katma değeri olmuş bir kişi olarak, olması gerektiği gibi teslim olacağım. Teslim olmayışımın sebebi; asla kendi kişisel gelecek kaygımdan kaynaklanmamaktadır. Teslim günü geldiğinde, bunu da sayın makama izah edeceğim" ifadelerine yer verdi.
"İNŞAATI KENDİ İMKANLARIMIZLA YAPTIK"
Bayrak, tutuklandığı gün Kırklareli'de savcılığa verdiği ifadede, aylık gelirini 20 bin lira olarak gösterdi. Sisli Vadi'nin gerçek sahibinin kendisi ve işletmecisi olduğunu söyleyen Bayrak, bungalov evlerin yapım sürecini anlattı. Bayrak, "Benim de kaldığım büyük ev ile ahşap evi inşa ettik. 2019 yılında kafeteryanın ön bölümündeki küçük göleti oluşturup, mevcut haline getirdik. Mimari çizimlerin tamamını kendi başıma yaptım. Herhangi bir mimarlık eğitimi almış değilim; ancak bu alana büyük ilgim vardır. İnşaatı, işletmemizdeki işçilerin hep birlikte çalışması ile tamamen kendi imkanlarımızla yaptık. 2020 yılına geldiğimizde tahminen 4-5 ev ile gölet vardı. Bu yıl içerisinde şirket için vekalet verdirdiğim Mehmet Gamsız aracılığıyla Kırklareli Özel İdaresi'ne şirket adına müracaatta bulunup, alanı eko turizm amaçlı kullanmak için izin talebimizi yineledik. Sanıyorum talebimiz doğrultusunda ek etüt çalışmaları yapıldı. Ancak arazinin birinci sınıf tarım arazisi olduğu gerekçesiyle reddedildi" dedi.
"OLUMLU CEVAP ALAMAMAMIZA RAĞMEN İNŞAATLARA DEVAM ETTİK"
Eko turistik işletmeyi kurdukların yerine zeminin daha çok çakılı bir arazi olduğunu öne süren Bayrak, şunları kaydetti: "Tarıma elverişli değildir. 2020 yılındaki ikinci başvurumuzdan da olumlu cevap alamamamıza rağmen inşaatlara devam ettik. 2021 yılında göletin kıyısındaki restoran benzeri yapı ile 12 civarında misafir kabul edilen evlerden olmuştu. Yine bu yıl içerisinde müracaatımız üzerine İçişleri Bakanlığı tarafından ana taşınmazın tarımsal amaç yerine eko turizm amacıyla kullanılmasında kamu yararı olduğu kararı bile alınmıştı. Ne var ki Kırklareli İl Encümeni'nden 3 üye, buranın tarım arazisi olduğu ve başka amaçla kullanılamayacağı gerekçesiyle encümen kararına muhalif oldular. Sonrasında iş yargıya taşındı ve mahkeme encümen kararını kısmen veya tamamen iptal etti. Detayları çok hatırlamıyorum. 2022 yılına geldiğimizde işletmeye imara aykırılık ve eko turizm amacıyla yapılan binaların tamamının ruhsatsız olduğu gerekçesiyle idari para cezası kesildi. Yapı tatil tutanakları düzenlendi, mühürleme işlemi yapıldı. Bununla ilgili daha fazla detay vermek istemiyorum. Tebliğ edilen bu karar sonrasında yapıları, imara uygun hale getirmedik ve ruhsat almadık."
"YIKIM KARARINI ŞİMDİ SİZDEN ÖĞRENDİM"
Bayrak, tesise muhalif encümen üyelerinin açtığı davadan dolayı ruhsat alabilmelerinin söz konusu olmayacağını belirterek, "Bir süre sonra imara aykırılığın giderilmemesi sebebiyle yıkım kararı alındığını şimdi sizden öğrendim. Bu yıkım kararına karşı iptal davası açılıp, açılmadığını bilmiyorum. Hatırladığım kadarıyla idari para cezasının, yapı tatil tutanağının ve mühürleme işleminin iptali için dava açmıştık. Açtığımız davaların sonucunu şirket avukatımız daha iyi bilir. Herkes şirketin böyle bir durumla karşı karşıya kalması sebebiyle batacağımızı düşünerek alacaklarını bir an evvel tahsil etme gayretine girdi. Şirket işlerini ayarlamadan yakalanamaz ya da tutuklanamazdım. Bu sebeple adli mercilerin çağrılarına icabet edemedim" dedi.
22 Eylül'de tutuklanan Bayrak, arandığı süre içinde İstanbul ve Tekirdağ'ın Marmaraereğlisi ilçesinde kaldığını anlatarak, şunları dedi: "Uyku tulumu içerisinde araçta yatıp, kalktım. Bunu izleyen birkaç gün de kamp çadırı kurarak Kirazlı yakınlarında boş arazilerde konakladım. Akabinde üniversiteden eski arkadaşım Sinan K. aklıma geldi. İstanbul'da, evinde misafir olmak istediğimi söyledim. O da kabul etti. 3-4 gün süre ile Sinan'ın evinde kaldım. İlk gittiğimde benim arandığımdan haberi yoktu ama sonraki günlerde durumumu öğrendi. Bir müddet sonra Sinan, bana site güvenliğinden jandarmaların geldiğini öğrendiğini söyledi. Büyük panik yaşadım. Kapı önünün müsait olduğunu görünce eşyalarımı bile alamadan otoparka indim. Araç çıkışından caddeye karıştım."
"KUSURUM OLMADIĞI KANAATİNDEYİM"
İstanbul'da kalmanın tehlikeli olduğunu düşündüğü için annesinin ikamet ettiği Edremit tarafına gitmeye karar verdiğini anlatan Bayrak, kaçak olduğu dönemlerde 2-3 açık telefon hattı alıp, kullandığını söyledi. Yakalandığında üzerinde bulunan 12 bin doları yurt dışına çıkmak için bulundurmadığını söyleyen Bayrak, "Bilirkişiler tarafından tanzim edilen ön raporu kesinlikle kabul etmiyorum. Burada bir olağanüstü yağış söz konusudur. Ayrıca yapılarımın tamamını 2017 yılında DSİ'nin işaret ettiği şekilde dere kenarından uzak olması gereken asgari mesafede ve yükseklikte inşa ettim. Hepsi birinci sınıf yapılardı. İşletmemizin acil durum eylem ve tahliye planı vardı diye hatırlıyorum. Ancak bunlar işletmenin bulunduğu yerde muhafaza edildiği için şu an muhtemelen sel suları ile bilinmez yerlere savrulmuş ya da suda eriyip, kaybolmuştur. Cep telefonumun incelenmesinde tespit edilen 15 Eylül 2023 tarihli dilekçeyi hazırlamış ve avukatıma makamınıza sunulmak üzere ulaştırmıştım. Kendisi dilekçeyi size veremeden maalesef yakalandım. Meydana gelen olay, benim imara aykırı ve ruhsatsız şekilde yapıp işlettiğim işletmenin bu hukuki durumundan kaynaklanmış değildir. Ortada öngörülemez bir afet vardır. Bundan dolayı sorumluluğum ve kusurum olmadığı kanaatindeyim" dedi.