Prof. Dr. Mehmet Haberal, Ak Parti Zonguldak Milletvekili Köksal
Toptan'ın annesi Saadet Toptan'ın evine yaptığı bayram ziyaretinin
ardından Kozlu Beldesi'ne geçti. Prof. Dr. Haberal, belde
merkezinde kendisini karşılayan partililer ve vatandaşlarla
bayramlaştı. Belde merkezindeki çay bahçesine geçen Prof. Dr.
Haberal, Cihan Özçelik adlı kişiyle sohbeti sırasında, ülkede bir
takım aksaklıklar olduğunu söyledi. Demokrasinin ülkelere kolay
yerleşmediğini vurgulayan Prof. Dr. Haberal, Silivri Cezaevi'nin
koşulları hakkında da bilgi verdi.
CHP İL BAŞKANLIĞI ZİYARETİ
Prof.Dr. Haberal, daha sonra Zonguldak Milletvekili Ali İhsan
Köktürk ve Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir ile birlikte
partisinin Zonguldak İl Başkanlığı'na geçerek, partililerle
bayramlaştı. Milletvekili Ali İhsan Köktürk, buradaki
açıklamasında, Ergenekon davasında verilen kararları eleştirdi.
Köktürk, gizli tanıklarla, tahrip edilmiş dijital verilerle, var
olmayan örgütlerle yürütülen davada, ülkenin saygın insanlarının
çok ağır cezalar aldığını kaydetti. Köktürk, "Aslında Balbay'ları,
Haberal'ları, Tuncay Özkan'ları, Başbuğ'ları bu kadar ağır cezalara
mahkum eden bir anlayışı, sevginin egemen olması gereken bir günde,
insanlara sevgiyi değil öfkeyi tattıran bir anlayışı kınıyorum. Bu
ülkenin bu kadar büyük değerlerinin bu kadar ağır cezalara
çarptırılmasını CHP olarak kabul edemiyoruz" dedi.
NE ZAMAN YEMİN EDECEK?
Prof. Dr. Haberal da Zonguldak halkının kendisini Meclis'e
gönderdiğini hatırlatarak, "Milli iradeyi inşallah orada temsil
etmeye çalışacağız" dedi. Prof. Dr. Haberal, TBMM'de ne zaman yemin
edeceğinin sorulması üzerine, "O TBMM'nin görevidir. TBMM ne karar
verirse o çerçevede yaparlar. Ben şu anda Zonguldak halkını temsil
ediyorum. İlave bir şeye gerek var mı? Zonguldak halkını temsil
etmekten mutluluk duyuyoruz. Diğerleri formalite gereği yapılan
işlerdir" dedi.
'ADALET, ALLAH'IN EMRİDİR'
Bir gazetecinin, Ergenekon davasında mahkemenin verdiği
kararların eleştirildiğini hatırlatması üzerine de Prof. Dr.
Haberal, şöyle konuştu:
"Mahkeme salonlarında, 'Adalet mülkün temelidir' yazıyor. Adalet
yüceler yücesi Allah'ın emridir. Her cuma günü cumaya gideriz. Cuma
namazlarında imam efendi hutbeyi okur ve der ki "Ey cemaati
müslimin; muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardımı
emreder, çirkin işleri, fenalığı ve azgınlığı da yasaklar,
tutasınız diye size öğüt verir.' Adalet Allah'ın emridir. Adalet
aynı zamanda devletin de temelidir. Dolayısıyla adaletin adil bir
şekilde dağılımı sağlanmıyorsa ciddi sıkıntı var demektir. Adaletin
ve hürriyetin olmadığı ülkelerde mutluluk olmaz. Kaldı ki
insanların en önemli haklarından bir tanesi hürriyettir,
özgürlüktür. Diyojen'e sormuşlar; 'Yer yüzünün en güzel şeyi
nedir?' 'Hürriyettir' demiş."
'SUÇUMU HALA BİLMİYORUM'
Şuara Suresi'nin 183'üncü ayetinde Allah'ın, "İnsanın hakları
var. İnsanların hakkı olan şeyleri kısıtlamayın. Yeryüzünde
bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın" dediğini belirten Prof.
Dr. Haberal, "Demek ki insanların hakkını vermezsek, yaşam hakkını
vermezsek. Suç varsa ceza olmalıdır. Mehmet Haberal suç mu işledi,
cezasını veriniz. Ki başkaları aynı suçu işleyip mağdur olmasın.
Benim suçum ne? Adını koyacaksınız. 13 Nisan 2009'dan beri hep
sordum; 'Suçum ne, suçumu söyleyin, cezamı da verin.' Ben hala
bilmiyorum. Sizler biliyorsanız bana söyleyin. Dolayısıyla adaletin
olmadığı, insanların yaşamının tutsak haline getirildiği ortamlarda
bir sıkıntı vardır" dedi.
'4 YILIMI GERİ GETİRMEK MÜMKÜN MÜ?'
İnsan hayatı ve geçen zamanın geri gelmediğine işaret eden Prof.
Dr. Haberal, şöyle devam etti:
"Hz. Ömer diyor ki; 'Yaydan çıkan ok, ağızdan çıkan söz, kaçan
fırsat, geçen zaman bir daha geri gelmez.' Şimdi benim 4 sene 4
ayımı geri getirmek mümkün mü? Burada ciddi bir sıkıntı var. Bir
yanlışlık var. Ülkemiz bir süreçten geçiyor. Bunu bir an önce
çözmek zorundayız. Biz çözeceğiz. Bunu kavga ederek, birbirini
kırarak değil, birlikte çözeceğiz. Doğru bir tanedir, iki tane
olmaz. Doğruyu bulmak zorundayız. Bir yerde haksızlık varsa,
bunların başında adaletsizlik geliyor. Bugün yaşadığımız en önemli
durum budur. Milletvekili arkadaşlarımızla bu adaletsizlikleri,
yanlışlıkları araştırmak zorundayız. Bununla ilgili yoğun bir
şekilde çalışmalıyız."
'BİZ TECRİT EDİLDİK'
Cezaevinden çıktığını, ancak hala o ortamda yaşadığını ifade
eden Prof. Dr. Haberal, "Demir kapı. Demir kapı sabah-akşam günde 2
kez açılıyor. Beton ve demir yığını. Çok ağır bir ortamdır. Adeta
tecrit ediliyorsunuz. Halbuki hepimiz insanız. Hata işleyebiliriz.
Dünyada 2 meslek doğrudan insan hayatıyla meşguldür. Bunlardan
birisi hekimlerdir. Hekim olarak benim görevim, hastamın teşhisini
koyup tedavisini yapıp topluma kazandırmaktır. Aynı şey mahkemeler,
hakimler için geçerlidir. Bunu mahkemede de söyledim. Sizin
karşınıza gelen kişinin bir suçu mu var. Cezasını verin, ama suçunu
söyleyeceksiniz. Hedef, insanları topluma kazandırmak olmalı. Bugün
cezaevlerinde tecrit ediliyoruz. Biz tecrit edildik. Amaç bu
olmamalı. Amaç insanları topluma kazandırmak olmalı" diye
konuştu.
Prof. Dr. Haberal, Kanuni döneminde 1 ay devam eden yargılamanın
zulüm kabul edildiğini de hatırlatıp, "Bugünkü durumu milletimizin,
sizlerin takdirine bırakıyorum" dedi. (DHA)