Gazeteciler, bugünkü köşelerinden Türk basınının usta ismi Çetin Altan'a veda ediyor.
Yazarlar, 'usta' olarak gördükleri Çetin Altan'la ilgili anılarını bugünkü köşelerine taşıdı.
Dünyada en çok köşe yazısı yayınlanan yazarlardan biri olan Çetin Altan'ın ölümü bugünkü köşelerde şöyle yankılandı:
Hayal ettiğim ülke bu değildi
O, aramızdan ayrılmışsa...
Öğrendiğim an, boğazıma bir şeyler takılmış,
yutkunamamışsam...
Gerilere dönmüş, babamın o gün bana söylediklerini hatırlamış, hem
babamı hem onu yeniden görür gibi olmuşsam...
Bir de bizlere, bütün Türkiye’ye yazıp bıraktığı vasiyet cümle hep
başucumda duruyorsa...
Hani o...
“Hayal ettiğim ülke bu değildi...” cümlesi...
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Çetin Altan için yedi şey
- BİR: Pirimizdi kendileri... Köşe yazarları olarak hepimiz biraz da onun paltosundan çıkmadık mı.
- İKİ: Dönüşümün cesur savaşçısıydı kendileri... Kendisine 'dönek' denmesine zerre kadar aldırmadan yürttü fikirlerini hem denizden hem kadaran.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Yaralı devin uğruna...
En sevdiğim yazılarından birinde güzel gemileri anlatmıştı Çetin
Altan...
“Arkasında kabara kabara taşan köpükler saçan süt beyaz
gemileri...” “Endamıyla, serenleriyle, dalgalanan bayrağıyla o
gemilere nasıl hayran kaldığımızdan” söz etmişti:
“Gemide olmak değil, gemi olmak geçer insanın yüreğinden”
demişti.
Ama devamı vardı:
“Birden girsek o geminin kazan dairesine... 55 derece sıcakta
canavar gibi yanan bir ocak... Sıra sıra mazot ve hava
regülatörleri... Yarı beline kadar ter içinde çıplak çarkçılar...
Dik basamaklar... Keskin makine kokusu... Ne deniz, ne köpük, ne
gökyüzü...”
“İşte oradadır o uzaktan uzağa hayran kaldığımız geminin hayatı...
Herkesin içinde bir cehennem vardır. O cehennem yüzdürür
gemileri...
Cehennemi olmayan gemiler, ne kadar süslü olsalar da
yüzemezler.”
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Oral Çalışlar
Çetin Altan'ı Meclis'te dövdüklerinde...
1968 yılıydı, Türkiye kaynıyordu.
Toplum hareket halindeydi. Türkiye değişiyordu. Başbakan
Süleyman Demirel, gösterilerin ülke çapında yaygınlaştığı o
günlerde akıllara yer eden şu sözü söylemişti: "Yollar yürümekle
aşınmaz."
Biz gençler, sosyalist bir partinin Türkiye İşçi Partisi(TİP)'nin
Meclis'teki varlığını umutla izliyorduk. En sevdiğimiz yazarların
başında gelen Çetin Altan, milletvekili olmuştu. Onun o günlerin
ruhunu yansıtan heyecanlı yazıları, dillerimizden düşmüyordu.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Mehmet Barlas
Çetin Altan'la birlikte sonsuzluğa karışan anılar
Çetin Altan hakkında o hayata veda ettiği için yazmak, acı veriyor... O sadece meslekte hepimizin ulaşmaya çalıştığımız bir ustalık çizgisinin simgesi değildi... Çetin Altan'la birlikte benim son 60 yılımın acı ve tatlı anıları da sonsuzluğa karıştılar. Babamın arkadaşıydı, sonra benim arkadaşım oldu. 84'üncü doğum gününü bizim evde oğulları ve torunları ile kutlarken, geride kalan günleri de, birlikte yaşadıklarımızı da uzun uzun konuşmuştuk. Telefonumda Çetin Altan, Ahmet Altan, Sanem Altan ve torun Leyla'nın doğum günü pastası önündeki fotoğrafları var.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Nedim Hazar
Ustanın ardından
Dünyanın en kolay şeyi olsa gerek Çetin Altan'ı yazmak.
Aynı zamanda en zoru da...
Kelimenin tam anlamıyla bir malumat deryası, bir kalemşordan bahsediyoruz zira. Birkaç ömre yetecek birikimlik hayat yaşamak onunkisi. Yazının hemen her alanında üreten verimli bir insan. Düşünerek değil, düşündüğünü ifade edebilerek yaşamak bu olsa gerek.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Güle güle Çetin Altan...
Çetin Altan’ı 60’lı yılların başında tanıdım. Tanıştıran Aziz
Nesin’in büyük oğlu olan okul arkadaşım Ateş Nesin’di...
TİP (Türkiye İşçi Partisi) kurulduktan sonra sosyalist hareketin
içinde onunla birlikteydik...
70’li, 80’li yıllarda içki sofralarındaki sohbetlerde kimler yoktu
ki!
İlhan Selçuk, Çetin Altan, Fikret Otyam, Ahmed Arif, Oktay Akbal,
Onat Kutlar, Ahmet Piriştina, Behice Boran, İlhami Soysal, Sadun
Aren, Rutkay Aziz ilk aklıma gelenler.
Bizim 68 kuşağı İlhan Selçuk ve Çetin Altan’a çok şey
borçludur...
İlhan Selçuk 2010 yazında, Çetin Altan’ı 5 yıl sonra yağmurlu bir
sonbahar sabahında kaybettik.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Çetin Altan
Gazeteci büyüğümüz, ağabeyimiz, dostumuz Çetin Altan’ı
kaybettik.
Ülkemizin hem basın hem sol siyaset tarihine adını yazdırmıştır
Çetin Ağabey...
Sansürsüz düşünür, cesur davranır, aklına geleni dilinden
esirgemez, hep önden giderdi...
28 Nisan 1960’da Turan Emeksiz’in öldürülmesi üzerine sütununu boş
bıraktığı “Bugün canım yazı yazmak istemiyor” dediği gün hâlâ
belleklerdedir. Bir gün de Akşam’da “Solcu olmayan insan değildir”
başlıklı yazı yazmış, büyük yankılar yaratmıştı. Çetin Ağabey
80’lere kadar solun ve sosyalizmin popüler ismi olma özelliğini
sürdürdü... Gönül adamıydı da...
Yazının tamamını okumak için tıklayın.