Ekonomim.com.'dan Alaattin Aktaş'ın "Seçime kadar idare edelim, yeter!" başlıklı yazısı
Seçime kadar tek hedef var:
✔ Enflasyonun artmasını önlemek. Yıllık oran zaten hiçbir şey yapılmasa da düşecek, bu süreçte bir de bazı ürünlerde fiyatlar gerilerse, şahane olacak; amaç bu.
✔ Enflasyonun yeniden artmasına yol açacak en büyük etken olarak görülen döviz artışının da her halükarda önüne geçilecek.
Şunun şurasında sandığa gitmemize dört, hadi en fazla beş ay kaldı. Bundan sonra vaatler iyice havada uçuşacak. Muhalefetin vaatte bulunması ve "İktidara gelirsek şunları şunları yapacağız" demesi normalse de, bizde tuhaf şeyler oluyor ve iktidar da aynı yaklaşımı sergileyebiliyor. Sanırsınız ki şimdi yasama ve yürütme anlamında zorluklar var, karar süreci zaman zaman tıkanıyor, o yüzden istenilen yapılamıyor. Hatta bırakın yasama ve yürütmeyi, yargı anlamında da dikensiz gül bahçesi gibi bir durum... Siz son yıllarda hiç örneğin görevden alındığı için mahkemeye giden ve kazanıp geri dönen, hükümeti zora sokan bürokrat gördünüz mü? Hiç grev kararı alıp bunu gerçekleştirebilen sendika gördünüz mü?
Vaatler, vaatler... Ama bir de hesaplar var. İktidarın yapmakta olduğu hesaplar...
Temel hareket noktası çok belli:
“Seçime kadar olan dönemde ekonomik gidişat bozulmasın. Gidişatı bozacak en önemli etken enflasyondur. Enflasyonu zorlayacak en önemli etken de döviz kurudur. Hazır baz etkisiyle yıllık oran gerileyecek, biz de bunu fiyatların da gerilemesiyle daha belirgin hale getirebilirsek şahane olur.”
Bazı kalemlerde, bazı tüketim gruplarında fiyatların gerilemesi elbette mümkün. Bu durum, fiyatların artış rekoru kırdığı dönemlerde bile söz konusu olmuştur. O yüzden gerilemeyi genele yaymak gerekir. Bu yayılmanın en iyi göstergesi de tabii ki TÜFE oranının gerilemesi olacaktır. Hep vurguladık ya, özellikle ocak ayındaki amaç bu diye...
Yıllık artış oranı, hiçbir şey yapılmasa, en azından yüklü fiyat artışlarına meydan verilmese bile zaten gerileyecek. Bu iki kere iki dört gibi bir durum! Ama isteniyor ki bunun üstüne bir de kaymak sürelim, fiyatlar da gerilesin ve yıllık orandaki düşüş çok daha belirgin olsun.
Bunun adımları da atıldı zaten. Bu konuyu geniş bir şekilde 9 ve 16 Ocak tarihli yazılarımda ele almıştım.
En çok kur artışından korkuluyor
İhracatçı zordaymış, dış ticaret açığı artıyormuş, cari açık büyüyormuş... Şu dönem bu sorunlar hiç mi hiç umursanmıyor, umursanacağı da beklenmesin.
Tek amaç var...
Yeter ki kur artmasın, enflasyondaki gidişatı bozacak bir durum ortaya çıkmasın!
Dostlar(!) sağ olsun, veriyorlar üçer beşer milyar dolar, Merkez Bankası da o cepten bu cebe aktara aktara, yayın kopma noktasına gelinceye kadar gerilmesini göze ala ala kuru buralarda tutuyor.
Hiç kuşkunuz olmasın kur seçime kadar da bu düzeylerde seyredecektir. Aksi halde yandı gülüm keten helva; tüm dengeler bozulur, tüm iddialar bir anda çürür. Gerçi böyle bir durum seçmenin bir kesimi için bir sorun teşkil eder mi, hiç sanmam. "Tüm dünya yeni bir krize girdi” der geçeriz!
KKM’deki çözülmeye fren işe yaradı
Vatandaşın dövize koşabilmesi için ilk ve temel şart, elinde TL olması. Nereden bulunacak bu TL?
İki kaynak var:
Kur korumalı mevduat ve bankadaki TL mevduat.
Kur korumalının cazibesi kalmayınca iki hafta üst üste çok ciddi bir çözülme yaşanmıştı. KKM, 24 Aralık-6 Ocak arasındaki iki haftada tam 93 milyar lira azalmıştı. Bu paranın ne kadarı nereye yöneldi tam olarak bilinemez tabii ki ama gidişat rahatsız etti. Merkez Bankası daha önce engel getirdiği opsiyonlu KKM uygulamasına yeniden yeşil ışık yakınca KKM geçen hafta 3.4 milyar lira artış gösterdi. Çok önemli bir artış değildi ama en azından o hızlı gerileme durmuştu. Böylece döviz almak için gereken TL’de bir kaynak en azından şimdilik kurutulmuş oldu.
Diğer kaynak ise biraz önce belirttim, bankalardaki TL mevduat. Ya bu mevduatta bir çözülme olur ve bu para dövize giderse? Bunun önüne geçmek için de işe yarayıp yaramayacağı tartışmalı da olsa bir karar alındı. Üç aydan uzun vadeli mevduat hesapları için bankaların zorunlu karşılık oranları sıfırlandı, böylece bankaların uzun vadeye yüksek faiz verme olanağına kavuşması, vatandaşın da bankadan parasını çekip dövize gitmesinin önlenmesi amaçlandı. Bu önlem vatandaşı bankaya çeker mi ya da birkaç puan fazla faiz için üç aydan uzun vadeye yöneltir mi, biraz zor görünüyor. Ama bakılır TL mevduattan dövize bir kayma riski var, mevduat için yeni bir düzenleme daha gündeme gelir.
DTH’de artış
Kasım ve aralık ayları boyunca 27.7 milyar dolar gerileyen yurt içi yerleşiklerin döviz tevdiat hesapları bu yılın ilk haftasında 3.2 milyar dolar artış göstermişti. Döviz hesaplarındaki artış geçen hafta da sürdü ama hız keserek...
DTH, 6-13 Ocak haftasında parite etkisinden arındırılmış hesaplamaya göre 646 milyon dolar arttı. Döviz tevdiat hesaplarındaki görünür artış 3.4 milyar dolar olmakla birlikte bu tutarın 2.8 milyar dolara parite etkisinden kaynaklandı.