Dengeli, meyve ve sebze yönünden zengin bir diyet, sıklıkla tüketimin çok önemli olduğu iyi bilinse de, insanlar ara sıra atıştırmalık olarak da bilinen beslenme değişikliklerini atlayabiliyor.
Bisküvi, hamur işleri, turtalar ve çikolata gibi yiyeceklerin aşırı tüketimi, kolesterol seviyelerinin yükselmesine, kan basıncının yükselmesine ve felç riskine yol açabilir. Sonuç olarak, şekerli ve tuzlu alışılmış atıştırmalıkları değiştirmek, sağlığı iyileştirmenin ve riski azaltmanın kesin yoludur. Araştırmacılar, zeytinin bu atıştırmalık alternatifleri arasındaki en iyi tercihlerden biri olabileceğini belirtiyor.
Lipids in Health and Disease dergisinde yayınlanan verilere göre zeytinin felç riskini azalttığı tespit edildi. Bunun nedeni ise yüksek düzeyde tekli doymamış yağ asidi içermeleridir.
Zeytin, üstelik bilişsel geriliği önleyebilecek bir yapıya sahiptir. Tekli doymamış yağların daha fazla tüketimi, yaşlılarda hafızayı ve diğer bilişsel işlevleri iyileştirmeyi mümkün kılar.
Zeytin ve zeytinyağı, Alzheimer hastalığı riskini %40'a kadar azaltabilme ve zihinsel sağlığı artırabilme gücüne sahiptir. Bunun için atıştırmalık olarak günde 3 - 5 tane zeytin veya salatalarda kullandığınız zeytinyağı, büyük bir değişim sunabilir.
Bu yağların aynı zamanda, genel felç, ölüm ve kardiyovasküler hastalık riskini azalttığı bulunmuştur. Tekli doymamış yağlar ayrıca zararlı LDL kolesterol seviyelerini de azaltabilir. Araştırmanın sonuçları olumlu olsa da, araştırmacılar, belirli kaynakları ve kardiyovasküler riski değerlendirmek için daha fazla araştırma gerekir.
Kötü beslenmenin yanı sıra, aşağıdakiler gibi başka faktörler de kişinin felç geçirme riskini artırabilir. Özellikle sağlığa zararlı tüketim alışkanlıkları, hareketsizlik gibi yaşam tarzları da bu konuda büyük bir etkendir.
Diyabet, hipertansiyon ve atriyal fibrilasyon gibi altta yatan durumların kötü yönetimi de rol oynar. Bu sırada, belirli bağırsak bakterileri de inmenin hem riskinde hem de şiddetinde rol oynayabilir.
Bilim insanları son zamanlarda bağırsak mikrobiyomunun kardiyovasküler hastalarıklarda rol oynayabileceğini ortaya koyan kanıtlar da elde ettiler. Bağırsak mikrobiyomu, sindirim sistemi içinde yaşayan bir bakteri ekosistemidir. Bu durumun nasıl ortaya çıktığı, bir kişinin riskini ve çeşitli koşullara tepkisini belirleyebilir.
Saint Pau Araştırma Ensitüsü'nden Dr. Micheal Lledos, çalışma hakkında, daha yüksek felç şiddeti riski ile ilişkili yeni bakteri taksonları belirlediklerini dile getirdi. Araştırmaların sonucunda elde edilen bu umut, bağışıklık sisteminin bu karmaşık bölümünün anlayarak doktorların felçleri önleyebilmeleri ve inme sonrası iyileşmeyi gerliştirebilmeleridir.
Bu keşfin gelecekte bağırsak mikrobiyatasını inceleyerek felçleri önleyebileceğini, nörolojik iyileşmeyi ilerletebileceğini belirten Lledos, bunun heyecan verici bir beklenti yarattığını söyledi.