Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e İnternet Yasası ile ilgili bir mektup göndererek, söz konusu düzenlemenin yürürlüğe girmesi halinde, temel hak ve özgürlükler sınırlandırılarak, internete sansür getirilmiş olacağını söyledi.
Türkiye Barolar Birliği'nden yapılan açıklamaya göre, Feyzioğlu'nun Cumhurbaşkanı Gül'e gönderdiği mektup şöyle:
"Sayın Cumhurbaşkanım,
Malumları olduğu üzere, 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan
Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla
Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”un (R.G. 23.05.2007, 26530),
özellikle “bireysel özgürlüklere daha geniş alanlar açılması”
amacına aykırı olarak, uygulamada temel hak ve özgürlükleri
sınırlandıran sonuçlar doğurduğu; bu nedenle de, anılan yasanın
“erişimin engellenmesi”ne ilişkin 8. maddesi, “demokratik hukuk
devletinin teminat altına alması gereken hukuki korumayı
sağlamadığı” gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin
(AİHS) “ifade özgürlüğü” başlıklı 10. maddesine aykırı bulunmuş ve
sonuçta Türkiye,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından tazminata mahkum
edilmişti (18.12.2012 tarih ve 3111/10 sayılı Ahmet Yıldırım
kararı). Hal böyle iken ve söz konusu 5651 sayılı kanunun çağdaş
uygulamalarla çelişen hükümlerinin ortadan kaldırılması ile
uygulamadaki sorunların giderilmesi çerçevesinde AİHS, AİHM
kararları ve ülkemizde de geçerli diğer uluslararası ilkeler
dikkate alınarak gerekli düzenlemenin yapılması beklenirken; 7 Ocak
2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan “Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun
Hükmünde Kararname (KHK) ile Bazı Kanun ve KHK’lerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” (Torba Kanun) içerisine
sıkıştırılan maddelerle 5651 Sayılı Kanunun bir çok maddesinde
değişiklik yapılması öngörülmüştür. Öngörülen değişiklikler, ne
yazık ki, ilgili meslek kuruluşları, demokratik kitle örgütleri ve
bilişim uzmanlarınca yapılan değerlendirme ve öneriler dikkate
alınmaksızın TBMM Genel Kurulu’nda 7 Şubat 2014 tarihinde kabul
edilmiş ve Zat-ı Âli’lerinin onayına sunulmuştur.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Söz konusu düzenlemenin yürürlüğe girmesi halinde, temel hak ve
özgürlükler sınırlandırılarak, adeta internete sansür getirilmiş
olacaktır. Oysa, temel hak ve özgürlüklerin serbestçe
kullanılmalarını esas, çok gerekli hallerde bir yasayla
sınırlandırılmalarını ise istisna olarak kabul eden Türkiye Barolar
Birliği, internete sansür uygulamasını, katılımcı demokrasiye
aykırılığı yanında, başta AİHM ve ülkemizin taraf olduğu diğer
uluslararası düzenlemelerde tanımlanmış olan “ifade özgürlüğü”ne de
aykırı bulmaktadır.
Gerçekten, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Bilgi Toplumunda
İnsan Hakları ve Hukukun Üstünlüğü Hakkında Bildirgesi’nin (CM
2005-56 final, 13 Mayıs 2005) “Bilgi Toplumunda İnsan Hakları”
başlıklı birinci bölümünde, elektronik ortamda ifade, bilgi ve
iletişim özgürlüğünde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10.
maddesinde belirtilen sınırlama nedenlerinden başka bir
sınırlandırmanın söz konusu olmaması gerektiği belirtilerek üye
devletlere, “devlet ve özel sansüre engel olmak için yasal ve
uygulanabilir önlemleri” alma yükümlülüğü getirilmiştir.
Benzer şekilde, Avrupa Konseyi’nin 2013 yılı ilerleme raporunda da,
Türkiye, uygulanan internet yasaklarının ifade özgürlüğünü ve bilgi
edinme hakkını kısıtlayan boyutlara vardığı gerekçesiyle
eleştirilmiş ve 5651 sayılı kanunun Avrupa standartlarına uygun
şekilde düzenlenmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Özetle yürütmeye, mahkeme kararı olmaksızın doğrudan “internete erişimin engellenmesi yetkisinin verilmesi”, yürütmenin, yargının anayasal yetki alanına açıkça müdahalesi anlamına gelmektedir. Ayrıca, URL ve IP tabanlı erişimin engellenmesi yöntemleriyle bir çok site ve servisin çalışamaz ve yayın yapamaz hale getirilebileceği de unutulmamalıdır.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Biz, Türkiye Barolar Birliği olarak, söz konusu yeni
düzenlemelerin, 21. yüzyılın olmazsa olmazı “bilgi toplumunun
odağında bir Türkiye oluşumu”na katkı sağlamayacağı gibi, çağdaş
dünyada eşit hak ve yükümlülüklere sahip, etken bir üye sıfatıyla
yer alabilmemizin önünde de engel teşkil edeceğini
değerlendirmekteyiz.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Yukarıdaki özet açıklamalarımız ışığında, sözü edilen 5651 sayılı kanuna ilişkin olarak şu hususların dikkate alınması gerektiği, takdirlerine maruzdur; şöyle ki: Erişimin engellenmesi ya da kısıtlanması kararı, yalnızca hakim tarafından
somut gerekçelere dayandırılarak verilmelidir. Konuya ilişkin tüm kavramlar, hiçbir kuşkuya ya da yanlış yoruma neden olmayacak açıklıkla tanımlanmalıdır. Uygulamalar, “ileri fişleme” örneğinde görülebileceği şekliyle hiçbir biçimde bireysel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması ya da kullanılmalarını zorlaştırıcı veya engelleyici nitelikte olmamalıdır. Durumu bilgilerine, gereğini takdir ve tensiplerine saygılarımla arz ederim." (İHA)