Korkusuz gazetezi yazarı Barış Yarkadaş'ın Hayaldi gerçek oldu: Türk Doları yazısı
AKP Çankaya Belediye Başkan Adayı Bülent Akarcalı, TV 100’de katıldığı bir programda, “Türk Doları basalım” dediğinde, sosyal medyanın en çok konuşulan konuları arasına girmişti. Akarcalı’nın bu ‘dahiyane’ fikri, epey de alay konusu olmuştu.
ÇOK CİDDİYMİŞ!
Meğer bizim gülüp eğlendiğimiz bu ‘dahiyane’ fikir, AKP’nin ekonomi politikasıymış… Bunu pazartesi gecesi AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ağzından da duyduk.
Biliyor ve yaşıyorsunuz; AKP – MHP koalisyonu, Türkiye’yi büyük bir ekonomik darboğaza soktu. Üretemeyen ve dolayısıyla katma değer yaratamayan bir ülke artık Türkiye… Buna bir de ekonominin kötü yönetilmesini eklediğinizde; yaşam halk için çekilmez hala geliyor.
HEDEF BELLİ
AKP ve MHP yarattıkları bu düzenin daha fazla sürdürülemez olduğunu görünce, çareyi halkı 2022 yılının Haziran ayına kadar oyalayabilecekleri bir formülü hayata geçirmekte buldular.
HER ŞEY DOLARA ENDEKSLİ
Bu formüle göre, bankadaki mevduatınız TL cinsinde ise hükümet paranızı dolara çevirmemeniz ve kur farkından dolayı kayıp yaşamamınız için aynı miktardaki faiz tutarını size “kur farkı” üzerinden ödeyecek. Türkçesi; paranız bankada TL olarak görünecek ama aslında DOLAR üzerinden ‘’kur farkı’’ adı altında FAİZ alacaksınız. Böylece, paranız bir bakıma TÜRK DOLARI olacak. Piyasa da böylece ‘’dolarizasyon’’a teslim edilecek. TL’nin parasal egemenliği tamamen ortadan kalkacak.
BÜTÇEMİZ KADAR SAVURGANLIK
Şimdi asıl soru şu:
Aradaki kur farkını kim ödeyecek?
Türk bankalarında şu an 2 trilyon TL’lik mevduat var. Dolar yine yükselmeye başlarsa; mevduat sahiplerinin alacağı “kur farkı” 1 Trilyona yakın bir para demektir. Bu da Türkiye’nin 1 yıllık bütçesine denktir.
GÜYA FAİZ DEĞİL…
Hazine ve Maliye Bakanlığı, kur farkının nasıl ödeneceğine ilişkin net bir açıklama yapmadı. Çünkü; bu uygulamanın kanunu yok. Kanun, TBMM’ye gelmiş değil.
Ancak herkes biliyor ki; adına FAİZ denmeyen FAİZ, Hazine tarafından ödenecek. Kısacası; bu para vergi veren, vermeye çalışan, vergisi peşin kesilen işçinin, emekçinin sırtından çıkacak. Bunun adı SERVET TRANSFERİ’nden başka bir şey değildir.
Bunun anlamı; bankada parası olmayan emekçinin, parası faizde olanlar için çalışması demektir. Zaten dün gelen yeni vergi zamları da bu paranın nasıl tahsil edileceğini göstermiştir.
NASS’A NE OLDU?
Adına FAİZ dememek ve ‘’Nass’’ı unutturmak için “Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat’’ denilen bu uygulama, baştan sona tuzaklarla dolu. Hazine, aradaki farkı kapatmak için mecburen para basacak ve bu da hiper enflasyona yol açacak. Halkın büyük bir bölümü, ete, süte, ekmeğe muhtaç hale gelecek.
SORULAR… SORULAR…
Başka bir sorun daha; örneğin; bankalar kendi aralarında anlaşıp faizi düşük tutarsa; dolar ile TL arasındaki makas da açılırsa, Hazine’nin üstüne binen yükü hiçbir hükümet kaldıramaz.
Mesela; yarın iktidar değişir ve başka bir hükümet yönetime geçerse, “Bu uygulama hazineye yük oluyor. Bunu kaldırıyorum” derse ne olacak? Parasını o güne dek bankada tutan mevduat sahipleri büyük bir hızla dolara dönecek! Bu kez dolar astronomik bir seviyeye ulaşacak.
Kısacası, neresinden tutsanız elinizde kalan bir uygulama……
Çok büyük bir kumar…
Kaybedeni ise baştan belli: Yoksul emekçi halk……
HER ŞEY DOLARA ENDEKSLİ
Bu formüle göre, bankadaki mevduatınız TL cinsinde ise hükümet paranızı dolara çevirmemeniz ve kur farkından dolayı kayıp yaşamamınız için aynı miktardaki faiz tutarını size “kur farkı” üzerinden ödeyecek. Türkçesi; paranız bankada TL olarak görünecek ama aslında DOLAR üzerinden ‘’kur farkı’’ adı altında FAİZ alacaksınız. Böylece, paranız bir bakıma TÜRK DOLARI olacak. Piyasa da böylece ‘’dolarizasyon’’a teslim edilecek. TL’nin parasal egemenliği tamamen ortadan kalkacak.
