Barrow ve Furness bölgesi Milletvekili İşçi Partili John
Woodcock'un ev sahipliği yaptığı toplantıya İngiliz parlemato uyesi
ve Bağımsız Demokrat Parti milletvekili Baroness Sarah Lutford
moderatörlük yaptı.
Ludford acılış konuşmasında Türkiye'yi yakınen ve heyecan ile takip
ettiğini; ilginç değişimler olduğunu belirterek, "Türkiye,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdogan sayesinde dünyanın en pahalı
binasına sahip, bunun gerekliğini anlayamadım" dedi.
Toplantıda ilk sözü alan gazeteci İsmail Saymaz, Türkiye'nin uzun
süre AKP ve Gülen cemaatinin işbirliği ile dizayn edilmek
istendiğini, yargıdan basına kadar her alanda, cemaat eliyle
muhaliflerin temizlenmeye çalışıldığını söyledi. Üniversite
öğrencilerinden futbol adamlarına, tarikat liderlerinden askerlere,
pek çok kişinin uydurma delillerle cezalandırıldığını ileri süren
Saymaz, AKP ve cemaat arasındaki kavga derinleştikçe, uygulanan
hukuksuzlukların açığa çıktığını söyledi.
Saymaz, binlerce insanın hala suçsuz yere hapis yattığını
söyleyerek asılsız davaların sadece devlet ve hükümeti
güçlendirdiğini söyledi.
"Türkiye'nin son yedi yılı AKP ve Gülen hareketi arasında ülkenin
boğulmasıdır. Dün cemaate muhalif olmakla suçlananlar, bugün cemaat
mensubu olmakla suçlanıyor" diyen Saymaz, oligarşik bir yapı olarak
nitelendirdiği AKP-Cemaat ittifakının yarattığı yoğun polis
baskısının, binlerce insanın Kürt, solcu, Atatürkçü, Alevi olmaları
gibi nedenlerle soruşturuldukları bir döneme yol açtığını
söyledi.
İstanbul'da polis memurlarının sürekli gittikleri bir kebapçının
sahibinin, masada bulunan tuzlukların Abdullah Öcalan'a benzediği
gerekçesi ile örgüt propagandası yapmakla suçlandığını söyleyen
Şık, basının da bu baskı ortamından payını aldığını söyledi.
Tanzimat dönemindeki ilk Türk gazetelerin, o dönemde de devlet
aleyhine yayın yapamadığını belirten Şık, "Tanzimat'tan bu yana pek
çok şey değişti, ama basın değişmedi. Bugün de Türkiye, 'dünyanın
en büyük gazeteci hapishanesi' olarak biliniyor" dedi.
Türk medyasının büyük bölümünün hükümetin kontrolünde olduğunu ve
Cumhurbaşkanı'nın en büyük medya patron durumunda bulunduğunu ileri
süren Şık, "Hapis yatan gazeteciler de direnişin bir başka
göstergesi. Sansür ve otosansür medyaya hakim. Gazetecilik bazında
hiçbir gazete patronu yok. Gazetede sendikalaşma % 2,5'tir.
Örgütlenme diye birşey yok. İktidarın devamına çanak tutan bir
medya var" diye konuştu. (DHA)
Gazeteci Ahmet Şık ve İsmail Saymaz, İngiltere'de 'Sansürle Mücadele'yi tartıştı!
Türkiye Araştırmalar Merkezi (CEFTUS), gazeteci Ahmet Şık ve İsmail Saymaz'ı konuşmacı olarak ağırladı.
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin