Dünyaca ünlü internet arama motoru Google, Halikarnas Balıkçısı adıyla tanınan Giritli ünlü yazar Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın 125. doğumgünü için bir doodle hazırladı.
Gogle, romanlarında Ege kıyılarını sıklıkla anlatan Kabaağaçlı için şu Doodle'ı hazırladı:
CEVAT ŞAKİR KABAAĞAÇLI KİMDİR?
17 Nisan 1886 tarihinde, Osmanlı'nın son köklü ailelerinden
Şakir Paşa Ailesine mensup babası yüksek komiser olarak görev
yaptığı Girit'te doğdu. Babası Girit ve Atina'da sefirlik ve
valilik yapan Mehmet Şakir Paşa, annesi Giritli Sare İsmet Hanım;
amcası II. Abdülhamit devri sadrazamı Cevat Şakir Paşa, dedesi
Şurayı Askeri Dairesi Reisi Miralay Mustafa Asım Bey'dir.
Kendisine, iki evliliğinden de çocuğu olmayan ve onu kendi çocuğu
gibi seven amcasının ismi verildi.
Cevat Şakir, altı çocuklu ailenin en büyük evladıydı. Ailesinin tüm
fertleri sanatta yetenekliydi. Sırasıyla dünyaya gelen Hakkiye,
Ayşe, Suat, Fahrelnisa ve Aliye adlı kardeşlerinden Fahrelnisa
resim alanında, Aliye gravür alanında üne kavuştu; Hakkiye’nin kızı
Füreya Koral, ilk Türk kadın seramikçi oldu; Fahrelnisa’nın
çocukları Nejad Devrim ressam; Şirin Devrim ise tiyatrocu oldu.
Cevat Şakir, çocukluk hayatının ilk yıllarını babası Şakir Paşa’nın
elçi olarak bulunduğu Atina’da geçirdi. İlköğrenimini Büyükada'da,
orta ve liseyi 1907'de Robert Kolej'de tamamladı. İlk yazısı aynı
yıl İkdam Gazetesi’nde yayımlandı. Bu, İngilizce’den tercüme bir
yazıydı. Lise öğreniminden sonra İngiltere’de denizcilik öğrenimi
yapmak istediyse de ailesinin ısrarı ile Oxford Üniversitesi’nde
tarih öğrenimi gördü. 1913’te İtalyan bir hanımla evlenerek
İtalya’da kaldı, resim öğrenimi gördü.
İstanbul'a döndüğünde gazete ve dergilerde yazılar yayınlamaya
başladı. Aile, 1914 yılında maddi sıkıntı içine girmiş ve babası
Mehmet Şakir Paşa Afyon’daki Kabaağaçlı çiftliğine yerleşmişti.
Babasının çiftlikte bir tartışma anında Cevat Şakir’in silahından
çıkan kurşunla vurulması üzerine Cevat Şakir cinayet iddiasıyla
yargılandı ve 15 yıl kürek cezasına çarptırıldı. Cezasının yedi
yılını çektikten sonra baş gösteren verem hastalığından ötürü
tahliye edildi.
1925 yılına kadar geçimini haftalık dergilerde tercümeler, yazılar
yayınlayarak, resim ve yeni tarz tezhipler yaparak, karikatür
yaparak, karikatür çizerek ve renkli dergi kapakları hazırlayarak
temin etti. Türk basınında kapakçılığın gelişmesinde katkısı
vardır.
Halikarnas Balıkçısı'nın Bodrum'daki büstü
Dört asker kaçağının kadersizliğiyle ilgili olarak Hüseyin Kenan
takma adıyla kaleme aldığı 13 Nisan 1925 tarihli "Hapishanede İdama
Mahkûm Olanlar Bile Bile Asılmağa Nasıl Giderler" başlıklı
öyküsünden ötürü İstanbul İstiklal Mahkemesi'nde yargılandı.
‘Memlekette isyan bulunduğu sırada, askeri isyana teşvik edici yazı
yazmak’ tan suçlu bulundu. Mahkeme başkanı Ali Çetinkaya tarafından
idama mahkûm edilmek istendiyse de, Kılıç Ali Bey'in önerisiyle
kalebentlikle Bodrum'a sürüldü. 3 yıllık sürgünlüğünün yarısını
Bodrum'da tamamladı.
Cezasının son yarısını İstanbul'da tamamladıktan sonra, çok sevdiği
insanları ve doğal güzellikleriyle kaynaştığı Bodrum'dan uzak
kalamadı ve Bodrum'a yeniden dönüp yaklaşık 25 yıl kaldı.
Bodrum'un antik çağdaki adı olan Halikarnas'ı mahlas olarak
benimseyen Cevat Şakir, Bodrum'da balıkçılık dahil çeşitli işlerde
çalıştı. Edebiyat sahasına giren eserlerinin büyük kısmını da
Bodrum’da yazdı. İkinci evliliğini dayısının kızı Hamdiye, üçüncü
evliliğini Hatice Hanım’la yapan Cevat Şakir'in üç evliliğinden beş
çocuğu oldu. Çocuklarının ortaöğrenim çağına gelince, o yıllarda bu
kasabada ortaokul bulunmaması sebebiyle ailesini İzmir’e nakletti.
Yaşamını yazarlık ve turist rehberliği ile sürdürdü, rehberlik
kurslarında da ders verdi. 13 Ekim 1973'te İzmir'de kemik
kanserinden vefat etti. Vasiyeti üzerine Bodrum'a gömüldü. Kabiri
Bodrum-Gümbetteki Türbe Tepesinde manevi oğlu Şadan Gökovalı ile
seçtiği yerde küçük bir müzesi ile birlikte Halikarnas Balıkçısı
Müzesi adı altında bulunmaktadır.
SANAT HAYATI
1926’dan sonra deniz hikayeleriyle tanındı. Konularını Ege Bölgesi
ve Akdeniz Bölgesi kıyı ve açıklarında gelişen, denize bağlı
olaylardan çıkardı. İçinde yaşadığı, en küçük ayrıntılarına kadar
bildiği hür ve asi denizi, kaderleri denizin elinde olan
balıkçıları, dalgıçları, sünger avcılarını ve gemileri zengin bir
terim ve mitologya hazinesinden güçlenerek, denize karşı sonsuz bir
hayranlıktan gelen şiirli, yer yer aksayan, ama sürükleyip götüren
bir anlatımla hikaye ve romana geçirdi. Yazı ve düşünceleriyle
Azra Erhat gibi döneminin önemli aydınlarını etkilemiş bir kişi
olarak, çeşitli dillerden yüz kadar da Kitap çevirmiş
olan ve kendi eserlerinin sonraki baskıları yapılagelen Balıkçı’ya
Kültür Bakanlığı’nca 1971 Devlet Kültür Armağanı
verilmiştir. Geniş bibliyografyası Yeni Yayınlar dergisinin
Ekim 1974 sayısındadır. Bütün Eserleri Bilgi Yayınevi’nce
toplanmaktadır.