Reza Zarrab'ın ABD'de tutuklandığını ilk olarak duyuran
Hürriyet'in Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin, gazetenin
Washington temsilcisi Tolga Tanış'ın haberi kendisine nasıl
ulaştırdığını aktardı ve olayla ilgili iddialara cevap
verdi.
Sedat Ergin, "Konuya hakim olmayan biri, bütün bu yayınları
okuduğunda Hürriyet'in, Doğan Medya Grubu'nun ciddi bir kusur
işlemiş olduğu izlenimine bile kapılabilir. Gelin görün ki, 2016
yılında Türkiye'de kamuoyunu ilgilendiren, haber değeri taşıyan
önemli bir olayın haberini yapmak bile bir kusur olarak
görülebiliyor ve hemen bir karalama kampanyasına konu
olabiliyor" dedi. Sedat Ergin, "Hürriyet'e saldırmanın
dayanılmazlığı" başlıklı yazısında "Anlaşıldığı kadarıyla
bizden beklenen, arzu edilen, böyle bir haberi görmemek, o habere
yokmuş muamelesi yapmak. Yani gazeteciliğimizden feragat etmek,
Reza Zarrab'ın tutuklandığı haberlerini okurlardan
saklamak..." ifadelerine yer verdi.
Sedat Ergin'in Hürriyet'teki bugünkü yazısı şöyle:
Pazartesi gecesi yatmaya hazırlanıyordum ki, tam 23.39'da cep telefonum çaldı.
Gazetemizin Washington muhabiri Tolga Tanış'ın adını gördüm ekranda. Bana Reza Zarrab'ın Florida'da tutuklandığını söyledi. Kendisine belge olup olmadığını sorduğumda, hemen göndereceğini söyledi.
Gerçekten de bir-iki dakika içinde ABD'nin Federal Soruşturma Bürosu'nun (FBI)Zarrab'ın cumartesi günü Florida'da yakalanıp pazartesi günü çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandığını duyurduğu açıklamasıyla, Zarrab hakkında hazırlanmış olan iddianamenin metnini bilgisayarımda karşımda buldum. İşi sağlama almak için FBIaçıklamasında geçen isimlerin Google'dan süratle kontrolünü yaptığımda, gerçekten de bu kuruluşta üst kademe yöneticiler olduklarını teyit ettim. Zarrab hakkındaki iddianame de daha önce okumuş olduğum ABD'deki pek çok iddianamenin formatıyla birebir örtüşüyordu.
Haberin doğruluğu konusunda en ufak bir tereddüt yoktu. Tolga Tanış'a hemen Florida'ya geçmesi talimatını da verdim.
Gececi arkadaşlarımızla süratle hareket ettik. Bu önemde bir haberi hak ettiği şekilde gazetenin sürmanşetine yerleştirdik. Hürriyet'in salı günü piyasaya çıkan şehir nüshalarında Zarrab haberinin "Miami'de Tutuklandı" başlığıyla sürmanşetten çıkmasının kısa öyküsü bu şekilde özetlenebilir.
* * *
Haberin Hürriyet'e ulaşmasından bir süre sonra FBI'ın Zarrab'la ilgili açıklaması internette de yayılmaya başladı. Ertesi gün zaten Habertürk, Sözcü ve Cumhuriyet gazeteleri de Zarrab'ın tutuklandığını birinci sayfalarından duyurmuşlardı.
Tolga Tanış Florida'ya giden tek Türk gazetecisi oldu, bu şekilde Zarrab'ın tutuklandıktan sonra nezarethanede çekilen fotoğrafını da elde etmeyi başardı, ayrıca soruşturmayla ilgili yeni ayrıntılara ulaştı. Bu haberleri layık olduğu şekilde değerlendirdik. Örneğin, iddianamenin aslında üç ay önce hazırlanıp mühürlenmiş olduğunu Tolga sayesinde öğrendik. Tolga, Miami'de başarılı bir gazetecilik mesaisinden sonra Washington DC'ye döndü.
Tümüyle gazetecilik ölçüleri içinde yapılan bir yayının ardından son iki gün içinde Hürriyet gazetesi ve Doğan medyası olarak hükümete yakın yayın organlarında büyük bir karalama kampanyasının hedefi haline gelmiş bulunuyoruz.
Bu kampanyada "Hükümete karşı algı operasyonu yapmak", "ABD'nin
hükümete karşı darbe planına yardımcı olmak", "AK Parti hükümetini
hedef almak" ve "Zarrab üzerinden kirli bir oyuna başlamak" gibi
suçlamalarla karşılaşmak mümkün. Bu yazılardan birinde "ABD
Savcısı'nın da devreye sokulduğu" iddiasına bile rastlamak
mümkün...
"ABD'deki bir iddianameyi en ince ayrıntısına kadar aktarmak ve
eklerini çarşaf çarşaf yayımlamak" yöneltilen eleştirilerin en
hafif olanı...
* * *
Gazeteci olarak içinde yer aldığınız bir yayın sürecinin
dinamikleri ve gerçekliği ile dışınızda sizinle ilgili olarak
yaratılan sanal gerçekçilik arasında büyük bir uçurum var.
Konuya hakim olmayan biri, bütün bu yayınları okuduğunda
Hürriyet'in, Doğan Medya Grubu'nun ciddi bir kusur işlemiş olduğu
izlenimine bile kapılabilir.
Gelin görün ki, 2016 yılında Türkiye'de kamuoyunu ilgilendiren, haber değeri taşıyan önemli bir olayın haberini yapmak bile bir kusur olarak görülebiliyor ve hemen bir karalama kampanyasına konu olabiliyor.
Anlaşıldığı kadarıyla bizden beklenen, arzu edilen, böyle bir haberi görmemek, o habere yokmuş muamelesi yapmak. Yani gazeteciliğimizden feragat etmek, Reza Zarrab'ın tutuklandığı haberlerini okurlardan saklamak...
Bu mantığı izlediğinizde, bir suçumuz varsa, o da merak duyup olay yerine bir muhabir göndermiş olmamız herhalde...
* * *
Hürriyet, Reza Zarrab'ın ABD'de tutuklanmasıyla ilgili haberleri verirken gazeteciliğin en temel gereklerini yerine getirdi, tümüyle gazetecilik saikleriyle davrandı. Bunu yaparken hükümete karşı bir çaba içinde değildi. Böyle bir art niyet içinde olmamız da söz konusu olamaz.
Basın özgürlüğünün geçerli olduğu dünyanın herhangi bir ülkesinde böyle bir gelişme karşısında nasıl hareket edilirse, biz de öyle davrandık.
Biz işimizi yapıyoruz. İşimizi iyi yapmaya çabalıyoruz. İşimizi yapmaya da devam edeceğiz.