Ege Bölgesi'nde yayın yapan Yeni Asır gazetesinin genel yayın yönetmeni Şebnem Bursalı dünkü köşe yazısında gazetesinin muhabiri Tolga Tekin'in İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yeni ulaşım sistemi nedeniyle Karşıyaka Cumhuriyet mahallesi vatandaşlarının yaptığı eylemi haber yapmasından sonra belediyenin basın müşaviri Reşat Yörük tarafından tehdit edildiğini yazmıştı.
Bursalı bugünkü köşe yazısında da İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel'in konuyu siyasileştirerek kurum olarak açıklama yayınlamak için Tekin'in suç duyursusunda bulunmasını istediğini ifade etti.
Bursalı bugünkü yazısında şunları yazdı:
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel'e gelince;
İzmir'de sarı basın kartı sahibi 800 gazetecinin temsilcisi
konumundaki Atilla Sertel, Tolga'yı ve Reşat Yörük'ü telefonla
aradı ama "2 arkadaşının zorlamasıyla."
Tolga'ya "Suç duyurusunda bulunursan açıklama yaparım" diye "şartlı
destek!!!" vermeyi kabul etti!!!
"Şahsi mesele" olarak gördüğü bu konuda beni (Yeni Asır Genel Yayın
Yönetmeni'ni) aramama sebebi olarak da; "Ben kendisini arayınca
bana Cemiyet olarak açıklama yapmam için baskı yapacak biliyorum"
diyecek kadar konuyu şahsileştirdi.
Buradan kendisine sormak istiyorum:
CEMİYET SİYASET YERİ Mİ?
Siz Atilla Sertel; İzmirli gazetecilerin mesleki sorunları sizin
öncelikli meseleniz değil mi?
Siz, mesleki meseleleri "şahsi mesele" olarak mı
değerlendiriyorsunuz?
Peki; sizin kurumsal kimlik ve imzanızla hemen her gün yaptığınız
açıklamaların hangisi "şahsi" hangisi "mesleki?"
Belli kişilerle ilgili (ki; bu isimleri sanırım yazmama bile gerek
yok) hemen her gün verdiğiniz siyasi mesajlarınızı hangi kategoriye
sokacağız?
Bir partide siyaset yaptığınızı ve bu partiden milletvekili olmak
için çalıştığınızı biliyoruz.
2011 genel seçimlerinde Cemiyet Başkanı olduğunuz halde bu partiden
milletvekili aday adayı olup, 12. sıradan aday gösterildiğinizi
herkes biliyor.
Kaldı ki; bundan 10 gün önce pek çok kişinin içinde 2015
seçimlerinde yeniden milletvekili olmak istediğinizi tekrar ilan
ettiniz.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Şebnem Bursalı'nın dünkü yazısını okumak için tıklayınız