Yeniçağ gazetisinden Remiz Özdemir'in "Türk bankacılığı ne zaman bu hale geldi?" yazısı
Şu yaşadığımız en kötü dönemde kazanan 3 kesim var.
Birincisi devlet garantili dövizle ihale alan müteahhitler, ikincisi bankalar ve üçüncüsü ise parası olup da bankada dolar olarak tutan -1 milyon doların üzerinde- yaklaşık 1 milyon kişi.
Kaybeden emekli, işçi ve memur.
Pandemi nedeniyle bütün ülkeler vatandaşlarına karşılıksız para dağıtırken, Türkiye bankalardan kredi verdirdi.
Yani borçlandık!
Bu da bankaların pandemi sürecinde kârını katlamalarına yaradı.
Zaten sektör yabancıların kontrolünde diyebiliriz. Yani sermaye olarak.
Yabancı, gerçekten çok mutlu. Kendi ülkesinde kazanamadığı paraları Türkiye'deki iştirakinden kazanıyor.
Yabancı bankaların bazı ahlaksız ticaretini defalarca yazdım.
Bir de bizim yerli sermayeli bir banka var ki, ticari ahlakını ve vicdanını kaybetmiş sanki.
Bu bankanın son yaptığına ben bile inanamadım. Ta ki, kurum içi yazışmalar gelinceye kadar.
Türkiye'nin en ünlü holdinglerinden birine ait bu yerli sermayeli banka geçen ay bir kampanya düzenler.
Bankaya mobil uygulama üzerinden müşteri olan herkese faizsiz ve masrafsız 5 bin lira kredi verilecekti. Üstelik banka internet sitesinde bir tablo yayınlayarak 5 bin lira kredi alanın yıllık maliyetinin sıfır olduğunu altını çizerek anlatır.
Buraya kadar her şey normal. İnsanlar bu bankanın mobil uygulamasını indirip müşteri olurlar. Sonra da krediye başvurup beklemeye başlarlar.
Evet! Gerçekten 5 bin lira faizsiz kredi küt diye hesaplarına yatar!
İnanılacak gibi değil, bankaya yeni müşteri oldun diye sana 5 bin lira kredi veriyorlar. Üstelik masraf ve faiz de yok.
Bu krediye özellikle dar gelirliler başvuruyor.
5 bin lira kredi ile nefes almak isteyen garibanlar. Bu bankada hesabı olanlar da eşine dostuna ve hatta çocuğuna hesap açtırıp bu 5 bin lirayı alırlar.
Çok sayıda kişi bu bankaya müşteri olur!
Önce bunun müşteri edinmek için yapılmış bir strateji olduğu düşünülür. Ta ki, kredi çekenlerin şubeler tarafından bir bir aranmasına kadar.
Adresine en yakın şubeden arayan bankacı, eksik evrak nedeniyle şubeye gelmesini talep eder. Uyanık olan "ne evrakı der" ve itiraz eder. Etmeyen ise atlar gider.
Banka şubesi, önlerine bir belge koyarak kredi için sigortanın eksik olduğunu hayat sigortasının şart olduğunu anlatırlar.
Bazı kişiler itiraz eder ve BDDK'ya şikâyet edeceğini söyleyip çeker gider. Bazıları ise çaresiz bir şekilde 200 lira ile 400 lira arasındaki hayat sigortası için imzayı atar. Sigorta ücreti çekilen krediye eklenecektir. Bu nedenle birçok kişi bunun farkına bile varmaz.
İlk bakışta buna ben de inanmadım. Araştırdım ve gerçekten banka GMY'si tarafından bölgelere bu tür talep gittiğini öğrendim. Hatta söz konusu bankanın Trakya bölgesinden bir yöneticinin personele whatsApp üzerinden bu kredilere sigorta satması için yaptığı baskıyı gösteren bir yazışma elime geçti.
Kredi çekenlerin listesini gönderen bölge yöneticisi personele hayat sigortasını manuel olarak kesmesini istiyor ve ekliyor: Hayat sigortası için istisnamız yoktur!
Buradan önce bu sigortaları bile bile yasal ve ahlaki olmamasına rağmen insanları kandırarak yapan şubecilere sesleniyorum:
Müşterilerinizle aynı ülkede, aynı zor koşullarda yaşadığınızı hatırlayın lütfen! Kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyi başkalarına yapmayın! Bu ahlaki değil! Bunun kimseye faydası yok. Bu tüm topluma zarar veriyor.
Gelelim bu sigortaları zorla yaptıran bankanın yöneticilerine.
Sizin başarı ve ticaret anlayışınız, sizin vereceğiniz 5 bin liralık krediye muhtaç insanları kandırmaya mı dayalı? Tamam bu kampanya ile BDDK'yı kandırdınız. Hatta kredi veriyoruz diye iktidarı da kandırdınız. Peki vicdanınızı nasıl kandırıyorsunuz?
Yoksa siz de mi patronunuz gibi vicdanınızı kaybettiniz!
Yazık!
Buradan BDDK'ya da çok iş düşüyor!
Sürekli olarak kriz kelimesini duyunca binlerce kişiyi kapının önüne koyması ile tanınan bu bankanın bu kampanyasını incelemeye alsın! Kime nasıl sigorta yapıldığını, müşterilerle konuşularak araştırsınlar.
İnsanları aldatarak, hatta tuzak kurularak yapılan bankacılık sadece bankacılık sistemine değil aynı zamanda ülkemize de zarar veriyor.