Nisan ayından bu yana cezaevinde tutuklu bulunan Etkin Haber
Ajansı ( ETHA) editörü Semiha Şahin ve
muhabiri Pınar Gayıp’ın aralarında bulunduğu 4 kişi ‘Terör
örgütü üyesi olmak ve propagandası yapmak’ iddiasıyla İstanbul 23.
Ağır Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıktı.
Kimlik tespitinin ardından başlanan duruşmada savunmasını
yapan ETHA editörü Semiha Şahin , yaptığı
haberlerden dolayı şu an hakim karşısında olduğunu belirterek, “Bir
eylemde Filistin’e ait bir bayrak taşıdım. MLKP’ye ait bir bayrak
taşımadım. Slogan atmadım. Kanıt olarak gösterilen diğer basın
açıklamaları ve yürüyüşlere ise haber takibi yapmak için
gittim. ETHA muhaliftir. Yapılan haberlerle aidiyetlik
kurulmaz. Halkın haber alma özgürlüğü evrensel bir normdur.
Haberlerimiz delil olarak öne sürülüyor. Dava hukuk davası olmaktan
çıkıyor. Siyasi bir dava. Bu hafta 84 gazeteci bu salonlarda
yargılanacak. Adalet nasıl mümkün olur?” diye konuştu.
‘Suç nerede?’
ETHA editörü ve muhabiri Pınar Gayıp ise savunmasına gazetecilik mesleğini tanımlayarak başladı. Gayıp, “Gazetecilik, egemenlerin iktidarlarını kurmak ve korumak için gizlemeye çalıştığı gerçeklerin izini sürmek ve açığa çıkarmaktır” diyerek, “Sosyalist bir kadın gazeteci olarak ezilenlerden yana haber yapan ETHA’da çalışmaya başladım. İddianamede ETHA’nın gözaltına alınmamıza ilişkin yaptığı haber suç olarak gösterilmiş. Arkadaşım Semiha Şahin’in editörü, benim de muhabiri olduğum Etkin Haber Ajansı’nın bizim haberimizi yapmasından, sahiplenmesinden daha doğal ne olabilir? Suç bunun neresinde?” dedi.
Gayıp savunmasını şöyle sürdürdü: “Her gün çocukların, kadınların, LGBTİ’lerin sömürüldüğü, katledildiği, işinden edilenlerin, egemenlerin savaşlarında çocuklarını kaybedenlerin ırkçılığa karşı kardeşlik, savaşa karşı barış dedikleri için bedel ödetilenlerin feryadının yükseldiği bir ülkede bunları yazmak, haberleştirmek, gazeteciliğin gereğini yapmak suçsa bu suçu defalarca işlediğimi açıkça ifade ediyorum.”
Eski ETHA stajyeri Ferhat Harun Pehlivan da, “Sosyalist gençlik derneklerinin üyesiyim. Sosyal medyadaki paylaşımlarım propaganda amaçlı değildi. OHAL bahanesiyle üniversite sınavına giremedim. Cezaevinde birçok hakkımız ihlal ediliyor” dedi. Savunmasını yapan sanık Gülsen İmre ise “Çocuklarım yere yatırılarak arama yapıldı. Neyle suçlandığımı adliyeye gelince öğrendim. Önceden ifademe başvurulsaydı adliyeye gelip ifade verirdim. Tahliyemi istiyorum” dedi.
Mahkemeden ret
Avukatların savunmasından sonra savcı tutukluluk yönünde mütalaasını verdi. Mahkeme heyeti ara kararın ardından ‘kuvvetli suç şüphesi ve somut delillerin varlığını’ gerekçe göstererek tahliye taleplerini reddetti. Duruşma 5 Aralık’a ertelendi.