Meriç veda yazısında, "Duvar’a Ali Duran Topuz’un davetiyle geldim. Onsuz bir gazetede yazmak benim için çok manalı değil. Beni bu maceraya kattığı için, güvendiği için, hep yanımda olduğu için ayrı bir teşekkürü hak ediyor.
Burada çok sevdiğim arkadaşlarım, yazılarını, haberlerini severek okuduğum insanlar çalışıyor. Gönül isterdi ki en başından bu yana üst üste konulan tuğlalar birbirinden ayrılmasın, Duvar sapasağlam yerinde dursun. Bir şekilde duracak elbette ama eksik olacak. Benim eksikliğim bir şey değiştirmez belki, yerim dolar ama Duvar’sız bir hayatın eksikliğini hissedeceğim.
Her şey bir yana, her hafta ne yazacağımı düşünmek ve cümleleri art arda dizmek beni hayata bağlıyordu. Yazılar yine yazılır, okura ulaşır ama bu sayfalarda yazmanın, sevdiğim insanlarla köşe paylaşmanın heyecanı başkaydı. Bu heyecana ortak olan, yanlarında yürüdüğüm, yükü sırtlayan herkese teşekkürüm sonsuz." ifadesini kullandı.
Meriç şunları kaydetti:
Dışarıdan güzel görünüyor, yazılar hızla okunuyor belki ama ben editörünü çıldırtan insanlardanım. Yazımı son dakikaya kadar tutar, tren kaçmadan vagona atlamaya çalışırım. Çok tren kaçırdım, bunların bir kısmı beni çok üzdü ama Duvar’da bugüne kadar çalıştığım iki editör arkadaşım, bu arızamı hep görmezden geldi.
Anıl Mert Özsoy ve taze editörüm Mahmut Çınar’a ne kadar teşekkür etsem az. Onlarla çalışmak benim için büyük keyifti. Sadece onlar değil, yazılarımı alan, son dakikada sayfaya koyan, yokluğumu hissettirmemeye çalışan (ve adlarını unutmaktan korktuğum için sıralamayacağım) bütün arkadaşlarım bu teşekkürü ziyadesiyle hak ediyor. Diğer Duvar çalışanları gibi…
Bu gazete vesilesiyle çok güzel insanlar tanıdım. Bir kısmı bugün yakın arkadaşım, vazgeçilmezim. Kurduğumuz çilingir sofraları bu kadar doluysa, biraz da bu ortaklık sayesinde. Tam da bunun için, buruk ayrılıyorum.
Kalanlar, Duvar’ı sırtlayanlar, tuğlalarının arasındaki harcı örenler benim için çok değerli; emeklerini görmezden gelmek bana göre değil. Ayrılıklar olur, bir noktada birden uzağa düşebiliriz ama bu sayfaları paylaşmıyor oluşumuz, hayatta birbirimizden kopacağımız manasına gelmiyor.
Yine yan yana duracağız, yine omuz omuza direneceğiz. Bunu ayrı mecralarda yapmak durumunda kaldığımız için üzülüyorum. Burukluk, bundan."
MURAT MERİÇ KİMDİR?
1972’de doğdu.1996’da Müzük adlı dergiyi çıkartan ekipte yer aldı. Mürekkep, Birikim, Milliyet Sanat, Virgül, Bant gibi dergilerde yazıları yayınlandı. Yeni Binyıl, Radikal ve BirGün'ün yazarlarındandı. Ankara’da Radyo Arkadaş’ın kuruluşuna katıldı, radyo programları başta TRT, pek çok radyoda yayımlandı; kimi televizyon programlarının danışmanlığını yaptı, metnini yazdı. 2002 - 2003 yıllarında TRT için Kırkbeşlik adlı televizyon programını hazırladı ve sundu.
Kalan Müzik için bir Tülay German albümü (Burçak Tarlası 64 – 87, 2001) derledi, pek çok albüme yazar ve danışman olarak katkıda bulundu. Pop Dedik / Türkçe Sözlü Hafif Batı Müziği (İletişim Yayınları, 2006), 100 Şarkıda Memleket Tarihi (Ağaçkakan Yayınları, 2016), Yerli Müzik (bi'bak Berlin, 2018) ve Hayat Dudaklarda Mey / Memleketin Anason Kokan Şarkıları (Anason İşleri Kitapları, 2019) adlı dört kitabı, üzerinde çalıştığı pek çok projesi var. Üniversitelerde ve kültür merkezlerinde müzik tarihi üzerine seminerler verdi, veriyor.