Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) Konrad Adenauer Stiftung (KAS) ile birlikte düzenlediği 81’inci Yerel Gazetecilik Semineri Düzce'nin ilçesi Akçakoca’da gerçekleştirildi.
Akçakoca Sky Tower Hotel’de düzenlenen seminere; Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, Genel Sekreter Sibel Güneş, Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Özdemir, Yönetim Kurulu Üyesi İhsan Yılmaz, TGC Önceki Başkanı Cumhuriyet Gazetesi Vakfı Başkanı ve Yazarı Orhan Erinç, TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük, TGC Ankara Temsilcisi Taylan Erten, Bolu Temsilcisi Hüseyin Aykan, Karadeniz Ereğlisi Temsilcisi Mustafa Kemal Bektaş, Gazeteci Reha Erus, Dünya Spor Yazarları Birliği (AIPS)/Başkan Vekili Esat Yılmaer, Hürriyet Gazetesi Sağlık Muhabiri Mesude Erşan, Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ulaş Karan, Hürriyet Gazetesi Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, 32. Gün Yayın Yönetmeni Hilmi Hacaloğlu, Düzce Vali Yardımcısı Muhammed Mustafa İmamoğlu, Akçakoca Belediye Başkan Yardımcısı Suat Madenci, Akçakoca Kaymakamı Mehmet Özer’in de aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı.
Seminer; Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşları,
basın emekçileri ve basın şehitleri için bir dakikalık saygı
duruşuyla başladı. Ardından açılış konuşmalarına geçildi.
BAŞKAN OLCAYTO: GAZETECİLERİN İKİNCİ ADRESİ
ADLİYE
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto, açılış konuşmasında şunları söyledi:
“Gazetecilik çok zor dönemden geçiyor. Bu dönemin kısa sürmesi için uğraşıyoruz. Düşünce basın, ifade özgürlüğü olsun istiyoruz. Bu konuda çalışmalar yapıyoruz. Türkiye’nin en büyük meslek örgütlerinden biriyiz. Her iktidara karşı dik durmaya çalışıyoruz. Onlarla mesafemizi bozmamaya çalışıyoruz. Bütün çabamız gazetecilik için. Gazetecilik nerede mağdur ise orada olmaya çalışıyoruz. Gazeteciliğin ikinci adresi adliyeler oldu. 1-2 gün arayla sürekli adliyelerdeyiz. Kartal ve Çağlayan Adliyeleri’ne sürekli gazetecilerin duruşmalarını takip etmeye gidiyoruz.
‘Gazetecilik neden bu hale düştü?’ sorusunu da kendimize
sormamız gerekiyor. Gazetecilik, dayanışması eksik bir meslek.
Parçalandığını görmekten üzüntü duyuyoruz. İstiyoruz ki;
mesleki dayanışma olsun, meslek ilkelerine uyulsun. Nesnel
gazetecilik yapılabilsin istiyoruz. Umuyoruz ki o günler de
gelecek.”
EROL TAYHAN: TECRÜBELERİNİ BİZİMLE PAYLAŞACAK İNSANLARA
İHTİYAÇ VAR
Düzce Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Erol Tayhan, ise konuşmasında şu görüşlere yer verdi:
“Eğitim seminerinin Düzce’nin ilçesi Akçakoca’da yapıldığı için
TGC’ye çok teşekkür ederim. Meslek içi eğitim seminerlerinin
önemini anlatmak için çok fazla söze gerek yok. Her katıldığımda
iyi ki gelmişim diyorum. 81. eğitim seminerinde de çok değerli
misafirler, gençlerle bilgilerini paylaşacak. Gazetecilik çok zor
günlerden geçiyor. Tecrübelerini bizimle paylaşacak insanlara
ihtiyaç var.”
