Gazetecilerden 'Ankara' mesajları: 'Gün birlik günüdür'

Basın meslek kuruluşlarından Ankara'daki patlama için mesajlar geldi.

Google Haberlere Abone ol
Gazetecilerden  'Ankara' mesajları: 'Gün birlik günüdür'

Basın meslek kuruluşları, dün Ankara'da dzenlenecek olan 'Emek Demokrasi ve Barış' mitingi öncesi 95 kişinin ölümüne neden olan bombalı saldırıyı kınayan açıklamalar yaptı.



TGC Yönetim Kurulu şu açıklamayı yaptı



Seçim öncesi terörün acımasızlığı bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Barış emek ve demokrasi amacıyla yapılan bir miting öncesi masum insanları hedef alan bu insanlık dışı vahşeti lanetliyor ve kınıyoruz. 



Terör saldırısında hayatını kaybeden yurttaşlarımızın acısını  tüm ulusumuzla birlikte yürekten paylaşıyoruz.  Yaralanan vatandaşlarımıza 'geçmiş olsun' diyoruz.



Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu olarak inancımız odur ki, bu tür terör olaylarının ülkenin birliğini  ve dayanışmasını bozmaya gücü yetmeyecektir. 



Demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile işletilmesini engellemeye dönük her türlü terörün karşısında ulusça durmanın zamanıdır. Bu kararlılıkla  en kısa sürede olayın aydınlatılmasını, sorumlularının cezalandırılmasını bekliyoruz.



Saldırıda hayatını kaybedenlere başsağlığı, yaralılara da geçmiş olsun dileklerini ileten İGC (İzmir Gazeteciler Cemiyeti) Başkanı Misket Dikmen, şunları söyledi:



"Ülkemizi karıştırmak, barışı bozmak, ülkeyi kan gölüne çevirmek isteyen karanlık güçler bu sefer de Ankara’da ortaya çıktı. Savaşa inat, barışı savunanların bir araya geleceği yürüyüş öncesinde çok sayıda vatandaşımızı hedef alan ve ilk belirlemelere göre 30 kişinin ölümü, 126 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan bu kanlı saldırıyı lanetliyorum. Bu saldırıyı düzenleyenler, onların arkasındaki güçler bir an önce ortaya çıkarılmalı ve en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Milli birlik ve beraberliğimizi bozmaya yönelik bu saldırılar karşısında daha da kenetlenmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Gün birlik-beraberlik günüdür. Bütün olumsuzluklara ve kanlı saldırılara rağmen barışı savunmaya devam edeceğiz. Terör ve şiddet karşısında bir adım dahi gerilemeyeceğiz. Patlamada hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara da acil şifalar dilerim. Milletimizin başı sağolsun"



Konuyla ilgili TGF Genel Başkanı Yılmaz Karaca'nın da Yönetim Kurulu adına yaptığı açıklama da şöyle:



"Güzelim ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar ne yazık ki bir kez daha yüreklerimizi dağladı. Ve ne acıdır ki, bu defa terör Türkiye'nin kalbine ateş düşürdü, onlarca can aldı. Ankara'daki Barış ve Demokrasi Mitingi'ni kana bulayan canilerin, vahşi terörü başkentin göbeğine taşıyacak cesareti göstermelerinin anlamı çok açıktır. Bu acımasız terörün amacı bin yıllık kardeşliği tamamen bozmak, barışı yok etmek; nihai hedefi de demokrasiyi tümden ortadan kaldırmaktır. Türkiye adeta "Geliyorum" diyen bir kardeş kavgasına kurban edilmek ve adım adım kurgulanan bir iç savaş belasına sürüklenmek istenmektedir. İç ve dış düşmanların bu vahşi emellerini boşa çıkarmanın yolu, "İnadına kardeşlik, inadına barış ve inadına demokrasi" diye haykırmaktan geçer. Terörün dini, imanı, partisi, siyasi görüşü falan olmaz. Terör son tahlilde ülkenin bölünmez bütünlüğünü ve toplumun genelini hedef gözetmeksizin vurur. Demokratik bir taleple, alanlarda yer alan masum insanlara yönelik yapılan bu korkunç saldırı da bunun son kanıtıdır. TGF olarak devleti yönetenleri, güvenlik zaafiyetlerini bir an önce ortadan kaldıracak tedbirleri almaya, halkımızı da amacı ve hedefi belli bu büyük tuzağa karşı uyanık olmaya çağırıyoruz. Başkent Ankara'daki vahşi katliamda yaşamını yitiren vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz"



Gazetecilere Özgürlük Platformu ise şu açıklamayı yaptı:



Daha fazla barış ve demokrasi talebi ile sokağa çıkanlara yapılan bu hain saldırının baş sorumluları, 7 Haziran'dan beri halkı kutuplaştıran, yurttaşları birbirine düşman eden, nefret söylemleriyle hedef gösteren iktidar ve biat ettirdiği medya kuruluşlarıdır. İktidar sahipleri ve borazanlığını yapan medya kuruluşları derhal nefret söyleminden ve hedef göstermekten vazgeçerek halka karşı sorumluluklarını hatırlamalıdır.



Diyarbakır ve Suruç'ta olduğu gibi basına ve kamuoyuna yasak getirmek, mecliste soruşturma komisyonu önergesini engellemek, bu saldırıları düzenleyen karanlık odakları daha da cesaretlendirerek Ankara'daki saldırının da önünü açmıştır. Getirilecek yasakların daha büyük kanlı eylemlere, kaosa yol açacağını öngörmek zorundayız.

Bu sebeple mecliste çoğunluğu oluşturan partiler bir araya gelerek bu yasakları kaldırmalı oluşturacakları komisyonlarla faillerin ortaya çıkarılmasını sağlamalıdır. Yarın tüm medya kuruluşları nefret söyleminden vazgeçerek daha fazla kardeşlik, daha fazla barış diye haykırmak zorundadır.



Gazetecilere Özgürlük Platformu olarak bu hain saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine baş sağlığı, yaralanan arkadaşlarımıza acil şifalar diliyoruz.



 


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin