Yolsuzluk soruşturmasının ardından emniyetteki görev almaları ve HSYK için öngörülen düzenlemelerin geniş yankı bulduğu batılı basında "Başbakan, fiilen adli başhakem oldu", "Türkiye'nin Ukranya'ya dönüşme riski var" "Kuvvetler ayrılığı, ciddi biçimde zedelenecek", "Devlet kurumlarının kontrolü için savaş veriliyor" gibi yorumlar yapılıyor.
Türkiye'de yolsuzluk soruşturmasının ardından hükümetçe atılan
adımlar, Batılı basında geniş haberlere konu oluyor. İngiliz
Financial Times gazetesi "Başbakan fiilen adli başhakem oldu",
"Türkiye'nin Ukranya'ya dönüşmesi riski var" gibi savları dile
getirirken New York Times, hükümetin yargı üzerindeki yetkisini
geliştirmeyi amaçladığını belirterek HSYK ile ilgili düzenlemelerin
"kuvvetler ayrılığını ciddi biçimde zedeleyeceği" görüşünü
yansıtıyor. Wall Street Journal ise, "yolsuzluk skandalları, devlet
kurumlarının kontrolüne yönelik bir savaşa evriliyor" diye
düşünüyor.
FT: BAŞBAKAN, FİİLEN HUKUK BAŞHAKEMİ OLDU
"Erdoğan'ın sıkı kontrolü, hukuk üstünlüğünün sorgunlanmasına yol
açıyor" savını başlığa çıkartan Financial Times, "hükümet ve
dostları" hakkındaki bir yolsuzluk soruşturmasının, ilgili
polislerin görevlerinden alındığı için durduğunu savunduğu
haberinde "Başbakan, fiilen adli başhakem oldu" iddiasında da
bulunuyor.
Başbakanın 11 yıldır iktidara olduğu için bazılarına "Erdoğan'ın, iddia edilen "paralel devlete' gösterdiği büyük öfkenin pek inandırıcı gibi gelmediğini" kaydeden gazete, buna karşın yolsuzluk soruşturmasını yürüten savcıların hükümeti itibarsızlaştırma niyetlerinin olduğu yönünde işaretlerin bulunduğunu öne sürüyor.
İngiliz gazetesi, savcının bir soruşturma yapıp yapmayacağı kararının Erdoğan'ın onayına bağlı olmasının hukuk açısından pek yerinde gibi gelmediğini belirterek Erdoğan'ın "fiilen hukuk başhakemi" haline geldiğini iddia ediyor. Gazete, haberi şu değerlendirmeyle noktalıyor:
"Geçen yıl gösterilerin sert biçimde bastırılması sırasında
Türkiye, bazen son yıllarda hükümetin devlet kurumlarının
bağımsızlığını zedelediği Macaristan'a benziyordu. Bugün ise,
Türkiye'nin, gözlemcilerin hukuk üstünlüğünün ne zaman
uygulanacağını sordukları Ukrayna'ya dönüşmesi riski
bulunuyor."
NYT: HSYK İÇİN ÖNGÖRÜLEN DEĞİŞİKLİKLER "KUVVETLER
AYRILIĞINI CİDDİ BİÇİMDE ZEDELER
New York Times'e göre ise, "Polisi çalkalayan hükümet, yargı
üzerinde daha çok yetki peşinde". ABD'li gazete, Türk hükümetinin,
bir kez daha emniyette görev değişikliklerini yaparken yargı
üzerindeki yetkisini daha da artırmaya çalıştığını düşünüyor.
Analistlerin her iki adımın genişleyen yolsuzluk soruşturmayı frenlemeye yönelik olduğunu söylediklerini kaydeden gazete, soruşturmanın, 10 yılı aşkın iktidara gelmesinden bu yana Erdoğan hükümetini "çok ciddi bir krize sürüklediği" yorumunu yapıyor.
HSYK için öngörülen değişiklerin "kuvvet ayrılığı"nı ciddi biçimde zedeleyeceği görüşlerinin de yansıtıldığı haberde "Hükümetin, soruşturmayı alt etmeyi amaçladığı gibi görünen çabaları, Türkiye'nin AB'ye katılma olasılığını tehdit ediyor" diye yazıyor.
NYT, "kriz ayrı zamanda ülkenin ekonomisine de zarar vermekle
tehdit ediyor" ve "herhangi bir ekonomik yan etkisi, Sayın Erdoğan
için özel bir darbe olur" gibi uyarılarında bulunuyor.
WSJ: YOLSUZLUK SKANDALLARI DEVLET KURUMLARININ KONTROLÜNE
YÖNELİK BİR SAVAŞA EVRİLİYOR
Wall Street Journal gazetesi ise, "Başbakan, yargı üzerindeki
kontrolü sıkıştırma çabalarını hızlandırıyor" spotunu kullandığı
haberinde "Türkiye'nin yolsuzluk skandalları devlet kurumlarının
kontrolüne yönelik bir savaşa evriliyor" diyor ve HSYK için
öngörülen yasal değişikliklere dikkat çekiyor.
Ana muhalefet partisini kaynak göstererek 2 bin 500 kadar polisin görevlerinden alındığına işaret eden gazete, bürokrasinin, Erdoğan ile Gülen arasındaki "güç mücadelesinde bir savaş alanı" olarak ortaya çıktığını düşünüyor.
Ancak devlet kurumlarının kontrolü için verilen "siyasi mücadelenin artan biçimde kuvvetler ayrılığını tehdit ettiği görüşünü yansıtıldığı haberde şu yorum da yapılıyor:
"10 yılı aşkın iktidarda olduktan sonra Türkiye'de ve yurt dışında aleyhte konuşanların giderek artan otokratik yönetim tarzı olarak gördükleri ile ilgili ağır eleştirilerle karşı karşıya kalan Sayın Erdoğan'ın attığı son adımlar, 2002 yılından bu yana yapılan ve sosyal istikrar ve güçlü bir ekonomik büyümeye dayanak oluşturan reformları zedeleme riskini taşıyor." (ANKA)