İngiliz Financial Times gazetesinde Frank Gardner imzalı bir yazıda Erdoğan'ın Kürtlerle uzlaşma şansını giderek azalttığı yorumu yapılıyor ve "Erdoğan Türkiye'nin kapılarını Orta Doğu mezhepçiliğine açma riskiyle karşı karşıya" deniyor.
Yazının devamı şu şekilde:
"Erdoğan'ın Kürtlerle barışmak için son şansı" başlıklı yazıda
Türkiye'nin Orta Doğu'nun karmaşası içerisinde bir istikrar ve
ılımlı İslam sembolü olarak yıllarca öne çıktığı ifade
ediliyor.
"Ancak yaklaşık 10 yıl Başbakanlık görevini yürüttükten sonra
Cumhurbaşkanlığı görevine yükselen Erdoğan, bir zamanlar büyük
ümitler taşıyan çözüm sürecini bir kenara atma ve ülkesini krize
sürükleme riskiyle karşı karşıya" denen yazıda, Kürtlerle yaşanan
kırılma noktasının ise Kobani olduğu vurgulanıyor:
"Türkiye'deki Kürtler, Türkiye'nin tankları sınırda hareketsiz bir
şekilde beklerken, hemen karşı taraftaki Suriyeli kardeşlerinin
Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) militanlarınca katledilme riski
içerisinde olduğunu görünce öfkeyle doldu. Türkiye'nin
güneydoğusundaki protestolarda onlarca kişi hayatını kaybetti.
Ankara ise Kürt şehirlerinin sokaklarına tanklar dikti. Şimdiyse 18
ay önce PKK ve Ankara arasında ilan edilen ateşkes sallantıda."
Yazıda Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bu hafta içerisinde PKK'nın
mevzilerine yönelik hava saldırıları düzenlediği de
hatırlatılıyor.
Erdoğan'ın çözüm sürecinden ne elde etmek istediği ise şu şekilde
özetleniyor:
"Erdoğan, Türkiye'nin güneydoğusunda Kürtlere bir miktar özerklik
verip Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve Suriye'deki kurtarılmış
Kürt bölgeleri üzerinde bir etki alanı yaratmak istiyordu. Ancak
geçtiğimiz yıl Türkiye'nin NATO'daki müttefikleri bu tutumun Suriye
ve Irak'ın toprak bütünlüğünü tehlikeye atabileceği endişesini dile
getirmeye başladı. Ancak bu yıl her iki ülkede de IŞİD tehdidi
patlak verince Türkiye'den yardıma gitmesi isteniyor."
Türkiye'nın Kürtlere askeri yardım sağlamamasının 'anlaşılabilir'
olduğu ifade edilen yazıda, Ankara'nın müttefiklerinin de bölgeye
asker göndermeye yanaşmadığı hatırlatılıyor.
Erdoğan'ın ABD önderliğindeki koalisyon güçlerine yönelik
stratejisini eleştirmesinin de haksız temellere dayanmadığı
vurgulanıyor ve "Ancak Erdoğan Kobani'ye gönderilmek istenen
yardımları da engelliyor" deniyor.
Erdoğan'ın Türkiye'nin milliyetçi tabularını zorlayarak PKK lideri
Abdullah Öcalan ile bir diyalog kanalı açtığı hatırlatılan yazı
şöyle devam ediyor:
"Ancak geçtiğimiz hafta Erdoğan PKK ve IŞİD'in birbirinin aynısı
olduğunu söyledi ve Kürtlere iki mesaj verdi: İlki Kobani'nin
düşmesine izin verebileceği, ikincisi ise Kürt etki alanının
genişlemesindense IŞİD'in ilerlemesini tercih edeceği konularıydı.
IŞİD'i PKK ile kıyaslamak son derece anlamsız. PKK IŞİD gibi kafa
kesip, işkence edip, kitleleri köleleştirmiyor."
Türkiye'nin bugüne kadar Kürt sorununa derinlemesine baktığı ifade
edilen yazıda, "Mevcut Kürt liderler, Türkiye'nin Kürt sorununu
birlikte çözüme ulaştırabileceği son nesil" yorumu yapılıyor.
Irak Kürtlerinin de Türkiye'de bir çözüm görmek istediği de
vurgulanıyor ve "Aksinin radikalleşen bir ümitsizlik olduğunu
görüyorlar" deniyor.
Frank Gardner'in yazısı şöyle sonlanıyor:
"Erdoğan büyük riskler alıyor. Çözüm sürecinin komşu ülkelerdeki
Kürt hareketlerini de birleştiren bir pan-Kürdistan idealine
dönüşmesinden endişe etmeye başlamış olabilir. Ancak amacı ne
olursa olsun politikalarının Türkiye'yi böldüğü açık. Ülkenin 5'te
1'i Kürt. Diğer bir 5'te 1'lik kesim ise Alevi. Bu kesimler giderek
Sünniliğe vurgu yapan politikalardan rahatsız. Erdoğan dikkatli
olmazsa Türkiye'nin kapılarını Orta Doğu'nun mezhepçiliğine
açabilir." (BBC TÜRKÇE)