David Gardner'ın kaleme aldığı yazıda, Kobani politikasının, PKK ile bir çatışmayı yeniden alevlendirme riski barındırdığı belirtiliyor.
Ancak yazar, Türkiye'nin IŞİD'le arasındaki en tutarlı "tampon
bölge"nin, Irak'taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile Suriye'de
tutunmaya çalışan Kürtlerin varlığı olduğunu söylüyor.
Gardner, yazıya Türkiye'nin geçen hafta Irak sınırında PKK
mevzilerini bombaladığını hatırlatarak başlıyor. Eş zamanlı olarak
ABD uçaklarının, özünde PKK bağlantılı olan Kobani'deki Kürt
savaşçıları rahatlatmak için IŞİD mevzilerini bombaladığını
vurguluyor.
'Dost ve düşman Kürtler'
Ancak yazar, bu hafta itibariyle Ankara'nın Kobani politikasında
bir U dönüşü yaptığını; Türkiye'nin bu kafa karıştırıcı
politikasının arkasındaysa, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aklındaki
"dost" ve "düşman" Kürt ayrımının yattığını öne sürüyor.
Buna göre, AKP hükümetinin uzun zamandır iyi ilişkiler içinde
olduğu Irak'taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne bağlı peşmergelerin
Kobani'ye geçişine izin veriliyor fakat düşman olarak görülen PKK
militanlarının kente geçişi engelleniyor.
Hükümet ile hapisteki PKK lideri Abdullah Öcalan arasındaki
müzakerelerin devam ettiğini hatırlatan yazı, şu ifadelerle devam
ediyor:
"Türkiye Kobani politikasını değiştirse de, hâlâ iki büyük
tehlikeyle karşı karşıya. İlki, Erdoğan'ın Kürtlerle başlattığı
barış sürecinin çökmesi riski.
İkincisi ise; Suriye'deki iç savaş sırasında sınırların rahat
bırakılmasını fırsat bilen ve Türkiye içinde hücreler oluşturan
IŞİD'in, bu hücreleri harekete geçirmesi.
NATO müttefikleri, Türkiye'nin ABD öncülüğündeki koalisyona
isteksizce ve çok geç katıldığı fikrindeler. Ankara ise, anlaşılır
bir tavırla, diğer müttefiklerin kara operasyonu yürütmeyeceği bir
savaşta, yalnızca kendisinin kara operasyonu yapması baskısına
direnç gösteriyor.
Ve Türkiye, yalnızca hava operasyonuyla IŞİD'le ne kadar mücadele
edilebileceğini sorguluyor."
'Esad'ın devrilmesi şartı ilgi görmedi'
Yazıda, Türkiye'nin taleplerine de değiniliyor:
"Kara operasyonu baskısına karşı çıkan Türkiye, bunun yerine uçuşa
yasak, tampon bölge oluşturmak ve burada muhalifleri eğitmek
istiyor.
Türkiye'nin bir diğer talebi de, koalisyonun Esad rejimini devirme
konusunda uzlaşması. Ancak bu talep koalisyon çevresinde çok da
ilgi görmedi.
Türkiye, Suriye rejimini sorunların temel nedeni olarak görüyor.
Doğrusunu söylemek gerekirse, Esad yerinde kaldığı sürece, ılımlı
Sünni muhalifleri tekrar harekete geçirmek ve IŞİD'e karşı
örgütlemek zor görünüyor.
Türkiye öte yandan ABD'nin ve diğer müttefiklerin güvenilirliğini
de sorguluyor. 1991'deki Körfez savaşının ardından Ankara, o
dönemde Kuzey Irak'ta "uçuşa yasak bölge" oluşturulmasına rağmen,
topraklarına akın eden çok sayıda Kürt mülteciyle tek başına
ilgilenmişti.
Nitekim Amerika'nın 2003 Irak müdahalesinin ardından, bölgede
mezhep çatışmaları arttı ve Türkiye Irak'ın parçalanışını
izledi."
'Türkiye'ye şüpheyle yaklaşıyorlar'
Gardner, benzer şekilde müttefiklerin de Türkiye'ye şüpheyle
yaklaştığını belirtiyor:
"Ama müttefiklerin de Türkiye konusunda soru işaretleri var.
Erdoğan ve eski Dışişleri Bakanı, yeni Başbakan Davutoğlu'nun,
çalkantılı Arap bölgelerinde 'Sünni İslamcı bir rüzgar yaratma'
fikrinden vazgeçip vazgeçmediğini merak ediyorlar.
Müttefikler, hem Türkiye'nin önceliklerini hem de zamanlamasını
sorguluyorlar.
Erdoğan, rakibi ana muhalefet partisine hiçbir seçimde yenilmiyor.
Ana muhalefet partisi Türkiye'deki büyük Alevi azınlıkla
özdeşleştirilirken, Erdoğan'ın söylemleri giderek daha
Sünnileşiyor. Bu da Orta Doğu'yu karıştıran mezhep çatışmalarına
karşı Türkiye'nin direncini azaltıyor."
'Bağımsız Kürdistan meşrulaşabilir'
Türkiye'nin en tutarlı tampon bölgesinin aslında Kürtlerin varlığı
olduğunu belirten yazar, katalizör görevi gören Kürtlerin bağımsız
bir Kürdistan'ı meşru kılabileceğini öne sürüyor:
"Ankara'nın Kobani'ye yaklaşımı ve Erdoğan'ın IŞİD ile PYD'yi aynı
kefeye koyan söylemi, Türkiye'de Kürtlerle barış sürecinin çökmesi
riskini taşıyor. Oysa Türkiye'nin IŞİD'le arasındaki en tutarlı
güvenli bölgeler, Irak'taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile
Suriye'de tutunmaya çalışan Kürt varlığı.
Tüm bunların sonucunda, IŞİD'in tüm azınlıklara yönelik hesaplı ve
dogmatik şiddeti de göz önüne alındığında, Kürtler katalizör görevi
görebilir ve bu da, bağımsız bir Kürdistan'ı haklı kılabilir." (BBC
TÜRKÇE)