DÜZCE VALİ YARDIMCISI İMAMOĞLU: MEDYA TOPLUMUN
AYNASI
Düzce Vali Yardımcısı Muhammed Mustafa İmamoğlu yaptığı konuşmada şu görüşleri dile getirdi:
“Gazetecilik çok kutsal, önemli bir meslek. Kamu hizmeti de
yerine getiriyor. Halkın haberlere ulaşmasında en önemli kaynak. Bu
kaynakların bu hizmeti yerine getirirken gazeteciliğin tarafsız bir
şekilde ve başkalarının haklarını da rencide etmeyecek şekilde
yapılması çok önemli. Medya toplumumuzun aynası.Yerel yöneticilerin
hizmetlerini topluma aktarıyor, bir yandan da yöneticilerin
vakıf olamadığı, toplumumuzdaki düzeltilmesi gereken olumsuzlukları
da basın yoluyla öğrenmiş oluyoruz."
Akçakoca Belediye Başkan Yardımcısı Suat Madenci ve Akçakoca
Kaymakamı Mehmet Özer de yaptığı konuşmalarda 81. Seminerin
Akçakoca’da yapılmasından dolayı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti
Yönetim Kurulu’na teşekkür ettiler.
Açılış konuşmalarının ardından konusunda uzman gazeteci,
akademisyen ve hukukçular tarafından mesleki konuların ele alındığı
seminerlere geçildi.
İlk oturumda; TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş “Gazetecilikte
Örgütlenme”; Cumhuriyet Gazetesi Vakfı Başkanı ve Yazarı Orhan
Erinç “Günümüz Gazeteciliğine Genel Bakış”; TGC Hukuk
Danışmanı Gökhan Küçük “Haber ve Hukuk” başlıklı konular hakkında
katılımcılara bilgi verdi. Oturumun moderatörlüğünü TGC Ankara
Temsilcisi Taylan Erten üstlendi.
ORHAN ERİNÇ: DURUM VAHİM AMA UMUTSUZ DEĞİL
Cumhuriyet Gazetesi Vakfı Başkanı ve Yazarı Orhan Erinç “Günümüz Gazeteciliğine Genel Bakış” başlıklı konuşmasında şunları dile getirdi:
“ Türk basını patronlarına ‘hayır’ diyebilen genel yayın
yönetmenlerini kaybettiği için bu hale geldi. O nedenle
kullanılmaya en açık mesleklerden biri olan gazeteciliğin bu günkü
durumundan ben daha çok kendimizin sorumlu olduğunu düşünüyorum.
Gazeteciliğin bugünkü durumunu siyasal iktidarlar dışarıdan,
kimileri de içerden uğraşmalarına karşın medya ayakta durmayı
sorumlu gazeteciler sayesinde başarıyor. Bu bizim için hem üzüntü
hem de sevinç kaynağı olarak değerlendirilebilir diye düşünüyorum.
Dünyanın neresinde olursa olsunlar gazeteciler aynı tehditlerle
görevlerini yerine getirmeye çalışıyorlar. Yerelde çalışan
meslektaşlarımızın koşulları çok daha ağır. Haberi yaptığı
kişilerle daha kapıdan çıktığında karşılaşma tehlikesi söz konusu.
Gazeteciliğin durumu bugünlerde pek iç açıcı değil. Kimi yasa
maddelerin yorumu gününe göre değişir bir durum aldı. Türk Ceza
Yasası ve Terörle Mücadele Kanunu 2005’te değişene kadar ben hangi
cümleyi kurarsam suç işleyeceğimi biliyordum. 2005’te yasalar
değiştikten sonra gazetecilik daha da tehlikeli bir meslek halini
aldı. Yeni bir hukuk dönemine girdik. Çok sayıda meslektaşımızın
yargılanıyor olması, tutuklu ve hükümlü olmasının nedenlerinden
biri de bu. Geçmişte de çok sayıda meslektaşımız hapse girmiş,
tutuklanmıştı. O dönemin kararları ve bu dönemin kararları arasında
‘kuşku farkı’ ağır basıyor. Durum vahim ama umutsuz değil.
Çünkü meslektaşlarımız her türlü baskıya, tehlikeye karşı
görevlerini sürdürmeye çalışıyorlar. Bu da bizim gibi kıdemli
gazeteciler için çok önemli bir umut kaynağı oluyor.”
SİBEL GÜNEŞ: GAZETECİ ÖZGÜRLÜK ALANINI SADECE HALK İÇİN
KULLANIR
TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş “Gazetecilikte Örgütlenme” başlıklı konuşmasında şunları söyledi:
“Gazetecilikte her yıl bir öncekinden daha zorlu geçiyor. Yapılan her haber toplumun güç odaklarını rahatsız ediyor. Gazeteciler haberi yaparsam tutuklanabilirim, kaygısıyla haberi yapamıyor. Bu oto sansür anlamına geliyor. İşsizlik her yıl artıyor. TUİK verilerine göre 7 bin gazeteci işsiz. Gazetecilik özel bir meslek değil. Gazetecilik sahip olduğu özgürlük alanını sadece halk için kullanıyor.
2015- 2016 yılında yayın yasakları, haber sitelerinin
kapatılması, yayın kuruluşlarına fiziki ve sözlü saldırılar
gündemden hiç düşmedi. Kimi zaman meydanlardan kimi zaman ise
sosyal medya üzerinden gazeteciler hedef gösterildi. Özellikle
toplumsal olaylarda gazeteciler hedef seçilerek fiziksel saldırıya
uğradı. Gazeteciler, işten atılmakla susturulmaya çalışıldı.
Türkiye’nin dört bir yanından sürekli sansür haberleri geldi.
220 habere ve 100’ün üzerinde haber sitesine erişim engellendi.
Gazeteciler yine mahkeme koridorlarındaydı. Gazetecilere özellikle
Cumhurbaşkanına hakaret, terör propagandası yapmak gizliliği
ihlal ve yargıyı etkilemeye teşebbüs, kin ve düşmanlığa tahrik,
hakaretten davalar açıldı. İktidar tek tip gazetecilik istiyor.
Basın toplantıları dönemi bitti. Yerel yöneticiler, soru
sorulabilecek basın toplantısı yapmayı tercih etmiyor.
Gazetecilerin soru sorması ortadan kaldırılmış durumda.
Gazetecilere fiziksel ve sözlü saldırılar devam ediyor. Türkiye’de
300’e yakın gazeteci cezaevine girip çıktı. Yüzlerce gazeteci
haklarında açılmış davalarla yargılanıyor. Yasalarda gerekli
düzenlemeler yapılamadı. Gazetecilerin yüzde 3, 5’u sendikalı.
Gazetecilerin çoğunluğu Basın İş Yasası kapsamında çalıştırılmıyor.
Dernekler arasındaki çatışma dayanışmayı olumsuz etkiliyor. Basın
İş Yasası’nı iktidar patronların çıkarları doğrultusunda
değiştirmeye çalışıyor. Örgütlenme şart. Derneklere ve sendikalara
üye olarak mücadele gerekiyor. Siyasi görüş ayrılıkları yerine
basın ve ifade özgürlüğü noktasında birleşilmeli. İktidar aygıtı
olmanın kısa vadeli yararları yerine mesleğin geleceği için yan
yana durulabilmeli.”
GÖKHAN KÜÇÜK: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ TOPLUMUN TEMELLERİNDEN
BİRİDİR
TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük, “Haber ve Hukuk” başlıklı konuşmasında şunları dile getirdi:
“İfade özgürlüğü, demokratik toplumun esaslı temellerinden birini oluşturur. Sadece lehte olduğu kabul edilen, zararsız ya da ilgilenmeye değmez görülen haber ve düşünceleri için değil ama ayrıca devlet ya da nüfusun bir bölümünün aleyhinde olan, çarpıcı gelen/şok eden ya da rahatsız eden haber ve düşünceler içinde uygulanır. Basın söz konusu olduğunda bu ilkeler özel bir önem kazanır. Bu tür haber ve düşünceleri vermek basın yayın kuruluşları için sadece bir görev değildir. Halkın bu haber ve düşünceleri edinme hakkı vardır.”