Hürriyet yazarı ve CNN Türk programcısı Ahmet Hakan'ın Şişli'deki evinin önünde saldırıya uğramasının ardından Hürriyet bugün 'Korkmuyoruz, yılmayacağız' manşetiye çıktı.
Hürriyet ayrıca ilk sayfadan bir açıklama yayınladı.
Açıklamada şöyle denildi:
"Basın özgürlüğü ve rüyadan uyanmak
GAZETEMİZİN İstanbul’daki merkezinin hedef olduğu taşlı-sopalı iki saldırının ardından bu kez de bir köşe yazarımız İstanbul’un göbeğinde evinin önünde saldırganlarca darp edilmiştir. Bu saldırıda yaralanan yazarımız Ahmet Hakan geceyi hastanede geçirmek zorunda kalmıştır.
Böylelikle Türkiye’de gazeteciler için acil serviste tıbbi
gözetim altında gecelemek gibi yeni bir hayat tarzı ortaya
çıkmaktadır. Salt bu görüntü bile Türkiye’de 2015 yılında
demokrasinin ve basın özgürlüğünün düştüğü noktayı göstermesi
bakımından üzüntü vericidir. Gazetecilerin can güvenliği, daha
doğrusu yaşam hakkı, ne yazık ki ülkemizde basın özgürlüğünün
giderek en sorunlu alanlarından birine dönüşüyor.
Ahmet Hakan’ı hedef alan saldırı, uzun bir zamandır kendisine dönük
sistematik bir karalama ve hedef gösterme kampanyasının sonucudur.
Bu saldırılar son haftalarda doğrudan kendisinin yaşamına dönük
tehditlere de yönelmiş, iktidar savunucusu bir gazetede Ahmet
Hakan’ın “sinek gibi ezilebileceği”nden söz edilebilmiştir.
***
Sorunun bir boyutu, özellikle iktidar yanlısı medya ve sosyal
paylaşım ağlarında son dönemde tehdidin ve şiddet dilinin yaygın
bir söyleme dönüşmüş olmasıdır. Diğer boyutu ise iktidar cephesinde
bir süredir bu söylemi olumlayan, himaye eden bir siyasi kültürün
yerleşmesidir. Oysa bu söyleme kayıtsız kalınması bile sözel ya da
fiziki saldırganlığın teşvik görmesi sonucunu
doğurmaktadır.
Ahmet Hakan’ın maruz kaldığı çirkin saldırı, böyle bir linç
kültürünün ortalığı kaplamasının sonuçlarının nerelere
uzanabileceği, insanların yaşam hakkına yönelen ne gibi tehlikelere
yol açabileceği konusunda göz açıcı olmalıdır. Linç kampanyalarına
göz yuman herkes, bundan sonra meydana gelebilecek benzer
saldırılardan dolayı töhmet altında kalacaktır.
Bu noktada iyimserlik yaratan bir gelişme, Ak Parti içinde de bu
kayıtsızlığa itiraz eden seslerin yeni yeni çıkmaya başlamasıdır.
Partinin kurucularından Bülent Arınç’ın dün “Gazetecilere kendi
camialarından, eski-yeni medya patronlarından ya da gazetecilerden
tehdit gelmesi ayrı bir facia” şeklindeki açıklaması bu yönde
önemli bir adımdır. Arınç, “Bu kötü rüyadan bir an önce uyanmamız
dileğiyle...” diye eklemiştir.
***
Arınç’ın bir “kötü rüya” olarak nitelendirdiği durum uzun zamandan
bu yana büyük bir linç kampanyasının boy hedefi haline getirilen
Doğan Medya Grubu ve sahipleri, gruptaki yayın organları, yazarları
ve TV yorumcuları için yaşanan bir gerçekliktir, hayatın
kendisidir.
Burada bütün mesele Arınç’ın yansıttığı hissiyatın AK Parti’nin
kurumsal kimliğinde, kadrolarında ve tabanında ne ölçüde destek
bulacağı sorusudur. Bu sorunun yanıtı bu aşamada belirsizdir.
Doğan Grubu ve bünyesindeki Hürriyet gazetesi, ana akım medyada
bağımsız gazetecilik çizgisinin en önemli güvencesi olarak bu gibi
saldırılar karşısında asla geri adım atmayacaktır. Nitekim Ahmet
Hakan da dün sabaha karşı acil servisteki odasından “Hiçbir şekilde
yılmayacağız, korkmuyoruz, bildiğimiz yolda yürümeye devam
edeceğiz...” mesajını yollamıştır.
Ahmet Hakan’ın uğradığı saldırı, Türkiye’de basın özgürlüğünün
karşı karşıya olduğu tehditler bakımından herkesi uyandırmış
olmalıdır.
Umarız, bu hadise, pervasız tehditlerin ve şiddet dilinin son
bulmasının önünü açar."
İşte, Hürriyet'in bugünkü manşeti: