Dünya gazetesinden Yener Karadeniz'in haberi
Sepet kur son bir yılda yüzde 68 artarken aynı dönemde yıllık Üretici Fiyatları Endeksi’nin (ÜFE) yüzde 79,9 oranında yükselmesi ve farkın giderek açılacağı yönünde oluşan beklenti, ihracatçının rekabetçi kur avantajını kaybetmesine yol açtı. Ani iniş çıkış kadar çok düşük kurun da rekabetçiliğe zarar verdiğini ve ihracatı negatif etkilediğini dile getiren sektör temsilcileri, bugünkü konjonktürde Dolar/TL kurunun 14’ün altına düşmemesi gerektiğini, aksi halde ihracatta yakalanan ivmenin kaybedileceğini, ayrıca hem üretimin hem de yatırımların tehlikeye gireceğini söyledi. Hafta başı Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan verilere göre yıllık ÜFE 79,9’a yükselirken, yüzde 50 dolar, yüzde 50 de Euro’dan oluşan sepet kurda son 12 ayda meydana gelen artış oranı ise yüzde 68,9 olarak gerçekleşmişti. Yeni yılda gerçekleşen enerji zamları, işçilik maliyetleri, vergilerdeki yeniden değerleme oranları gibi gelişmelerin önümüzdeki aylarda ÜFE’yi çok daha yüksek seviyelere çıkarması ve ÜFE ile sepet kur arasındaki farkın daha da açılması bekleniyor.
“MB enflasyona göre ayarlamalı”
İstanbul Hazirgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Mustafa Gültepe, 2021 yılı itibari ile birçok sektörün ihracatta rekor kırdığını anımsattı. Hazır giyim sektörü olarak kendilerinin da 20,2 milyar doları aşarak Cumhuriyet tarihinin en yüksek rakamına ulaştıklarını anlatan Gültepe, “Bu yıl için de 23 milyar dolar hedef belirledik. Ama Türkiye’deki ekonomik hareketler çok hızlı değişiyor. 2022’nin ilk günlerine bakınca artan maliyetler karşısında kurun avantajı kalmadı. Başa baş gibi bir noktada devam ediyor. İhracatçılar tam kurun avantajından faydalanma noktasındayken ÜFE’deki artışlar özellikle rekabetçilik anlamında sıkıntı yaratıyor. Önümüzdeki dönemlerde Merkez Bankası kurda enfl asyon oranında ayarlama yapmalı. Eğer artan maliyetler karşısında kur tekrar ters bir hareket yaparsa kimsenin tutunacak dalı kalmaz. Oluşan maliyetleri hiçbir firmanın karşılama gücü yok. Bu sefer üretim de etkilenir. İhracatta, bu hıza, bu motivasyona ulaşmışken geri vitese takmamamız lazım. Aksi halde koyduğumuz hedefl eri yakalayamayız. Maliye hareketlerinin üretici ve ihracatçıyı destekleyici noktada olması gerekiyor. Aksi halde üretimin sürdürülebilirliği tehlikeye girer, yatırımlar ertelenir ve enerjimiz kaybolur” değerlendirmesinde bulundu.
14-15 TL’nin altı tehlikeli
2021 yılını 12,9 milyar dolar ihracat ile kapatan ve bu yıl için ise 15 milyar dolarlık hedef koyan tekstil ihracatçısı da rekabetçi kurdan yana. Halihazırda büyük bir motivasyon ile hareket ettiklerini, ancak artan maliyetler karşısında kurun geldiği seviyenin kendilerini zora soktuğunu belirten İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçı Birlikleri (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz, “Son olarak enerji maliyetlerimiz çok yüksek oranda arttı. Baktığınız zaman kur başa baş bir noktadaydı ama halihazırda rekabetçiliğini kaybetmiş durumda. Hem genel ihracat hem de sektör ihracatı olarak koyduğumuz hedefl ere ulaşabilmemiz için bugünkü konjonktürde kurun 14-15 lira seviyesinin altına düşmemesi lazım. Aksi halde ihracat için sıkıntılı bir durum olur ve hedefler tutturulamaz” diye konuştu.
