Kadri Gürsel'den 'korkmayalım' önerisi: 'Gazeteciliğin kara Eylül'ü yaşanıyor'

Kadri Gürsel gazeteciliğin son durumunu değerlendirdi.

Google Haberlere Abone ol
Kadri Gürsel'den 'korkmayalım' önerisi: 'Gazeteciliğin kara Eylül'ü yaşanıyor'

Attığı bir tweet nedeniyle Milliyet'teki yazılarına son verilen ve ardından Diken.com.tr'de yazmaya başlayan deneyimli gazeteci Kadri Gürsel bugünkü köşe yazısında gazeteciliğin durumunu anlattı ve gazetecilere hep birlikte haraket etmesini önerdi. 



Son günlerde medya açısından yaşananları gazeteciliğin kara Eylül'ü olarak tanımlayan Gürsel yazısında şunları yazdı:



....



Kaybetmeyecekleri bir seçim olsun diye, gazeteciliğin ‘kara eylül’ünü yaşatıyorlar Türkiye’ye.



Kamyon kasalarına doldurulmuş sokak milisleriyle Hürriyet’i basıyorlar.



Müptezel medya tetikçileri, köşelerinden gazetecileri ölümle tehdit ediyor ve yargı kılını kıpırdatmıyor.



Nokta dergisinin bürosu basılıyor ve henüz dağıtımı yapılmamış nüshalara el konuluyor.



İktidar medyasının en pespaye gündeliklerinden birinde yer almış yalan dolan içeriğe binaen, Hürriyet’e ‘terör propagandası’ soruşturması açılabiliyor.



Koza İpek grubuna karşı yürütülen ‘terör örgütü finansmanı’ soruşturması kapsamında Bugün gazetesi ile Bugün TV’nin ofislerine polis baskını yapılıyor.



Kürt medyası tamamen susturulmak isteniyor; çok sayıda siteye erişim yasaklanıyor.



Yabancı gazeteciler tutuklanıp sınır dışı ediliyor. Türkiye’nin güneydoğusundaki çatışmaya haber karartması uygulanıyor.



Hemen her gün bir gazeteciye Erdoğan’a hakaret suçlamasıyla dava açılıyor.



Ve gazeteciler işlerinden atılıyorlar.



Gazetecilik, özgür ve eleştirel ise gazeteciliktir. Değilse sekreterliktir, arzuhalciliktir ve tetikçiliktir.



....



Mesleği ve sektörü taviz vererek ayakta tutmanın mümkün olmadığı nihayet anlaşılmış ise gazeteciliği savunmak için, kalan gazetecilerin artık bir araya gelip bir şeyler yapması gerekiyor.



Bu ne olabilir?



Hem de iki seçim arasında…



Seçime haftalar kalmışken, yakın geçmişle ilgili aramızdaki zaruri hesaplaşmaları yarına erteleyip ortak ilkeler zemininde sağlam bir platform oluşturabilmek mümkün değil.



O halde ne yapmalı?



Ben kendi adıma ‘korkmamayı’ öneriyorum.



Ortaklaşa hiçbir şey yapamıyorsak, en azından birlikte korkmamayı deneyebiliriz.



Cesaret naraları atmaktan bahsetmiyorum. Tam tersine, gerçekten de çok korkuyor olabiliriz. Ama korksak bile bunu belli etmemeyi başarmak zorundayız. Ağırbaşlı, sakin, dürüst ve iyi gazetecilik yapmakta ısrar edelim.



Yazının tamamını okumak için TIKLAYINIZ



 



 


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin