Kanalın kapatılacak olmasına ilk tepkiler, Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Yönetim Kurulu ve 'Kadın Gazeteciler Takipte' platformundan geldi.
Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Yönetim Kurulu yaptığı
açıklamada, "Gezi Parkı direnişi ile başlayan ve polis şiddetine,
otoriter uygulamalara, anti-demokratik dayatmalara karşı dalga
dalga büyüyen eylemlerden ders almamakta ısrar eden iktidar
eylemlerin nedeni olan uygulamalarını ısrarla devam ettirmektedir.
Son olarak düşünce, ifade, sanat ve basın özgürlüğü önünde en büyük
engel haline gelen RTÜK, Hayat TV'nin kapatılması ile
sonuçlanabilecek bir süreci başlatmıştır. RTÜK'ün tamamen
uyduruk gerekçelerle aldığı bu kararın arkasında Gezi eylemleri
boyunca Hayat TV'nın yaptığı gerçeklerden yana yayıncılık anlayışı
olduğu tartışmadan uzaktır.
Asıl vahim olan iktidarın Gezi eylemleri ile tüm dünyaya teşhir
edilen otoriter, anti-demokratik tavrını pervasızca ortaya
koyabilmesidir. Hayat TV'nin kapatılması kararı ile İstanbul
Valisi'nin gazetecilere yönelik açık tehdidi, polisin eylemleri
izleyen basın emekçilerine yönelik şiddeti ve medya üzerinde
işbirlikçi holdingler eliyle kurulan baskı aynı amacın ürünüdür.
İktidar, tarihten ders çıkarmamakta ve baskılarla gerçekleri
karanlıkta bırakabileceği yönünde ham hayallerle
davranmaktadır.
Çağdaş Gazeteciler Derneği olarak RTÜK'ün kararının halkın haber
alma özgürlüğüne saldırı olduğunun bilinciyle Hayat Televizyonu ile
dayanışma içinde olacağımızı belirtiyor, iktidarın basın
özgürlüğüne yönelik sistemli saldırılarını kınıyoruz" diye
belirtti.
'Kadın Gazeteciler Takipte' ise şu şekilde kınadı:
"Hayat TV kapatılamaz!
"Kadın Gazeteciler Takipte" olarak, Hayat TV'nin "Yurtdışından
yayın yapan kanalların lisans alma zorunluluğu" çağrısına uymadığı
gerekçesiyle kapatılabileceği iddialarını kaygıyla
izlemekteyiz.
2013 Türkiye'sinde, hala bir basın kuruluşu hakkında kapatma kararı
verilebilecek olması, bizleri bu ülkede çalışan kadın gazeteciler
olarak endişelendirmektedir.
Hayat TV'yi kapatmaya yönelik bu girişim, kanalın Gezi Parkı
eylemlerinde olayları an be an kamuoyu ile paylaşma gerçeğinden
ayrı düşünülemez.
Karar, kamuoyunu bilgilendirmekle görevli gazetecilerin
mesleklerini özgürce yapabilme haklarına vurulmuş bir darbedir.
Basın kuruluşları ve mensupları üzerinde bir baskı mekanizması
oluşturma ve hatta kişi ve kurumları susturma maksadıyla hareket
edilmesi "özgür basın" söylemini yaralamaktadır.
Demokratik her ülkede temel bir hak olan basın özgürlüğü ile
bağdaşmayan bu kararı, "Kadın Gazeteciler Takipte" olarak
kınıyoruz.
Hayat TV çalışanları yalnız değildir."