İŞTE İBRAHİM TATLISES'İN YAZISI
Sayın Reha Muhtar (Deha Muhtar) ,
Herşeyi keyfine göre aktar.
Seni kim tutar Reha Muhtar?
Her mahallenin bir muhtarı var bizim camiamızda da Reha Muhtar.
Atar tutar, bazen adam tutar, bazen adam satar, sıcağa soğuk katar.
Reytingi düşünce İbo'lara çatar.
Bunun için adı Reha Muhtar!
Konu benim ‘onu’ sevip sevmemem onu unutup unutmamam değil. Konu, babalar gününden iki gün önce babaya yapılan hakaret! Anlar mısınız Reha Muhtar? Böyle onursuzca edilen bir cümleyi sizde babanıza, “ayağımı bastığım paspas tan daha değersizdir” derseniz sizinde karşınıza çıkar aynı cümleleri kurarım ki etmezsiniz biliyorum! O zaman size olan aşkım mı kabarmış olacak sayın Reha Muhtar?
Sizin anlayışınıza göre babaya gösterilen sevgi saygı tabuları bugün yazdığınız yazıyla mı yıkıldı yoksa daha önce yıkılmış mıydı?
Sizin dediğiniz gibi; tabi ki öküz ölmüş ortaklık bitmiş.Biz ne öküzün nede ortaklığın peşindeyiz atı alan Üsküdar’ı geçmiş, sür eşşeği Niğde’ye Reha Muhtar.
Sizi baba konusunda fazla tanımıyoruz. Bu mazeretimizi hoş görün.Sizi tanımamakta bir mazeret olsun, boş verin.
1,5 senedir bu konularla ilgili tek bir cümle kurmadım. Ben olduğum gibi yazan, çizen ve konuşan bir adamım. Sizin gibi elime kağıtı kalemi alıp kameraların karşısında hesaplı kitaplı konuşmam.O an duygularım onu gerektirdi. Baba’ya yapılan bir saygısızlık vardı, konuştum Reha Muhtar.Aynı cümleleri ayrıldığınız Nilüfer hanım, babası için kullansaydı siz ne yazacaktınız Reha Muhtar…?
Hoşgörünüze sığınmayacağım. Çünkü siz, ben ve benim gibi insanları diline dolayarak reyting alansınız...
Bana göre sizde hafiiiif bir İbrahim Tatlıses kuyruk acısı var. Beni görünce sarılır, yüzümü dönünce darılır. Bunun adı da Reha Muhtar’dır.
Şimdi soruyorum size Deha Muhtar benimle ilgili içinizde acı var mı acı?
REHA MUHTAR'IN DÜN ÇIKAN YAZISI
Durdu durdu yine dayanamadı...
"Sen çok utanmaz birisin" deyip patlayıverdi...
"1.5 yıldır kalbimden silip attım seni" deyip, aslında hala
atamadığını anlattı...
"Artık seni sevmiyorum" deyip, aslında hala onda tutuklu kaldığını
açıkladı...
"Ben sana acıyorum artık " deyip, onu hala unutamadığını belli
etti...
İbrahim Tatlıses önceki gece, kendi canlı yayınında Asena'ya
veryansın etti...
Onun veryansını magazinel bir haberdir, fazla önemli
olmayabilir...
Ama, söyledikleri, erkek ve kadın takıntıları açısından sosyal
psikolojik gerçeklikler içerir...
İbrahim Tatlıses'in, Asena karşısındaki durumu, paralı, şöhretli ve
her istediğini elde edecek kadar kudretli bir erkeğin, bir kadına
duyduğu takıntıyla hala baş edememesi durumudur...
John Nash'in 'Akıl Oyunları' filmindeki kadar trajik olmasa da
yeterince dramatiktir...
Üstelik her erkeğin ve kadının başına gelebilecek kadar
gerçekçidir...
İbrahim Tatlıses, Asena ile ilişkisini kafasında bir türlü tam
olarak bitirememektedir...
Ondan nefret etse de bitirememekte, aşkı devam etse de
bitirememektedir...
Kafasındaki hesap hala yarımdır...
Bitmemiştir...
Belki bugün yeniden başlasa, bu süre içinde bilinçli davranıp
kafasında bitirecektir...
Ama hala kafasında bir türlü bitiremediği bir takıntı vardır...
Onun için üzerinden 1.5-2 yıl geçtiği halde Asena'ya şöyle
diyor:
"Senin yüzünden 20 mahkemeyle, 20 savcıyla en az bin dostumla kötü
oldum... Seni sevmiyorum artık... Sana acıyorum... Sen benim
yanımdayken sana oryantal derlerdi...
Şimdi dansöz diyorlar... Benim yanımdayken hanımefendiydin... Artık
sana hanımefendi dedirtemiyorum... Babana hakaret ediyorsun... Hani
baban çok yakışıklıydı... Benim için babandan özür dile..."
Bir erkek, üzerinden 1.5-2 yıl geçtiği halde, bir zamanlar beraber
olduğu kadına hala niye kızar bağırır ki?..
Öküz ölüp ortaklık bitmemiş midir?..
Herkes kendi yoluna gitmemiş midir?..
İki yıl önce hayatından giden sevgilinin hala içinde kendinden bir
parça bulduğu için değil midir, bir erkeğin ya da kadının böyle
kızıp bağırmasının nedeni?..
Çoğu erkek ve kadının hayatlarına en az bir kez, çokçası birkaç
kez böyle sevgililer girer...
Girdiğinde çıkmak bilmeyen sevgililer...
Çıktıkları halde, beyinden bir türlü çıkmayan, orada takıntı,
kalpte çarpıntı yapan sevgililer...
Nice güçlü ve karizmatik erkeğin, nice müthiş çekici ve alımlı
kadının hayatında vardır bu mecazi sevgililer...
Aklın bir oyunudur bu...
İsteklerin ya da idealize edilen bir şeyin gerçekleştirildiği ve
sevgili olmadığı anda hiçbir zaman tam olarak gerçekleşmeyeceğine
inanılan durumun adıdır bu...
Erkek ya da kadın, çekip giden sevgilideki o şeyi arar durur...
Bu cinselliği mükemmel yapan bir ten uyuşması olabilir...
Bu, eşini müthiş kollamış, onu bir yuvada güven içinde yaşadığını
hissettirmiş bir sevgili olabilir...
Bu, yaptıklarını onaylayarak ya da karşı çıkarak, eşine kılavuzluk
etmiş bir anne-sevgili ya da baba-sevgili modeli olabilir...
O eş hala onaylanmayı o kişiden beklediğinden olacak, kafasından
giden sevgiliyi bir türlü atamayacaktır...
Robin Williams'ın filmleri, birbirini tamamlayan eş model temasını
işler...
Elbette İbrahim Tatlıses'in Asena'ya karşı hissettiği duyguların
Robin Willams'ın filmleriyle pek bir alakası yok...
O güçlü ve hemen her şeye muktedir bir erkeğin, kendisinden ayrılan
genç kadına, duyduğu sevgi, istek ve öfke durumunu anlatıyor...
Yeni birisine aşık olmadıkça, yeni birisini kafasının içine
sokmadıkça eski takıntıdan kurtulması zor, bu durumdan mustarip
kişinin...
Tabii o aşkı bulması çok kolay olmuyor, artık kimseyi sevmediğini
söyleyen kişinin...