Firmalar duraklamaya geçti
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Üyesi Murat Akyüz, 2021’i başarılı bir performans göstererek 25 milyar doların üzerinde ihracatla kapatan kimya sektörünün bu yıl için de ihracatta yüzde 20’nin üzerinde bir büyüme hedefl ediğini anlattı. Ancak bunun rekabetçi bir kur ile mümkün olacağının altını çizen Akyüz, şöyle konuştu: “Ani kur oynamaları rahatsız edici. Dolar TL’nin 18’in üstüne çok ani bir şekilde yükselmesi bizleri çok zor durumda bırakmıştı. Şu an bulunan seviye de artan maliyetler düşünüldüğünde istenen bir seviye değil. Dolar/TL için 16 seviyesi hem ihracatçı, hem ara mamul ithalatçısı için ileriye dönük planlamada makul bir seviye gibi duruyor. İhracatçı için de bu seviye rekabetçi kur seviyesidir. Ancak ani oynamalar rahatsız edici. Ani oynamalar hepimizi rahatsız ediyor. Biz sektör olarak geçen seneyi başarılı bir şekilde bitirdik. Bu yıl için de yüzde 20 artış bekliyoruz ancak bunun gerçekleşmesinin şartı rekabetçi kurdan geçiyor. Aksi halde uzun vadeli fiyat sözleşmeleri yapılamıyor. Firmaların ihracata yönelmesi engellenmiş oluyor. Şirketler halihazırda bu nedenle duraklamış durumdalar.”
“Önemli olan öngörülebilirlik”
İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Başkanı Tahsin Öztiryaki ise artış hızını koruyan ihracatı hatırlatarak kurun yeterince rekabetçi bir noktada olduğunu savundu. Öztiryaki, “Diğer taraftan gereksiz ithalatı caydıracak kadar yüksek bir seviyede, bu nedenle kurun rekabetçi olduğunu düşünüyorum. Zaten her zaman ifade ettiğimiz gibi biz ihracatçılar ve iş dünyası kurun seviyesinden daha çok öngörülebilirliğine vurgu yapıyoruz” dedi. Demir ve demir dışı metaller sektörü 2021’in tamamında 12 milyar 357 milyon dolar ihracat gerçekleştirmişti.
“Dengeli ve öngörülebilir kur önemli"
Rekabetçi kurdan etkilenen bir diğer sektör de otomotiv. En fazla ihracat gerçekleştiren sektör, 2021’i 29,3 milyar dolar ihracat ile kapattı. Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Başkanı Baran Çelik, 2021’de İhracatçılar açısından döviz kurları ile ilgili en önemli konunun öngörülebilirlik olduğunu hatırlattı. İstikrarlı ve öngörülebilir bir kur politikasının her zaman öncelikli talepleri arasında yer aldığını ifade eden Çelik, şöyle devam etti: “Tabii ki yüksek döviz kurları rekabetçiliğimize olumlu yansıyor. Ancak sürekli dalgalanan döviz kurları ihracatçılarımızın sağlıklı fiyatlama yapmasını ve geleceği planlamasını engelliyor. Diğer taraftan aşırı yüksek seyreden döviz kurları da bir süre sonra girdi maliyetlerini artırarak ihracatçılarımızı zor durumda bırakıyor. Enerji, vergiler, işçilik gibi üretim maliyetlerinin yükseldiği bir dönemde, girdi maliyetlerinin de çok fazla yükselmesi ihracatçılarımızın rekabetçiliğine negatif yansıyabiliyor. Bizim, sektör olarak belirlenmiş bir kur seviyemiz bulunmuyor. Ancak rekabetçi, istikrarlı ve mümkün olduğunca öngörülebilir bir kur politikası sürdürülebilir ihracat için hayati önem taşıyor. Diğer taraftan döviz kurları otomotiv endüstrisinde iç pazarı doğrudan etkileyen bir faktör olarak da öne çıkıyor. Çok yüksek seyreden döviz kurları araç fiyatlarını yukarıya çekerek, iç pazarda satışları düşürüyor. Enfl asyonun da yüksek seyrettiği bir dönemde bu durum iç satışlar üzerinde ayrı bir baskı unsuru oluşturup, iç pazarın potansiyelinin altında seyretmesine neden olabiliyor.”