BÜTÇEMİZ KADAR SAVURGANLIK
Şimdi asıl soru şu:
Aradaki kur farkını kim ödeyecek?
Türk bankalarında şu an 2 trilyon TL’lik mevduat var. Dolar yine yükselmeye başlarsa; mevduat sahiplerinin alacağı “kur farkı” 1 Trilyona yakın bir para demektir. Bu da Türkiye’nin 1 yıllık bütçesine denktir.
GÜYA FAİZ DEĞİL…
Hazine ve Maliye Bakanlığı, kur farkının nasıl ödeneceğine ilişkin net bir açıklama yapmadı. Çünkü; bu uygulamanın kanunu yok. Kanun, TBMM’ye gelmiş değil.
Ancak herkes biliyor ki; adına FAİZ denmeyen FAİZ, Hazine tarafından ödenecek. Kısacası; bu para vergi veren, vermeye çalışan, vergisi peşin kesilen işçinin, emekçinin sırtından çıkacak. Bunun adı SERVET TRANSFERİ’nden başka bir şey değildir.
Bunun anlamı; bankada parası olmayan emekçinin, parası faizde olanlar için çalışması demektir. Zaten dün gelen yeni vergi zamları da bu paranın nasıl tahsil edileceğini göstermiştir.
NASS’A NE OLDU?
Adına FAİZ dememek ve ‘’Nass’’ı unutturmak için “Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat’’ denilen bu uygulama, baştan sona tuzaklarla dolu. Hazine, aradaki farkı kapatmak için mecburen para basacak ve bu da hiper enflasyona yol açacak. Halkın büyük bir bölümü, ete, süte, ekmeğe muhtaç hale gelecek.
SORULAR… SORULAR…
Başka bir sorun daha; örneğin; bankalar kendi aralarında anlaşıp faizi düşük tutarsa; dolar ile TL arasındaki makas da açılırsa, Hazine’nin üstüne binen yükü hiçbir hükümet kaldıramaz.
Mesela; yarın iktidar değişir ve başka bir hükümet yönetime geçerse, “Bu uygulama hazineye yük oluyor. Bunu kaldırıyorum” derse ne olacak? Parasını o güne dek bankada tutan mevduat sahipleri büyük bir hızla dolara dönecek! Bu kez dolar astronomik bir seviyeye ulaşacak.
Kısacası, neresinden tutsanız elinizde kalan bir uygulama……
Çok büyük bir kumar…
Kaybedeni ise baştan belli: Yoksul emekçi halk……
Erdoğan’ın beklediği tarih
Yukarıda özetlemeye çalıştığım büyük kumarın tek bir sebebi var: Erdoğan, ekonomideki sözde rahatlamanın meyvelerinin 2022 yılının Haziran ayında alınacağını öngörüyor.
Doları, Haziran ayının sonuna kadar hedefledikleri üzere, 13.50 seviyesinde tutmayı başardıkları takdirde, bunun “pisokolojik bir rahatlama”yı sağlamasını bekliyorlar.
GÖZLERİ YURT DIŞINDA
Bekledikleri ikinci gelişme ise turizm rezervasyonları… Rezervasyonlar ile birlikte ülkeye döviz girişi yaşanacağı düşünülüyor. Hemen ardından ise işler tamamen sarpa sarmadan, erken seçim kararı almayı planlıyorlar.
AKP’li yandaşların sefaleti…
,AKP hükümeti “Kurda rekabet olacak, TL’nin değerini düşürüp ihracatı artıracağız” der, sevinirler……
İktidar, “Vazgeçtim, doları düşürüp dolardan kazanılan gelir ile TL’den kazanılan paranın faiz gelirini eşitleyeceğiz” der, yine sevinirler……
İktidar doları yükseltir sevinirler, alkışlarlar… İktidar büyük bir kumar oynar, halkın parasını çarçur ederek doları düşürür; yine sevinirler……
Dün doların yükselmesinin bir zararının olmadığını anlatıyorlardı; bugün doların neden düşmesi gerektiğini anlatıyorlar……
YENİ MODELE DE UYUM SAĞLADILAR
Dün ‘‘Çin Modeli’’ diyorlardı; bugün AKP’nin tamamen seçime odaklı “CİN Modeli’’ni savunuyorlar……
AKP çok şanslı bir parti……
Böyle bir medyası varken; istediği her türlü illüzyonu gerçekleştirebilir.
Çünkü bu medya; “AKP iktidarı devraldığında, dolar 1.6 idi. Sonra 10 oldu, 15 oldu, 18 TL oldu. Bu yüzden, yüzbinlerce insanın hayatı karardı. Arada birileri vurgun yaptı, köşeyi döndü. Biz şimdi 13 TL’ye inmesine neden seviniyoruz” demez; diyemez…